CHP Camileri Ahır mı Yapmış?! “yazı serisi: VI" [Ömer Sağlam]

Camiler Hangi Amaçla Kullanılmıştır ya da Kullanılabilirler? 
Türkçe “Toplamak” ve “Bir araya getirmek” gibi anlamlara gelen Arapça “Cem” kökünden türetilmiş “Cami” kelimesi, Türkçede  “Toplayan, bir araya getiren” anlamına gelmektedir. Anlaşılacağı gibi cami, birden çok insanı bir araya getiren ve onların birbirleriyle ilişki kurup kaynaşmalarına, birlikte iş yapmalarına ve sorunlarını birlikte görüşüp çözmelerine ev sahipliği yapan bir kurumdur. Bu yönüyle cami, sadece insanların namaz kılıp ibadet ettikleri yerler değildir. Kur’an’da cami yerine kaim olmak üzere mescit kavramı geçmektedir.

Hz. Peygamber ile ilk dört İslam Halifesi’nin uygulamalarından hareketle denilebilir ki; cami ve mescitler, sadece ibadet yeri olarak değil, başka birçok hizmetler için de kullanılmışlardır. Bunlardan en ilginci de Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevi’nin bazı sosyal ve kültürel etkinlikler için de kullanılmış olmasıdır. Muteber hadis kitaplarında da bulunan bir rivayete göre; yeni Müslüman olmuş Habeşlilerden bir grup kadın ve erkek, eski gelenekleri üzere bir bayram günü mescitte eğleniyorlar, hep birlikte gülüp oynuyorlardı. Hz. Ömer, bu duruma müdahale edip grubu azarlamaya kalkışınca Hz. Peygamber kendisine şöyle demiştir: “Ey Ömer, dokunma onlara, gönüllerince eğlensinler. Çünkü bugünler sürur * günleridir…”

Zaman içinde sosyal, kültürel, ekonomik ve askerî ihtiyaçlara has özel mekânların yapılmaya başlamasıyla, camiler asli yapılış gayeleri olan ibadet hizmetlerine hasrolunmakla birlikte, İslam’ın ilk devirlerinden itibaren şu önemli fonksiyonları yerine getirmişlerdir:

1- Eğitim, Öğretim ve Bilim Fonksiyonu:
 Camiler özellikle dinî ilimler konusunda münazara ve münakaşa yeriydi. İslam âlimleri genelde camilerde ders verir, birbirleriyle camilerde görüş alışverişinde bulunurlardı. Ayrıca camilerde başta dinî ilimler olmak üzere, edebiyat, şiir ve hat sanatı konusunda da eğitim verilirdi.

Osmanlı döneminde, sıbyan mektebi olmayan yerlerde camiler, çocukların eğitimi için okul olarak kullanılmıştır ki; camiler bu fonksiyonlarını, Türkiye’de halen yaz Kur’an Kursları şeklinde devam ettirmektedirler.

Camiler ve mescitler, ilmî eserlerin korunması ve muhafazası konusunda da görev ifa etmişlerdir. Yani camiler, bir anlamda kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezi görevi görmüşlerdir. İslam âlimlerinin, yazmış oldukları eserlerden bir nüshayı bulundukları yerdeki camiye hediye etmeleri bir gelenekti.

2- Siyaset ve Yönetim Fonksiyonu:
Hz. Peygamber ve sahabe döneminde, devlet idaresinin merkezi mescitler idi. Hz. Peygamber devlet işlerini buradan idare eder, arkadaşlarıyla burada görüşür, yabancı devlet adamlarını burada kabul ederdi. Camiler, sahabe ve daha sonraki halifeler döneminde de bu görevlerini uzun süre devam ettirmişler, halifeler bulundukları yerin merkez camilerini ve bu camilerin minberlerini özellikle buyruklarını halka duyurmak için uzun süre kullanmışlardır.

Mustafa Kemal Paşa’nın, 7 Şubat 1923 günü Balıkesir’de bir öğle vakti tarihî Zağnos Paşa Camii’nin minberine çıkarak camide bulunan halka hitaben bir konuşma yapması, bize göre işte bu geleneğin devamı niteliğindedir.

Hz. Ebu Bekir’den itibaren halifeye biat cami minberinde yapılmıştır. Yeni seçilen halifeler, izleyecekleri siyaseti ve idare yöntemlerini ilk olarak cami minberlerinden halka duyurmuşlardır.

Camiler, ilk devirlerden itibaren idarecilerle halkın bir araya geldikleri yerlerdi. Halk isteklerini ve sorunlarını camilerde idarecilere aktarma ve şikâyetlerini birinci elden iletme imkânı bulurdu.

Camiler, vergilerin toplanma ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılma yerleriydi. Hz. Peygamber döneminde mescidin yanında bulunan bir bölüm “Beytülmal” yani “Devlet Hazinesi” olarak kullanılıyordu. Hz. Ali döneminde Basra Beytülmalı, aynı zamanda şehrin en büyük camii durumundaydı.

3- Adalet ve Yargı Fonksiyonu:
Hz. Peygamber’den itibaren camiler, davaların görüldüğü, yargılamaların yapıldığı ve adaletin dağıtıldığı yerlerdi. Hukuk ahkâmı camilerde öğretilir, bu konudaki yanlışlar buralarda düzeltilirdi. Hz. Ömer ve Mervan’ın davalara baktıkları yerler, minberin hemen yanındaydı. Osmanlılar zamanında kadılık görevi verilenlerin görev tebligatları ve merasimleri camilerde yapılırdı. Kadılar, davaları görmek için camide otururlardı. Osmanlılarda bazı teftiş ve tahkikatlar, halka açık şekilde camilerde yapılırdı.

4- Askerî Fonksiyon:
Kendisinden öncekiler gibi Hz. Peygamber de, aynı zamanda ordu başkumandanıydı. Hz. Peygamber, bu vasfına dayanarak askerî tedbirleri ve savaş kararlarını camide alır, bu kararını minberden halka duyururdu. Askerî konuları ashabıyla camide görüşürdü. Savaşa katılacak gönüllüler, camide kayıtlara geçirilirdi. Cepheye göndereceği kumandanı mescide çağırır, gerekli talimatı orada verirdi. Orduya bizzat kumanda edeceği vakit, mescitte iki rekât namaz kılar, zırhını orada giyer ve dışarı çıkarak getirilen atına biner ve seferi başlatırdı. Kumandanlar, sefer dönüşü raporlarını yine mescitte verirlerdi. Bu özelliği ile camiler, asrısaadette askerî karargâh, bir nevi askerî şura ve askerî hastane olarak da görev yapmışlardır.

Mescidi Nebevi’de barınan ve Kur’an’ın, kendilerini cihada adamış kimseler olarak tanıttığı (el-Bakara 2/273) Ashab-ı Suffe, ani askerî görevler için hazır birlik özelliği taşıyordu. Bu yönüyle mescitler, bir nevi kışla görevi görüyordu.

Camiler, sefer esnasında ordunun maneviyatının güçlendirildiği yerlerdi. Sefer esnasında mescitler hastane olarak da kullanılmışlardır. Bunun en tipik örneği Hendek gazvesi sırasında yaşanmış ve Sâ’d b. Muâz için Mescid-i Nebevî’de bir hasta çadırı kurulmuştu. 1912 yılında cereyan eden Balkan Savaşı sırasında askerin koleradan kırıldığı bir sırada, başka uygun yer bulunamaması üzerine Şeyhülislâm Cemâleddin Efendi’nin fetvasıyla İstanbul’un bazı camileri hasta ve yaralılara tahsis edilmiştir.

Bazı camileri askerî erzak deposu ve askerî yatakhane yaptığı için İsmet Paşa’yı ve CHP’yi tenkit edenler lütfen iyi okusunlar. Çünkü aynı şeyleri Hz. Peygamber ve Osmanlı Padişahları da yapmışlardır.

Hz. Peygamber’in döneminde savaş esirlerinin geçici bir süre mescitte tutuldukları bilinmektedir. Millî Mücadele yıllarında, millî birliğin sağlanması ve düşmana karşı toplu hareket etme konusunda camiler çok büyük hizmetler ifa etmişlerdir. Denilebilir ki; İstiklal Savaşı konusunda ilk toplu hareketler camilerde başlamış, daha sonra dalgalar halinde bütün yurt sathına yayılmıştır. Başta Mehmet Akif Ersoy, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi, Afyon Müftüsü Şükrü, Amasya Vaizi Abdurrahman Kâmil efendiler başta olmak üzere; din adamlarının camileri aynı zamanda sivil direnişin merkezi, cepheye gönderilmek üzere halktan toplanan silah ve erzakın deposu olarak kullandıkları bilinmektedir.

5- Sosyal ve Kültürel Fonksiyonlar:
Camiler, ihtiyaca binaen misafirhane ve yatakhane olarak kullanılmış, burada savaş gösterileri ve oyunları sergilenmiş, şiirler söylenmiştir. Hz. Peygamber, nikâhların camilerde ilan edilmesini ilan ve tavsiye etmiştir. Ayrıca Osmanlılar döneminde birçok merasim, camilerde ifa edilmiştir ki; bunların en önemlisi “Kılıç Alayı” merasimidir. (19)

* * * Devam Edecek...

Ömer Sağlam

* Sürur: Sevinç
19- Bu bilgiler İslam Ansiklopedisi’nden derlenmiştir, bkz. c,7, s, 46 ve devamı, TDV. Yayını, İstanbul, 1993 (Bazı ifade ve açıklamalar bize aittir. Ö.S)

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN