Toplum Yeni Tinerci ve Gaspçı Yetiştirmekle Meşgul [Günay Tulun]

Bundan dört yıl önce, bir grup dostun isteğiyle tinerciler ve gaspçılarla ilgili bir yazı yazmıştım. Bu yazı, ülkem insanının dertlerine herkesten çok eğilen birine gönderilecekti. Hem de üzerinde fazla değişiklik yapmama sözü verilerek. Gerçekten de değişiklik yapmaksızın uydular bu söze. Peki, kime gönderilmek için istenmişti bu yazı desem? Kime olabilirdi ki? Ülkem insanının dertleri dendiğinde akla gelen ilk kişiye.
Tabii ki Sayın Sinan Aygün'e...

O yazı hayli uzundu. Fazla yer kaplayacak türden. Bu nedenle bugün olmasa bile gelecek yazılardan birinde özetleyip paylaşmak isterim sizlerle... Konusu; tinerciler ve gaspçılar. Hani, kahramanı oldukları haberleri izlemekten bıktığımız insanlar.
O yazımın yazıldığı günden bu yana değişen ne var?
Sözde trenlere güvenlik güçleri yerleştirilmişti.
Faydasını gören oldu mu hiç?
Şimdi güvenlik gücü konmasından söz ediliyor.
Pekiyi önceki sözler şaka mıydı? Can o kadar ucuz mu ülkemde?
Hani yasalar ağırlaşmıştı. Caydıramadıktan sonra kime ne?
Tinerci, gaspçı cinayetleri yoğunluğunu kaybetmeden sürüyor.
Dedim ya, o yazının yazıldığı günden bu yana değişen hiçbir şey yok.
Önce on sekiz yaşında, hayatının başlangıcında bir yavrucuk öldürüldü.
Adice, ahlaksızca! Hemen ertesinde bir yurttaşımızın gözleri çıkarıldı demirle. Hayvanların bile yapmayacağı tarzda vahşice, zalimce. Ardından site baskını. Öldürülen, sakat bırakılan, ellerinden gelecekleri alınan insanlar, hangi birini sayalım ki!
Geçen gün, işine giden bir kıza sabahın yoğun bir saatinde yapılan sapıkça saldırıdan mı söz edelim.
Tinerci ve gaspçıların ordu kurup heryeri işgal ettiklerini mi söylesem yoksa...
Baksanıza, bireysel hareketi bırakıp düzenli ordu kurmuşlar. Kurmuşlar da site basıp örgütlü operasyon bile yaptılar.
Güler misin, ağlar mısın? Şu caniler sürüsüyle baş edemiyor, vatandaşımızı koruyamıyoruz.
Olacak iş mi bu ?
İnsan merak ediyor. Bu kıyım kaynağı ne zaman kurutulacak?
Engel olmak için daha kaç insanın başı derde girmeli?
Sıra kimde şimdi?
Yalnız polisiye tedbirler işe el koymaya yeter mi?
Buna inanandan iyi komedyen olur.

Yoksulluk sınırının bir buçuk milyarı bulduğu ülkemde, emekli maaşının bir günlük market alışverişiyle eş değer olduğunu, net asgari ücretin bir market alışverişinde harcandığını bilip de çözüm üretmemek, hangi insaf ölçüsünün sınırlarında kalır acaba?

Anlatmaya gerek yok. Toplum yeni tinerci ve gaspçılara gebe!
Bunu görmedim demek için hiç kimse, hiçbir bahanenin ardına sığınamaz. İnsanlar sıkıntıda. İnsanlar parasızlıktan çökmüş. En büyük servetleri olan çocuklarına bile bakamıyorlar.
Bir de canlarını burunlarından getiren bu dert!

"İnsanlar parasızlıktan çökmüş" dedim ya, sanmayın ki çökenler azınlıktadır.
Aş için akla hayale gelmez becerileri keşfedenlerin azınlık olduğunu da sanmayın. Sanmayın ki asgari ücretliler birkaç kişi...
İktidarlar tarafından asgari ücretle sürünme yoluna itilenler neredeyse işçilerin tamamı. İnanmazsanız alın bordroları işverenlerinden. Onları verebileceklerine inanmam. Siz de o zaman SSK kayıtlarını isteyin.
Görün ülkem işçisinin halini!

Bir de işçi, memur diye ayırım icat etmişler. İşçi memurdan çok alıyormuş da memur maaşları işçilerinkine yetiştirilecekmiş. Birkaç iktidar yanlısı belediye dışında külliyen yalan. Hem de kuyruklu tarafından.
Bu da insanı insana kırdırmanın başka yoludur. Biline!..

Bu gazeteler neden çıkıyor hâlâ, neden televizyonlar hâlâ görüntü veriyor. Yalnız kendilerini ve küçük bir azınlığı mutlu etmek için mi?
Öyle olduğu tirajlarından belli, değil mi?

Bu iktidarlar halkıyla nasıl helalleşecek acaba? Aslında hiç dert ettiklerini de sanmıyorum.
Nasılsa "Ahiret Günü'ne kadar çok vaktim var" diyorlar. Eğer dert etselerdi, yoksulluk sınırını bile es geçip açlık sınırının altında maaş verirler miydi insanlara. Lütuf değil, maaş! İnsan emeğinin karşılığı.
Piyasayı yükselt, her şeye zam yap, kendi maaşının azlığından yakın. Sonra gel, çalışanlara insan onuruna ters bir ücret ver. Sen benim işverenim değilsin ki. Sen yalnız hakkı teslim etme makamındasın. Peki, neden böyle yaparsın? Hakkı teslim daha kolay ve daha doğruyken, halka ve Hak'ka hizmet varken bu yönleniş niye?

Enflasyon oranları açıklandı. Duyunca inanamadım. Aslı inanamadım değil, inanmadım.
Geçen yılla bu yılın fiyatları ortada. Çarşıya pazara gidense halk. Enflasyonu onlardan iyi bilecek kim var?
Az önce de söyledim. Bu siyasiler, aldıkları milyarlarca lirayı az bulmuşlar. Yakınıyorlarmış. Maaşlarının yanına bir de az pişmiş asgari ücret isterler mi acaba? Bana kalırsa isterler. Baksanıza, geçen her yasanın altına kendileriyle ilgili bir şeyler ekliyorlar habire.

Ölmeden önce insanca yaşamamız mümkün olacak mı dersiniz?
Herhangi bir yerde değil ülkemizde. Herhangi bir zamanda değil hemen şimdi. İstenen, insan gibi kabullenilmek değil. İnsan olduğumuzun tesciliyse hiç değil. Biz ne olduğumuzu iyi biliyoruz. Onlar da iyi bilirler bunu. Bir gün itiraf zorunda da kalacaklar mutlaka...

Bırakacağımız miras yalnız; arsız, yüzsüz, çıkarcı güruhunun yönetimlerden uzaklaşmasını sağlamak olsa da yeterli olacaktır gelecek kuşaklar için.
İnsana eziyet eden o güruhaysa bir çift sözüm var.
Sizin din anlayışınızda, iyi kul olmanın alametinin lidere kul olmaktan geçtiği anlaşılıyor. Servet olarak kendi Cehennem ateşinizi topladığınız bu dünyada, yaşayanlar için kılınızı bile kıpırdatmamışsınız, ne beis var.
Gittiğiniz yerde: Sonsuza dek
liderinizle yan yana olma, ona kulluk yapma ödülü cebinizde olacak ya!


Günay Tulun
İlk Yayınlandığı Yerler
Yazarlar ve Ozanlar
Türk Edebiyatı
Kent Haber

Edirne P.

İlk Yayın Tarihi
9.11.2004

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN