- Osman'ın sorularına yakalancaaz, bur- dan geçmilim diye söledimdi ama di mi? - Sahi kız ya, yüzümüzü saklasalar barim. |
İlginçti...
Eminönü meydanında yol kesmiş, gelip geçene soruyordu:
- Türkiye hangi kıtada?
- Devlet başkanımız kim?
- TBMM Başkanı kim?
- Adalet Bakanı kim?
Gelen cevaplarsa korkunçtu.
Hayretle izledim.
İnanamadım!
Son soru, "Kıbrıs nerede"ydi.
Bilmeyen olmaz düşüncesiyle dikkat kesildim.
Kimi Ege'de kimi Karadeniz'de kimi Güneydoğu'da derken; bir kişinin cevabı beni derinden sarstı:
- Biliyorum! Sicilya'nın yanında... Askerliğimi Kıbrıs'ta yaptım.
Ne kadar cahil bir ülke olmuşuz!
Olmuşuz diyorum, sonra geçmişle karşılaştırma yapıyorum.
Şimdinin üniversite mezunlarının genel kültürü, geçmişin orta okul mezunlarından çok daha düşük seviyede...
Üniversiteye girmek, gençler için çok önemli boyutlara geldiğinden olacak, çocuklar; yüksek öğrenim sınavından alacakları puanlara yönelik bir sistemle kendilerini yetiştirme ve geliştirme çabası içindeler.
Diğer derslerse önemini kaybetmiş...
Tabii, öğretmenlerin yönlendirmesi de bu yönde...
Her zaman söylerim; önce ekmekler değil, insanlar bozuldu.
Sonra da o insanların yaptığı ekmekler.
Eğitimin kalitesi düştü; eğitim almış, ama yeterince eğitilmemiş insanlar oluştu.
Yazımı bir anımla kapatayım, yüzlerinizde gülümseme bırakarak...
İlkokul beşteyim.
O zamanlar yıl sonu bitirme sınavları var.
Her dersten, bir grup öğretmen karşısında sorgulanıyorsun (!)
Heyecan dorukta; "Ne soracaklar, cevaplayabilecek miyim?" diye.
Derken ilk soru geliyor:
- İspanya'nın başkenti neresidir?
İnsiyaki olarak çıkıyor ağzımdan:
Sonra düzeltme yoluna gidiyorum:
- Hayır hayır, Real Madrid!
Gülüşmeler arasında veriyorum sınavı...
Şimdi, Osman Terkan'a bir önerim olacak.
Yoldan geçen insanlara sorsun:
- İspanya'nın başkenti neresi? diye...
Verecekleri cevabın, Madrid'den, hatta ve hatta Real Madrid'den çok daha farklı olacağını görecek.
Sevgi ile kalın, neşeniz daim olsun.
Nilüfer Dumlu Günaydın