Bakanın Hâl-i Pür Melali [Erdem Yücel]

Kültür ve Turizm Bakanı olmak ister misiniz diye sizlere bir soru yöneltsem; kuşkusuz bakan olmayı kim istemez ki, diyeceksiniz…Yerden göğe kadar haklısınız ama Kültür ve Turizm Bakanı'nın son günlerde başına gafları yüzünden neler gelmedi ki!..

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, sözleriyle gaflarıyla son günlerin yine en popüler siyasetçisi. Haziran’da yapılacak seçimler sonrasında koltuğunu koruyabilir mi veya milletvekili aday listesine girebilir mi? Onu yalnızca Genel Başkanı bilir…

Ertuğrul Günay’a ilk tepki 2007 seçimlerinde AKP’den aday olmasıyla CHP’li ve sol eğilimli arkadaşlarından gelmişti.

Günay, CHP’nin 50. Kuruluş yılı nedeniyle açılan yarışmada “Devlet Partisi’nden Halk Partisi'ne” başlıklı yazısıyla birincilik ödülünü kazanmış bir CHP’liydi. Siyasette zorlukları aşmış, aşırı soldan sağa yönelmiş ender bakanlarımızdan birisidir.

İstanbul Hukuk Fakültesi’ni 1969’da bitirdikten sonra Ordu’da avukatlık yaparken siyasete soyunmuş, CHP’den milletvekili olmasının yanı sıra partinin en soldaki milletvekillerinden biri olarak tanınmıştır. 12 Eylül sürecinde Dev-Yol Örgütünden olduğu iddia edilerek tutuklanmış, bir yıl hapis yattıktan sonra suçsuz olduğu anlaşılınca serbest kalmıştır. O sırada CHP yasaklı olduğundan, SHP Ankara İl Başkanı, ardından da Genel Sekreter Yardımcısı olmuştur. CHP’nin siyaset yolu yeniden açılınca CHP Genel Sekreterliğine getirilmiş, 1994 yerel seçimlerinde de İstanbul Belediye Başkanlığına aday gösterilmiş, ancak Recep Tayyip Erdoğan karşısında yenik düşmüştür. CHP Genel Başkanlığına 1999’da adaylığını koymuşsa da seçilememiştir. Sonraki günlerde Deniz Baykal veya Önder Sav ile anlaşamayınca, belki Genel Başkan adayı olduğundan partiden ayrılmak zorunda kalmıştır. Toplumla bütünleşmek isteyen ve her kesimden politikacılara kucak açan AKP’den 2007’de milletvekili seçilmiş ve bakanlık koltuğuna oturmuştur.

Kısa bir süre önce Başbakan’ın Kars gezisine katılmış ve orada bir anda gündemin odak noktası olmuştur. Keşke katılmasıydı, bunlar başına gelmezdi diye düşünüyorum.

Başbakan gezisinde eski AKP Belediye Başkanı’nın Ermenistan’daki soykırım anıtına misilleme olarak yapımını başlattığı İnsanlık Anıtı’nı beğenmeyerek, çok acayip, çirkin anlamına gelen ucube tanımlamasını yapmıştır. Başbakan’ın anıt-heykelin yıkılmasını istemesiyle “Ucube Anıt” tartışması gündemi işgal etmişti. Ertuğrul Günay’ın da talihsizliği burada başlamıştı; “Ben gezi boyunca Sayın Başbakan'ın yanındaydım. Öyle bir söz söylemediler. Ucube ile anıt çevresindeki gecekonduları kastetti” diyerek durumu idare etmeye çalışmış…
Sözcüğün tam anlamıyla kraldan çok kralcılık!..

O anda beklenmedik bir şey olmuş; Başbakan, bakanını yalanlayarak, “Evet, ucubeyi heykel için söyledim.” demez mi?
Gel de çık işin içinden…

İş bununla kalmamış, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç katıldığı bir televizyon programında Ertuğrul Günay’ı bir kez daha zor duruma düşürmüştür.
“Başbakan heykelle ilgili kendi görüşünü söylemiştir, ne demek istediği çok açık. Kültür Bakanının yaptığı yanlıştı. Allah bizi O’nun yerine koymasın!”

Sözün kısası bu durum Kültür ve Turizm Bakanı için zorun başlangıcıydı.
Bakan, Başbakan öyle bir söz söylemedi diyor, Başbakan söyledim diyor!
Bunun üzerine Günay’ın; “Ben Sayın Başbakan’la sanat çevreleri arasında yanlış anlaşmalara yol açacak tartışma vesilesi ortaya çıkmasın diye konuyu sakinleştirmeye ve yumuşatmaya çalıştım” demesinin ardından gazetecilere “Sanıyorum Başbakan'la konuşmamız gereken konuları konuşuruz” demiştir. Kısa bir süre sonra bir açılışta bir araya gelmişlerse de ne konuştukları bilinmiyor.

Gündeme daha önce de yazdığım gibi “Ucube Anıt” tartışması düşünce çoğu kişi Bakanın istifa edip etmeyeceğini tartışmaya başlamıştı.

Başbakan, Bakanını futbol tabiriyle ters köşeye yatırmış…
Futbolda özellikle penaltı atışlarında top bir köşeden kaleye girerken, kaleci diğer köşeye atlarsa buna ters köşeye yatırmak denir.

Ertuğrul Günay için gerçekten zor bir durum, bir yanda bakanlık koltuğu diğer yanda söylenenleri hazmedebilme meselesi… Önümüzdeki seçimde ise milletvekili adaylığı da Başbakanın iki dudağı arasında…

Koltuk sevdası bizlere özgü bir durumdur. Bakanın istifa edeceğini sananlar yanıldılar. Avrupalı politikacılara göre bizde istifa müessesi pek işlemez… Seçimi kaybeden liderler bakarsınız göstermelik istifa eder, durumu kurtarır sonra da örgüt istiyor diye yine eski yerine döner. Bizim için olağan işler…

Politikacılar kendilerini istifanın eşiğine getirecek bir olaya karışır veya gaf yaparlarsa, olay bir süre sonra unutulur diyerek çoğunlukla sessiz kalırlar. Ne var ki, Ertuğrul Günay sessiz kalmadı, bir anda kendisini eskiden CHP milletvekili yapan partisine yüklendi. Kılıçdaroğlu’nun ucube krizinden sonra Bakanın istifa etmesini söylemesi üzerine gereksiz bir çıkıştı bulundu;

“Şu seçimi geçelim CHP Genel Başkanı hala yerinde kalabilirse o zaman ben onu muhatap alıp bazı sözlerine cevap vermek isterdim. CHP Genel Başkanı bir kamera şakası sonucunda gelmiş bir kamera kazasıdır.”

Günay’ın bu sözleri ortamı bir anda germiştir.
Basından öğrendiğimiz kadarıyla CHP’liler çok ağır biçimde Günay’a “Anadolu toprakları böyle bir siyasi dönek görmedi.”, “Adamlığının zerresi olsa çeker gider, zavallı...” gibi çok ağır yanıtlarla karşılık verdiler… 

Siyasette söylenmemesi gereken sözler ama burası Türkiye bizde söylenir.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Başbakan bunu rezil etmiş, insan içine çıkacak yüzü yok. Başbakan’ın arkasından bir de Bülent Arınç rezil etmiş. Arınç’a laf yetiştireceğine, Sayın Kılıçdaroğlu’na laf yetiştiriyor. Bu düştüğü çamurdan çıkmak için CHP’ye çatmaya çalışıyor; bunu yemezler. Keşke CHP’de muhalif olan Ertuğrul Günay olarak kalsaydı, ben de onu destekleyen il başkanı olsaydım.”

CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Bihlun Tamaylıgil de yazılı açıklamasında Günay’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerini sert biçimde eleştirmiştir;
“Koltuk gidecek diye kroke durumda, ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Bu kişi Başbakan’a ayar çekmek isterken ayar yiyen ve Başbakan Yardımcısı'nın, "Allah bizi onun durumuna düşürmesin." dediği bir zavallı…”

Eski bir solcu olan Günay’ın bu duruma düşmesine gerçekten üzüldüm; o da kroke olmuş bir boksör gibi aynı gün gazetecilerle Beyşehir Eflatunpınar’daki Hitit Anıtı'nın yeniden düzenlenmesinden söz ederken, büyük bir gaf yaparak “Hz. Muhammed’e dedim ki…” gibi acayip bir sözü ağzından kaçırıvermiş… 
Bu da Bakanın ne kadar zor durumda olduğunu gösteriyor...

Ne denir? Tanrı hiç kimseyi böyle zor duruma düşürmesin.


Erdem Yücel
erdemyucel2002@hotmail.com

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN