Türkiye ile Ermenistan'a İmza Attırdılar [Günay Tulun]

Bugün 10 Ekim 2009...
Birkaç dakika önce, "Türkiye ile Ermenistan, emretmen ve gözetmenleri eşliğinde; sırf zevahiri kurtarmak amacıyla "Biri gülen, diğeri sert bakan adamı oynayarak", adına protokol denen muğlak bir şeye imza attırıldılar."
Söz konusu protokol; netleşmemiş tarihler, nasıl sonuçlandırılacağı bilinmeyen maddelerle dolu.
Muğlak üç ayrı sözlükte; birinde dört, diğerlerinde ikişer olmak üzere toplam sekiz farklı anlam ifade eder. Bu sözlüklerden ilki Türk Dil Kurumu'nun "Güncel Türkçe Sözlük", ikincisi Pars Tuğlacı'nın "Okyanus" diğeriyse yine Türk Dil Kurumu'nun "Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü"dür.

Ne gariptir ki bu sözlükler arasındaki durum da ilginç... Türkçeye "Okyanus" gibi paha biçilmez bir hazineyi kazandıran değerli dil uzmanı Sayın Pars Tuğlacı da imza atanlar gibi bir yanıyla Türk, öte yanıyla Ermeni.

Bu kısa hatırlatmalardan sonra, gelin şimdi küçük bir iş bölümü yapalım. Ben bu kelimelerin ifade ettiği anlamları yazayım, siz de bu anlamları yukarıdaki cümleye uygulayın.
..I. sözlükteki anlamlar: Anlaşılmaz, anlaşılması güç, çapraşık, karışık...

.II. sözlükteki anlamlar:
Kilitli, kapalı...
III. sözlükteki anlamlar:
Cılız, az...
Sanırım iyi anlatamadım. Daha iyi anlatabilmek için ilk örneği ben vereyim.
İkinci satırda başlayan cümleye her üç sözlükteki anlamlardan birer tanesini uygulayalım. Cümlenin son hâli:

"Türkiye ile Erm
enistan, emretmen ve gözetmenleri eşliğinde, biri güleni diğeri sert atanı oynayarak, adına protokol denen anlaşılmaz, kilitli ve cılız bir şeye imza attırıldılar." şekline döner.

Muğlaklık o kadar açık ki
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, imzacılardan Nalbantyan daha ülkesine dönmeden, "Hele bir Türkiye imzalasın da..." demeye başlamıştır. Bizim Başbakan'ımız da değişik şeyler söyleyip duruyor. Israrla üzerinde durduğuysa Azerbaycanlı canlarımızın bir kenara atılmadığıdır. Umarım öyle olur da sözlükteki anlamlardan kilitli olanı gerçekleşmez.

Daha açık ifade etmek gerekirse her şey, iki ülkedeki yöneticilerin olumlu yönde kararlılık göstermesine ya da emretmenlerine isyan edecek iradeyi gösterip gösterememesine bağlıdır. Ermeniler için iş daha zorlu. Zor derken, zorlayıcılar olarak ülkelerindeki muhaliflerden değil; Diaspora, Asala gibi kin mimarı, kan koklayıcılardan söz ediyorum. Diaspora'nın en büyük yaşam nedeninin sallantıya girmesi ve sağladığı muazzam gelirdeki olası azalmanın düşüncesi bile yüksek perdeden tepki göstermelerine yol açacaktır.

Aslında burada söylenecek söz şu olmalı: Ey güzel kardeşlerim! Madem bir şeylere imza atmayı becerebiliyordunuz da bunca yılı neden heba ettiniz? Üstelik bu işi, kendi başınıza yapabilmek yerine, tepenize neden inzibatlar diktirdiniz ki! Hem bu inzibatlar bin sekiz yüzlü yıllardan başlayarak, din misyoneri ve yabancı okul kisvesi altında sizleri birbirine düşürmedi mi? Sizlerden birinin atalarına ayrılık fikrini aşılayıp silah vermedi mi? O ataların, isyan adı altında; can alma, soykırım yapma gayretlerine "He!" demedi mi? Günbe gün "Daha da çok diyelim daha da çok diyelim." çığlıklarıyla arttırılan ölü sayısını daha da yükseltmek için sahte dayanaklar sağlamadı mı? Başı her yerde belada olduğu için kendi başına karar almaktan aciz duruma düşmüş diğerine, yani Osmanlıya, "Tehcir yapmazsan kendini bu beladan kurtaramazsın. Haydi uygula!" talimatı verip kin bataklığının sürekli ıslak kalmasına neden olmadı mı? Yani her türlü pisliğin, başlatıcı ve destekçisi bunlar değil miydi?

"Değil!" diyenlere tarihten, "De get be cahil!" azarı gelir mi bilmem ama "Evet!" diyenlere benden bir sitem var. Bunu biliyordunuz da tepenize dikecek, onlardan başkasını bulamadınız mı?
Hâllerinden belli ki durum, tepeye dikilenler için oldukça komik oldukça eğlendirici. Yalnız gerçek taraf olan Türklerle Ermeniler için, acı dolu onur törpüsü... Keşke imzacı bakanların üzerinden bakanlar, her iki ülkenin başbakan ve cumhurbaşkanları olabilseydi. Belli ki i
ki yüz yıl önce, iki ulusun arasına nifak tohumları saçıp bunun bugüne dek sürdürülmesinden sorumlu olanlar, tepeden bakmaya devam edecek yine...

Aşağıdaki fotoğraf; renkli harflerle ekrana yansıyan durumun, fotoğrafçadan tüm dünya dillerine tercüme edilmiş hâlidir ve fotoğraf okumayı bilenler için uzayıp gidecek sözlerden daha anlamlıdır.


Günay Tulun


Az önce uğruna methüsenalar dizdiğim protokol ve ona bağlı ek protokolu hemen şimdi aşağıya yazacağım. Okuduğunuzda, söylemek istediklerimin doğruluğunu göreceksiniz.


E K L E M E L E R . B Ö L Ü M Ü

1-PROTOKOL
"Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti;

-Aynı gün im
zalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulması Protokolü rehberliğinde,
-İkili ilişkilerini karşılıklı çıkarlara saygı ve güven temelinde geliştirme hedeflerini göz önünde bulundurarak,

-İkili ilişkilerini iki ülkenin ortak çıkarları temelinde, siyasi, ekonomik, enerji, ulaştırma, bilimsel, teknik, kültürel ve diğer alanlarda geliştirmeye ve ilerletmeye kararlı olarak,

-Uluslararası ve bölgesel örgütlerde işbirliğinin, iki ülke arasında özellikle BM, AGİT, Avrupa Konseyi, Avrupa-Atlantik İşbirliği Konseyi ve KEİ kapsamında geliştirilmesine destek vererek,

-İki devletin, bölgede demokratik ve sürdürülebilir gelişmenin sağlanması, bölgesel istikrar ve güvenin artırılması için işbirliği yapmak yönündeki ortak amaçlarını dikkate alarak,
-Bölgesel ve uluslararası uyuşmazlık ve çatışmaların uluslararası hukuk ilkeleri ve normları temelinde barışçı şekilde çözümlenmesi hususundaki taahhütlerini tekrarlayarak,-Terörizm, sınır aşan örgütlü suçlar, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi bölgeye ve dünya güvenliği ve istikrarına yönelik ortak güvenlik tehditleri konusunda uluslararası toplumun eylemlerini güçlü şekilde desteklemeye hazır olduklarını yeniden vurgulayarak,
1- Bu Protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 ay içerisinde ortak sınırın açılması hususunda
anlaşmışlardır. (Karabağ Türklerine yapılan soykırım nedeniyle kapatıldığı ilan edilen kapılar; hiçbir karşılık sağlanmadan, yalnız tek tarafın yararı için açılacak demek değil mi bu? Milletlerarası ilişkilerde "Mütekabiliyet: Karşılıklılık" diye bir ilke yok mu?)
2- Her iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları arasında düzenli siyasi istişare gerçekleştirilmesi;
-İki halk arasında karşılıklı güven tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve tavsiyelerde bulunulmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelemesini de (Tarafsız ve bilimsel... Bu nasıl olacak ki? Ermeni tarafının arşivleri düzmece belgelerle dolu...) içerecek şekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması,
-İki ülke arasında mevcut ulaştırma, iletişim, enerji altyapısı ve şebekelerinden en iyi şekilde istifade edilmesi ve bu yönde tedbirler alınması,
-İki ülke arasında işbirliğini güçlendirmek amacıyla ikili hukuki çerçevenin geliştirilmesi (İşbirliğinin hangi konuları hukuki çerçeveye kadar uzanacak.),

-İlgili kurumlar arasında ilişkilerin desteklenmesi ve uzman ve öğrenci değişimini teşvik etmek yoluyla bilim ve eğitim alanlarında işbirliği yapılması ve iki tarafa ait kültürel mirasın korunması ve ortak kültürel projelerin başlatılması amacıyla harekete geçilmesi (Türkiye Ermenilerce yapılan eserleri yenilemelerle korurken, bir zamanlar Osmanlı Toprağı olan Ermenistan'da Türklere ait hangi eser sağlam bırakıldı ki? Hangi mirastan söz ediliyor? ) ,

-İki ülkenin vatandaşlarına gerekli yardımı ve korumayı sağlayabilmek için 1963 tarihli Konsolosluk İlişkilerine dair Viyana Sözleşmesi uyarınca konsolosluk alanında işbirliği tesis edilmesi,
-İki ülke arasında ticaret, turizm ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla somut tedbirler alınması,-Çevre konularına ilişkin diyalog kurulması ve işbirliğinin güçlendirilmesi, hususlarında anlaşmışlardır. (Çevrenin açılımı nedir? Bu tabirin içinde Metzomor Nükleer Santrali'nin saçtığı zehir de var mı?)
3- Ayrıca, bu Protokol'ün 2. işlem paragrafında ifade edilen yükümlülüklerin hızlı bir şekilde uygulanmasını teminen, ayrı alt komisyonları da kapsayan Hükûmetler arası bir ikili Komisyon'un kurulması hususunda anlaşmışlardır. Hükûmetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarını hazırlamak üzere işbu Protokolün yürürlüğe girmesini izleyen günden 2 ay sonra iki Dışişleri Bakanı başkanlığında bir çalışma grubu oluşturulacaktır.
Bu çalışma kuralları, işbu Protokolun yürürlüğe girmesini izleyen 3 ay içerisinde Bakanlar seviyesinde onaylanacaktır. Hükûmetler arası komisyon anılan çalışma kurallarının kabul edilmesinin hemen ardından ilk toplantısını gerçekleştirecektir. Alt komisyonlar, bu andan itibaren en geç 1 ay içerisinde çalışmalarına başlayacak ve görevlerini tamamlayana dek ara vermeden çalışacaklardır. Uygun olması halinde alt komisyonlara uluslararası uzmanlar da (Her iki taraf yine ana okulu çocuğu rolüne mi soyunduruluyor. Kendi iradeleri yok mu?) katılacaktır."


2-PROTOKOLA EK BELGESİ
Protokolün ek belgesinde de uygulamaya ve ilişkilerin nasıl geliştirileceğine dair unsurlar ve zaman çizelgesi yer alıyor.
Buna göre atılacak adımlar:

1- Ortak sınırın açılması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesinden sonra iki aylık bir süre içinde, (En önce neden sınırlar açılıyor? Bu bir tarafın elindeki tüm kozların sıfırlanması demek değil mi? Yoksa Türkiye'mizi yönetenler, yeni bir Hudeybiye sonucunun tekrarlanacağı konusunda gaipten haber aldı da heyecanlanmayalım diye bizden mi saklıyorlar?)


2- İki Dışişleri Bakanının başkanlığında, hükûmetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarını hazırlamak üzere bir çalışma grubunun oluşturulması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesini izleyen günden 2 ay sonra, (Bu madde ve benzeri tarzda düzenlenen birkaç maddede problem görünüyor. Taraflardan biri yürürlüğe girme zamanını
kurallara uygun şekilde uzatacak bahaneler icat ederse ne olacak?)
3- Hükûmetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanması: Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Protokolünün yürürlüğe girmesinden sonra 3 aylık bir süre içinde,
4- Hükûmetler arası komisyonun ilk toplantısının düzenlenmesi: Zamanı; Hükûmetler arası komisyonun ve alt komisyonlarının çalışma kurallarının Bakanlar düzeyinde onaylanmasından hemen sonra...
5- Aşağıdaki alt komisyonların çalışmaya başlamaları:
-Siyasi istişare alt komisyonu

-Ulaştırma, iletişim ve enerji altyapı ve şebekeleri alt komisyonu

-Hukuki konulara ilişkin alt komisyon (Hukuki konuların içeriği nedir?)
-Bilim ve eğitim alt komisyonu
-Ticaret, turizm ve ekonomik işbirliği alt komisyonu
-Çevre sorunlarına ilişkin alt komisyon (Çevre sorunlarından kasıt nedir?) ve
-Tarihsel boyuta ilişkin alt komisyon, iki halk arasında karşılıklı güven tesis edilmesi amacıyla, mevcut sorunların tanımlanmasına ve tavsiyelerde bulunulmasına yönelik olarak, tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelenmesini de içerecek şekilde bir diyaloğun uygulamaya konulması: Bu diyalogda Türk, Ermeni ve İsviçre temsilcileri ile diğer uluslararası uzmanlar da yer alacaklardır. (
Temsil ettikleri fikirler nedeniyle Ermenistan ve İsviçre terazinin bir kefesindeki taraf, Türkiye ise yalnız başına diğer kefede yer alan öteki taraftır. Sayısal durum daha başlangıçta ikiye bir gibi dengesizlik göstermektedir. İsviçre, Türkiye'nin tezi aleyhinde yasa bile çıkarttığına göre nasıl tarafsızlaşacak, tarafsız nasıl davranabilecektir?)
Zamanı, hükûmetler arası komisyonun ilk toplantısından en geç bir ay sonra..."

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN