Parharidis'le Kaliontzidis'in Türkleri Tahkir Eden Klipleri Üzerine Birkaç Söz [Günay Tulun]

Sayın Filiz Kaya Emek, "SESSİZLİĞİN SESİ KULÜBÜ"nde; Aleksis Parharidis'le Mihalis Kaliontzidis'in bir klibini yayınladı. Klibin Türklere karşı çirkin imajlar oluşturmak üzere üretildiği açıkça belli. Öyle ki neredeyse tamamı, reklamcıların da sıkça başvurduğu beyin yıkayarak etkileme metotlarıyla işlenmiş. Klibi görür görmez bu konuda bir hatırlatma yapmak istedim.
Defalarca ve ısrarla yazdığım tüm hatırlatma notları, tahminime göre Facebook tarafından silinince işi yazıya dökmek şart oldu.
İşte şart olan o yazı...

Her olayda olduğu gibi, klibin konusu olan "Mübadele Olayı" da iki yönlü. 
Önce şunu belirtmeliyim ki klibe konu mübadeleyi isteyen Türk tarafı değildi. 
Olması için bastıran da... 

Hep Rumların hep Ermenilerin zavallı görüntülerini, film ve kliplerde yoğun bir şekilde izliyoruz. Türklerin çektikleri nedense hiç yazılmıyor, konuşulmuyor. Üstelik Türkler katledile katledile kovalandılar. Onlarsa Türkler tarafından canları korunarak gönderildi. Hastalık ve yaşlılıktan ölen birkaç kişinin tabutu sizleri aldatmasın. En az onların sayısı kadar, onlara eşlik eden insanlarımızın da öldüğünü bilmelisiniz. Tek yanlışımız, ölülerimizi fotoğraflama alışkanlığını edinememiş olmamız.
Gönül isterdi ki bunların hiçbiri olmasın. Olmasın da "Olsun diye bastıran biz değildik ki!"
Çok iyi korunarak ama Türkiye'nin içinde bulunduğu yokluk, fakirlik gibi şartlara paralel bir şekilde destek verilebildi mübadillere. Bizim mübadillerse o şartların zerresinden de can güvenliğinden de mahrum edilerek atıldılar Yunanistan'dan...

Filiz Emek Hanım'ın paylaştığı klipteki 19 Mayıs tarihi nedir biliyor musunuz?
Türkler "Pontuslulara soykırım yapmışlar" da onu anma günüymüş. 
Yüzsüzlüğe bakın... 
Kurtuluşumuz için adım attığımız ilk günü bile nasıl kirletiyorlar.
Yüzsüzlükleri bitti mi dersiniz? 
Hayır!
İşgal ettikleri, soykırım yaptıkları Batı Anadolu'dan, akıl almaz zalimliklerden sonra kaçıp gittikleri günleri bile "Yunan'a yapılan soykırım" olarak anıyorlar. Bunun için de 14 Eylül tarihini seçmişler.

Onlar Karadeniz'de çıkarttıkları isyanlarda, Ege, İç Anadolu, Batı Trakya ve Doğu Trakya'da yaptıkları soykırımlarda insanın en vahşi ve çirkin yanlarını ortaya koydular. Buna rağmen bizler hâlâ bu kötü tohumlara acıyor, onların da yaşadıklarını sandığımız acılarına ortak oluyor, aleyhimizde propaganda malzemesi olarak yaptıkları klipleri bile sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıyoruz.

Türkiye'de kalan Yunan vatandaşları istediklerini yapabilirken, Batı Trakya Türklerinin evlerine çivi bile çakamadıklarını, kaç Türk biliyor dersiniz? 
Bu konu kaç Türk'ü ilgilendirmiş, kaç Türk buna karşı çıkmıştır acaba?

Bilir misiniz ki binlerce camisi olan Yunanistan'da neredeyse cami kalmamıştır. 
Nedense bunları görmeyiz de onların cemaatsizlikten bakımsız kalmış kiliselerini birbirimize gösterip ağlar, ağıtlar yakarız. 
Onlarsa ezelî ve ebedî düşman olarak gördükleri bizlere karşı, başka düşmanlar yaratabilmek amacıyla sahte ağıtlar sahte tragedyalar peşinde koşarlar.

"Mübadele Olayı" bizler için; hem yitirilmiş toprağımız, evimiz, komşularımızdır hem de Yunanistan'ın ve Lozan'da karşımızda yer alan diğer devletlerin ısrarla, "Yunanlıdır" diyerek istediği ama aslında Hristiyan Türkler olan Rumlar'ın gerçek tragedyasıdır.

Keşke Yunanistan; "Kendisine defalarca yardım elini uzatan, Nazi işgalini atlatmalarında tüm olanaklarıyla yardımlarına koşan, 100.000 civarında Yunanlıyı gemilerle Nazilerden gizlice Kıbrıs'a taşıyan, ekonomik krizlerinde ellerinden tutan Türkiye'yi işgale kalkmasaydı, insanımıza soykırım yapmasaydı" da tüm bunlar hiç yaşanmasaydı.
Bu arada hayatları kurtarılarak Kıbrıs'a götürülenlerin dün ve bugün yaptıkları ve yapmakta olduklarını da gözlerimizden uzak tutmayalım ve şu soruyu da sormak hakkımız olsun.
Bu hainlik neden?

Anadoluyu onlardan almışız, İstanbul'u da...
YALAN! 
Hem de kuyruklu yalan.
Yunanlıların ünlü tırtıklama metodudur bu!
Söylediğim yerlerin hepsi Roma İmparatorluğu'ndan alındı.
O Roma içinde, bugün Yunanlı dediklerimiz de Türk kökenliler gibi ancak ve ancak birer unsurdu.
Sahip değil!

Bir de aklı başında her insanı deli edebilecek bir söylem var:
"Politikacılara bakmayın siz. Aslında halklar çok iyi anlaşıyor."
Madem anlaşabiliyoruz da "Spor karşılaşmalarında bizleri taşlayan Yunanlılar, her derdimizde karşımıza çıkıp dertlerimize dert katmaya çalışan Yunanlılar, Trakya sınırına kilometrelerce hendek kazan Yunanlılar, 12 adaları silahlandıran Yunanlılar, soykırım üzerine soykırım senaryosu yazan Yunanlılar, Rodos ve Girit'i elimizden çalan Yunanlılar, Kıbrıs'ta başımıza bela üstüne bela çıkaran Yunanlılar, aleyhimizde klipler ve filmler yapan Yunanlılar, misafir gittiğimiz ülkelerinde askerleriyle bayrağımızı çalan Yunanlılar, Ermeni devleti ve diasporasıyla birlik olan Yunanlılar, daha birçok yerde kirli oyunlar oynayan Yunanlılar" kim öyleyse?
Hem şu politikacı denen fırdöndüler Yunan milletinin içinden çıkmıyor mu?

Yunanlıyla dost olmanın olanağı var mı bilmiyorum.
Bilen varsa bizlere de söylesin ki o yolda birlikte yürüyelim.




Günay Tulun


Konuya değinen farklı bir yazı : KALİMERA KALİSPERA

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN