Sayın Vladimir Vladimirovich Putin'e Açık Mektup [Günay Tulun]

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, biliyorsunuz ülkem Türkiye üzerine yapıştırılan kara bir leke var. Şu ünlü, "Ermeni Soykırımı" masalı. Emin olun, birkaç istisnai kişi dışında hepimizin içini öyle sıkıyor, o kadar çok üzüyor ki kelimelerle anlatmamın imkânı yok. İki yüzlü, ilginç bir masal bu!
Hem milletçe soykırıma uğratıldık, hem de soykırımcı damgasıyla arşivlendiriliyoruz.
İşin en garip, en acı, ama bir yandan da en komik tarafı şu…

Tüm bunların, tarihleri soykırım çöplüğüne dönmüş devletler tarafından yapılabilmesi. Bunu, soykırımcı Ermenileri azmettiren milletlerin yapması.
Ermeni iftiralarının boyutu karşısında oy dilencisi politikacıların utançsız davranışlarından söz etmek istemiyorum. Bu, o ülkelerin iç sorunu. Devlet olmayı bilseler, çığırtkanların elinde oyuncak olmazlardı. Hatta ülkemde Ermeniler tarafından satın alınmış, Zorian Enstitüsü ve benzeri kaynaklardan maaşa bağlanmış bilim adamı denen bilim dışı varlıklardan, gazeteci, yazar tayfasından da söz etmek istemiyorum. Bay Orhan Pamuk’un, gerçeklere vâkıf herkesi rencide eden Nobel’e uzanış öyküsünden de. Bence; insan gibi insan olan kimse, böyle büyük çirkinliklerin önünü arkasını görür, çıkarlarının salıncağında kendini kirletmezdi.

İzninizle; Ermenilerle ilgili birkaç söz söylemek, Ermenileri hatırlatmak istiyorum ben…

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, siz onları yalnız arşivlerden, yalnız tarihten tanımıyorsunuz. Karabağ’da, Hocalı’da yaptıkları soykırıma daha birkaç yıl önce şahit oldunuz. Bunda, Azeri Ermeni tercihini bana göre çok yanlış kullanan o dönemdeki yöneticilerinizin de kabahati çok. Olanları gördükten sonra bir daha böyle bir yanılgıya düşen çıkmaz herhâlde… Ermeniler yalnız toprak işgali için değil, yok etme, soy kurutma amacıyla saldırıyorlar insana. Bu yüzden; kurtulmak için yerini, yurdunu terk edip kaçanları da, teslim olanları da sağ bırakmıyorlar. Her türlü vahşeti yaptıktan sonra tabii… Kulaklar, burunlar kesiliyor, karınlar deşiliyor, ceninler süngülerle deşilen ana rahminden çıkarılıp futbol oynanıyor. İşte bizim bildiğimiz Ermeni’de bu. Hiç değişmemişler. Yıllar onların insanlıklarına en küçük bir katkıda bulunmamış. On dokuzuncu yüzyılda, yirminci yüz yılın başında neyseler bugün de aynı. Hepsi birer ölüm makinesi sanki.
Bir başka özellikleri daha var. Önce adamı döven, sonra kendi giysilerini parçalayarak “Beni dövdüler” diye canhıraş feryatlar atan tipitipler gibiler. Benim o minicik “Yörük Ahmet” öykümdeki gibi…
Çok tutarlılar yani. Hâlâ eli kanlı, hâlâ insanlık dışı, hâlâ yalancılar.

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, tüm uyarılara rağmen bizdeki bir kısım aymaz politikacıların, aslında önem sırası çok gerilerde olan bambaşka işlerle uğraşması da konum değil. Haber almadaki deneyimleriniz nedeniyle bunların hepsini çok iyi bilmektesiniz. Konum sizin şahsınızda Rusya Federasyonu…
Aslında buna; sizden ve ülkeniz Rusya’dan, büyük önem taşıyan bir ricam var demek daha doğru.
Lütfen bu Ermeni iftiralarını durdurun!
Size zavallı masumlar için; dedeler, babalar, analar, çocuklar, torunlar ve torunların gelecekteki torunları adına sesleniyorum. Size geçmişimizin ve geleceğimizin lekelenmemesi adına sesleniyorum. Ermeni iftiralarını durdurun!
Hayatınız boyunca yaptığınız görevlerin içeriği nedeniyle olayları en iyi bilenlerden biri de sizsiniz. Yapacağınız işse çok basit. Birkaç küçük cümleyle vereceğiniz bir emir hepsi. Lütfen şu Ermeni olaylarının içyüzünü açıklatın.
Arşivlerinizden, tarihçilerinizin belge ve bilgilerinden dökülecek her kırıntı bizler için önemli. Çünkü iftiracı devletlerin susmasına neden olabilecek bu açıklamalar bir insanlık dersini de beraberinde getirecek. Doğruları da…
Çok küçük yaşlardan bu yana Ermenilerin soykırıma uğratıldığı değil, Ermenilerin soykırım yaptığı gerçeğiyle karşılaştım. Her gittiğim yerde yapılan ahlaksızca katliamların, parmakla “Ta orada!” diye işaretlenen toplu mezarların, toprağın dışa attığı kemiklerin anlatı ve görüntüleriyle yüz yüze geldim. Anlatanlar son şahitlerdi. Onlar; Allah’ın kendilerini Ermenilerin yaptığı soykırımdan kurtardığı, kendilerine ikinci bir hayat bahşettiği insanlardı! Birbirinden yüzlerce kilometre uzaktaki her yerden yükselen acı anlatım şaşılacak kadar birbirinin benzeri, hatta aynıydı. Ermenilerin işlediği soykırım suçlarının had safhaya tırmandığı dönemde Osmanlı Devleti'nin Ağır Ceza Reisliğini yapan dedemin vefatı sonrası, başsız kalan ailesine sahip çıkan babaannemin üç küçük yavrusunu alarak, talika denilen her tarafı açık atlı arabayla Anadolu’nun bir ucundan kalkıp Trakya’nın ortalarına kadar gelişi de başlı başına hazin bir öykü. Aynen diğer kaderdaşları gibi…
Yollarda saldıran Ermeni çeteciler, her şeyi geride bırakarak yola çıkmanın getirdiği yoksunluk, soğuk, açlık, dizanteri…
İnsan başına gelmeden çekilenlerin şiddetini anlayamaz tabii.

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, o dönemlerin siyasetleri nedeniyle atalarımla atalarınızın sık sık karşı saflarda yer aldığını, birbirleriyle kıyasıya savaştıklarını biliyorum. Hatta Ruslara, “1914 Kışında Sarıkamış Karları” adlı şiirimde dile getirdiğim gibi “Moskof Gâvuru” dendiğini de. Sözlük anlamına baktığımızda çok ağır bir lakap olmadığını da görürüz bu deyişin. Aslında Müslüman olmayan, Moskovalı anlamında bir deyiş bu. Mutlaka sizinkiler de bizler için neler söylemiştir. İnsanlar kapışmaya görsün, neler derler birbirlerine. Uzun zaman düşman olduk ama hiçbir zaman cani gözüyle bakmadık Ruslara. Size en büyük kızgınlığımız, savaşta kullandığınız Ermenilerin yaptığı vahşeti dizginleyememeniz. Onun dışında, şerefli düşmanlar olarak gördük sizi. Ermenileri kullanmanızı da normal karşıladık aslında. Yaşanan bir savaş vardı ve bu savaşta karşınızdakini alt edebilmek için her türlü enstrümanı kullanacaktınız. Doğal bir şey bu… Doğal olmayansa soykırıma teşvik etmek, soykırıma göz yummak, soykırım yapmak. Amerikalı ve Avrupalı misyonerlerin “Hristiyanlıka hizmet ediyorum, dinimi yayıyorum” diye ortalığı kirletmesinden başlayarak İngiliz, Fransız, Alman rezillerinin yaptıkları her şey ortada. Hele o Almanlar yok mu? Hem Osmanlı’yı savaşa soktular, hem size silah sattılar, hem de ordularımıza komuta ettiler. Az önce kızgınlık dedim ama, geçmişindeki kıvrak devletleri yeni yeni öğrenen halkım, onlardan nefret ettiği kadar sizlere kızmıyor asla. İşte, belki de bu yüzden o bükülgen devletlerin bize ahlaksızca çamur atan çirkin seslerini kısacak en önemli adımları da sizden bekliyoruz.
Evet, o devirde kıyasıya savaştığımız ama Ermenilerin yaptığı her şeyin şahidi olan siz Ruslardan!

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin; sizden rica ettiğim eylem, ülkelerarası dengeleri de farklı etkileyecek bir yaklaşıma neden olabilir. Birbirimize zıt düşerek hiçbir şey kazanamayız. İnsanların hayatı nasıl inişli çıkışlıysa devletlerin hayatı da aynı. Bunu hatırlayarak ortak paydalarımızın üzerine daha fazla gitmeli, dostluklarımızı daha fazla geliştirmeliyiz.
Doğruları açıklattığınız zaman ne olacak?

Türk insanının kalbini, Türkiye’yi kazanacaksınız. Ermeni Soykırımı modasıyla ahlaksızca davranan ülkelerden bıkan Türkleri, başınız sıkıştığında yanınızda bulacaksınız. İlişkilerinizin daha rahat olacağı bir komşunuz olacak. Küresel güç kavgasında elinizdeki kozları güçlendireceksiniz.
Doğruları söyleyerek yetmiş beş milyonu kazanmak, sessiz kalarak iki milyonluk Ermenistan’ın iftiralarıyla bir milleti mahkûm etmekten daha insanca değil mi?

Sayın Vladimir Vladimirovich Putin, kapınıza kadar geldim. Gerçekleri almadan gitmeme izin vermeyin.









Günay Tulun
İlk Yayınlandığı Yerler
Yazarlar ve Ozanlar
Türk Edebiyatı
Kent Haber
Edirne P.
İlk Yayın Tarihi
14.2.2007

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN