Gör, Duy, Sus. Sana Yakışan Bu [Günay Tulun]

Yazık ! Gencecik, hayatın başlangıcındaki yavrularımızı sürekli spor terörüne kurban veriyoruz. Kimi ölüyor, kimi sakat kalıyor, kimisi de yaptığının bilincine varmadan hapiste...
Terörün her türlüsü aşağılık.
Aşağılık olduğuna, insanlıktan az çok nasiplenmiş hiç kimse itiraz edemez.
Bu terörün en adi, en utanmaz, en ahlaksızı da spor yarışmalarında uygulananı. Kişi ya da takım, fark etmez. Yarış izlemeye gidiyorsunuz, birileri çıkıp yolunuzu mezarlıkla kesiştiriyor. O
lacak iş mi bu ?
Hani, spor barıştı ?
Hani, spor kardeşlikti ?
Hani, spor yarıştı, eğlenceydi ?

Basın, yönetici ve suçlular; olayları hemen nefsi müdafaaya döküyor, hemen basitleştiriyorlar. Müşterek suçlular için az cezayla kurtulmanın bir yolu da bu. O, ona şunu yaptı diyorlar. Vurdu, kırdı, itti diyorlar. Olay; sokak kavgasıyla aynı hizaya getirilip mümkün olduğunca gerçeklerden uzaklaştırılıyor. Sanki sokak kavgası olunca öldürmek normalmiş gibi...

Anlayamadığım şu... Her yarışta bir birinci, bir ikinci, aralarda derece alanlar ve bir sonuncu olur. Herkesi birinci yapmanın yolunu bugüne kadar bulan olmadı, olmayacak da!

O halde sporda fanatizmin sebebi ne?
Nedenlerine inmeden bu işi bitiremez, kökten yok edemezsiniz. Polisiye tedbirler ancak bastırmaya yarar. Ondan öteye gitmez. Bastırılan şey üstünü örter, gizlenir. Uygun ortam oluşur oluşmaz hemen ortaya çıkar.

İş, sorunları saptadık demekle de hallolmaz. Doğru saptamadıktan, tedbir almadıktan, alınan tedbirleri uygulamadıktan sonra gerisi anlamsız. Savaşı kaybederken hâlâ fikir jimnastiği yapan generallerin yaptığı gibi abesle iştigalden öte gitmez bu. Sorunları gidermenin yolu eylemdir. Eylem başlayınca sonuca ulaşmak için katedilmesi gereken yol kısalır hemen. O zaman dönelim sorunlarımızın saptanmasına...
Tüm dünyadaki sorunların baş nedeni olan ekonomi bu konuda da en önemli, belki de tek sorundur. Bir çok kanaldan devreye girer.
Spor yarışmaları dünyadaki en büyük sanayi olayıdır. Ondan daha büyüğü olmadı. Olmasını ummak da mucize beklemek gibi bir şey.
Spordan yararlanan o kadar çok kurum var ki ! Kurumlarda insan olmadan kurum olmayacağına göre, iş hemen insana iniyor. Tüm teşkilat, yazar ve okuyucusuyla basın, kulüpler ve izleyicisiyle organizasyonlar, patronlar, spor malzemesi üreticileri, kolluk kuvvetleri, özel güvenlik güçleri, yeme-içme sektörleri, çalışan çalışan ve çalışanlar.
Ne nefes yeter saymaya, ne de sayfalar. Herkes pay alma peşinde. Yarışmaların yayın hakkını alabilmek için yüzlerce trilyonluk rakamlar dillendi televizyonlarda. İnsanları fanatikleştirmek için olmadık cazibe üsleri üretildi. "Fanatik" adında, gazeteler kuruldu. Bu gazetenin televizyon reklamlarını hatırlamayan yoktur mutlaka...
Takım yazarlığı diye bir ucube icad edildi. "Ya Öl! Ya Kazan!" gazetelere manşet, "Seni sevmeyen ölsün" çirkinlikleri şarkılara konu oldu. Sonunda biri çıktı. Hep birlikte oturan izleyicileri ikiye böldü. Bu tribün senin, bu tribün benim diye. Bir başkası da egemen izleyici, azınlık izleyici kavramını oluşturdu. Sonunda insanlar taş, sopa, demir, pompalı tüfek, tabanca, sustalı çakı, komando bıçağı, kama, beysbol sopasıyla silahlandı. Döner bıçaklarını kuşanan taraftar ,"Ölmeye, ölmeye geldik" dedi ve öldürdü. Bir çok kulüp yöneticisi; şan, şöhret kazanıp bunu iş hayatında paraya çevirmek için olmadık işler yaptı. Bedava bilet, bedava seyahat, bedava yolluk, bedava kumanya peşindeki insanlar; vur denince vurdu, kır denince kırdı.
Ekonomik zorluk içindeki kitlelerin çocukları bir şeylere ölümüne bağlanıp onun için her şeyi göze alabilmekte. Çünkü aileden, yakın çevreden gördükleri bu. " Ölümüne sev, ölümüne bağlan. Hakkını vermezlerse al. Bunun için her yol mübah. Eline geçirdiğini sakın kaptırma. Güçlü ol, ez, yok et; ama hak ettiğini düşündüğün gibi yaşa. "
Geçim sıkıntısı içindeki bir çok insan bu işi meslek edinip yeni bir tür "İşgören" sınıfı oluşturdu. İş maaş almaya kadar gelmişti çünkü.
Sonunda gulyabani zincirlerini kırdı. Rakip takımların izleyici, yönetici ve sporcularını yaralamaya başladı. Yetmedi kendi kulübünü bastı, kendi sporcularını dövdü. Spor yarışmalarına en arsız küfürleri soktu, kendi başkanını devirdi.

Ölene yazık dedik. İçimiz kan ağladı. Öldürene de yazık değil mi ?
Hayatının en değerli yılları korkularla geçecek. Bir süre sonra rüyalarından başlayıp benliğini saran vicdan azabıyla kavrulacak, yanacak. Ölen de öldüren de aynı öğretmenlerin, aynı toplumun eseri. Hiç kimse kendi başına yetişmedi ki !
Bu yanlışı önlemesi gereken herkes, ya kafasını kuma gömdü ya da bu işten ne kazanırım hesabıyla üç maymunu oynadı.
İşte gelinen sonuç!..
Bu, kolektif suçluların ne ilk ne de son olayı. Yapacaklarına hiçbir zaman inanmadım, inanmıyorum da.
Yine de birilerinin ayağa kalkıp suçunu itiraf etmesi gerekiyor.
Önce itiraf ve hemen sonra şartları düzeltmek.
Haksız mıyım ?



Günay Tulun
İlk Yayınlandığı Yerler
Yazarlar ve Ozanlar
Türk Edebiyatı
Kent Haber

Edirne P.

İlk Yayın Tarihi
23.11.2004

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN