Ne laftan anlamaz insanlar var.Onlara hitabımdır: “Yok dedik ya! Kaç yıldır yok diyorum, yok!
Yok yok yok! Bizans* diye bir devlet olmadı, yok!
Hem de tarih boyunca hiç olmadı.
Ne Bizans ne zibans…
Anlayın artık!
Susun lütfen!..”
Neymiş efendim, Bizans’ın kayıp adası bulunmuşmuş!
Allah müstahakınızı versin sizin.
Uyduruk Bizans adına yazılan tüm kitaplar kafanıza düşsün!
Düşşün de yararı olsun bari. Aklınızı başınıza getirsin.”
“Vordonisi Manastırı”nı konuşurken onun ikiz kardeşinden söz etmeden olmaz. O kardeşin adı Satiryos…O da gözden kaybolan kardeşi gibi manastırmış.
İddiaya göre planları bile aynıymış.
Kardeşi su altında mışıl mışıl uyurken, o da toprak altında yatıyormuş.
Hem de İstanbul’un Küçükyalı’sında…
Hem de Vordonisilerin tam karşısında…
Her ikisinin de uyanma zamanları gelmiş görünüyor.
Haksız mıyım?
O günkü harfleri bugün dillendirirken, ufak tefek farklılıklar oluyor tabii… Ben, eski adları Türkçe söylerken kullandığımız yoldan gidip Satiryos’u seçtim. Kınamayın lütfen!
Bakın tekrar yazıyorum: “Manastıra konan ismin, ‘Satir’e adanan’ anlamına geldiği düşünülüyormuş.”
Kır ve ormanlarda yaşayan, hatta oraları sahiplenerek yurt edinmiş; keçi ayaklı, yarı hayvan, yarı insan bir tip. Tasvirlerinin çoğunda ya kaval çalıyor ya da elinde kavalıyla geziniyor. Belli ki, işsiz güçsüz…
Bir Hristiyan manastırı nasıl olur da Satir’e adanabilir.
Vallahi bana sormayın; bilmediğimi, anlamadığımı söyledim az evvel.
İnançları sorgulamak bana düşmez elbette…
Onu da kendiniz yorumlayın artık!
Bu sayfada yazılanları, Satiryos Manastırı için önsöz olarak kabul edin.
Gelecek sayfalarda da değineceğim bu konuya…
Sırası geldikçe de fotoğraf ve slaytlarıyla birlikte…
Sizleri de beklerim.
