Selamünaleyküm Papaz Efendi [Ömer Sağlam]

Radikal gazetesinin haberine göre; TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu ziyaret eden Fener Rum Patriği’ne, komisyon üyesi MHP’li Oktay Öztürk, “Türk vatandaşlığını nasıl tanımlarsınız?” şeklinde ilginç bir soru soruyor. Patrik Bartholomeos’un bu soruya verdiği cevap, sorulan sorudan da ilginç ve muhtemelen Sayın Oktay Öztürk’ün beklediği cevaptan çok daha güzel. Patriğin cevabı şöyle:
Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes; din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türk’tür. Türklük, bütün Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir…”. Gazete, MHP’li Oktay Öztürk’ün (herhâlde hiç beklemediği) böyle bir cevap karşısında duygulanarak Patrik'e teşekkür ettiğini belirtmiş haberinde...(*)

Şimdi denilecektir ki; “Patrik'in muhtemelen bir beklentisi vardır. Böyle bir cevap vermek suretiyle takiyye yapmaktadır. Rum azınlığın ilave haklar elde etmesi için böyle bir konuşma yapmış olabilir. Üstelik soruyu soran vekilin MHP’li olduğunu düşünerek, bir anlamda niyet okuyuculuğu yaparak nabza göre şerbet vermek istemiş olabilir…”. Elbette mümkündür. Ancak Patriğin niyeti ne olursa olsun, vermiş olduğu cevap gerçekten de harika bir cevaptır ve tarihler bu cevabı kayda geçmiştir. Böyle bir cevabı, benim diyen ülkücü bile sanırım biraz zor verir. Habere göre; MHP’li Oktay Öztürk’ün duygulanıp Patrik'e teşekkür etmesi galiba bundan dolayıdır.

Öte yandan bana göre; Bartholomeos vermiş olduğu cevapta son derece samimidir. Rum azınlık adına beklentileri olsa da fark etmez. Bu ülkede, bırakın beklenti içinde olmayı, büsbütün devleti ele geçiren bir kısım zevatın Türklüğü ağızlarına almaya çekindikleri bir zamanda Fener Rum Patriği’nin böyle bir cevap vermesi alkışlanacak bir olaydır. İşin çok daha ilginç tarafı, Oktay Öztürk, sormuş olduğu soruyla Patrik’ten “Vatandaşlık” tanımı istediği hâlde, Patrik vermiş olduğu cevapla “Türklük tanımı” yapmıştır. Türklük kavramının, üst kimlik olduğunu ve Türkiye’deki bütün etnik unsurların üstünde şemsiye görevi gören toplayıcı ve kapsayıcı bir terim olduğunu söylemiştir. MHP’nin ve ülkücülerin “Türklük” anlayışı ve tanımları da zaten böyledir. Onlar da Türklüğü aşağı yukarı Patrik Bartholomeos gibi “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türk’tür. Türklük, bütün Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir…” şeklinde tarif etmektedirler.

İşte bu sebeple, konuya ilişkin haberi okuyunca Facebook sayfamda yapmış olduğum yorum şu oldu “Selamünaleyküm Ülküdaş!”. İlgili haberde, Patriğin Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi bazı isteklerde bulunduğu söyleniyor. Bu istekler bana göre normal isteklerdir ve Türkiye Cumhuriyeti bu istekleri ciddi ciddi değerlendirmeye almalıdır. Şahsen, "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" hükümleri çerçevesinde, mesela YÖK’ün denetim ve gözetiminde bu okulun açılabileceğini her zaman savunmuşumdur ben. Örneğin İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne bağlı bir kürsü olarak da açılabilir Haybeliada Ruhban Okulu.

TRT’nin bir kanalını Kürtçeye tahsis etmekle ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürt Enstitüsü açmakla yıkılmadığımıza göre Heybeliada Ruhban Okulu’nu yeniden faaliyete geçirmekle evvelallah yine yıkılmayız. Yunanistan’ın iflas edip sefaletle boğuştuğu bir zamanda, dünyanın 16’ıncı büyük ekonomisine sahip olarak G-20 ülkeleri içinde yer alan Türkiye, bu tür isteklere cevap vermekten korkmamalıdır.

Bana göre; Türkiye’deki Rum azınlık ile Yunanistan’daki insanlar arasındaki bağ, bizim Kazak, Azeri ve Kırgız Türkleriyle olan bağımızdan farklı değildir, hatta çok daha zayıftır. Türkiye gibi bölgesel güç olan bir ülkenin birinci sınıf vatandaşları olmak yerine, Yunanistan gibi müflis bir ülkeye deruni bir bağla bağlı olmayı aklı başında hangi insan ister? Son derece zeki bir adam olan Patrik de bu gerçeği biliyor ki; hiç çekinmeden ve göğsünü gere gere “Türklük, Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir…” diyebiliyor.

Ne olursa olsun ve hangi niyetle söylerse söylesin, bir din adamı olan Patriğin bu sözlerini son derece önemli buluyorum. Yarın öbür gün, farklı şeyler söylemeye başladığında, hiçbir şey yapamasak bile bu sözlerini ısıtır ısıtır iftariyelik niyetine masasına koyarız efendim.




Ömer Sağlam
_______________

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN