Yaratılanı Severim YARADAN'dan Ötürü [Nil Yılmaztürk Gülay]

Hazreti Mevlâna'nın, hayvan haklarıyla ilgili ünlü bir sözü vardır. 
"Allah der ki: Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ama, hesap günü konuşacaklardır!"

Yüce Allah, En'âm suresinin 38. ayetinde insanlar şöyle seslenir:
Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi "Rab"lerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.

Günlerdir ilk yazacağım yazı için kendime bir konu arıyordum. Sonunda; bu akşam izlediğim videolardan ve gördüğüm fotoğraflardan fazlasıyla etkilendim ve konu olarak biz insanların yaptığı vahşetlerden söz etmek istedim.
Evet, biz insanlar koruması bize bırakılan canlıları, bırakın korumayı âdeta onları yok etmek için, onlara zarar vermek için bir çaba içerisindeyiz.
Sanki bu dünyada yalnızca biz insanların yaşamaya hakkı var, diğer canlıların yok. 

Bütün insanlar böyle düşünmüyorlar elbette...
Ormanları 3-5 tane villa yapmak için acımasızca katleden kim? 
Bizler...
Kış günlerinde sırf hava atıp gösteriş yapabilmek uğruna binlerce canlıyı katledip kürk yapan kim? 
Yine bizler...
Biliyor musunuz astragan denilen kürk çeşidini yapabilmek için kaç tane canlı katlediliyor?

Astragan kürkü, karagül koyunlarının yeni doğmuş yavrularının derilerinin yüzülmesiyle elde ediliyor. Bu bebek kuzular doğumdan hemen sonra, neredeyse süt emmeden öldürülüp derileri yüzülür. Sadece Türkiye'de yılda 4 000 000 karagül kuzusu astragan kürk elde etmek için öldürülüyor.

Tabii kürk üreticileri bununla da yetinmiyor:
Brodtail denilen birinci sınıf astragan kürk için, doğumu yaklaşan gebe karagül koyunlarını canlı canlı keserek karnından fetus bebekleri çıkarıp bu miniklerin derilerini yüzüyorlar. 
Neden? 3-5 bayan soğuk kış günlerinde gittikleri sosyal ortamlarda astragan kürk giyme lüksüne ulaşmış olsun diye...

Sizce gerçekten koruması bize bırakılan canlıları koruyor muyuz? Yoksa vahşice zevklerimiz uğruna onları yok mu ediyoruz?
Herkes benim gibi doğadaki tüm canlıları sevmek, onlara merhamet etmek zorunda değil elbette. Korkabilirsiniz, sevmiyor olabilirsiniz, ama bu onlara zarar vermeniz gerektiği sonucunu çıkarmıyor.

Biz insanlar kendi içimizde birbirimizi yerken, kendi kendimize saygı duymayıp; barış içinde yaşamayı beceremezken, nasıl olur da kendimizden başka canlılara saygı duyabiliriz?

Biz insanlar önce insanlık ne demektir onu öğrenmeliyiz ki; kendimizden başka canlılara da saygı duyalım ve onları hunharca katletmeyelim veya eziyet etmeyelim. Annesini ısırdığı için bir köpeği gözünü kırpmadan öldürebilen bir insanın insanlığından kuşku duyarım. 
Şunu düşünebilirsiniz tabii; öncelikle insandır önemli olan. 
Elbette öncelikle insandır önemli olan ama annesini ısırdı diye o köpeğin canını alma gücünü nerden bulabiliyoruz kendimizde? 
Başka önlemler alınabilir...
Bir başka canlının canını almak bu kadar kolay mıdır?

Sizce insan olarak doğmuş olmak, insan olmak için yeterli midir?
İnsan kimdir? İnsan olarak doğmuş olan her varlık, insan değilse; nasıl insan yerine konabilir?
Çok mu zordur insan olabilmek?
Belki evet, günümüzün koşullarında insan doğup; insan olarak kalmayı becerebilmek zor iştir. Dürüstlüğün değil de kokuşmuşluğun yer aldığı bir düzende insan olarak kalmak da zor iştir elbette...

Acıma duygusunu yitirmiş, bencil, çıkarlarından başka birşey düşünmeyen ikiyüzlü varlıklara insan diyebilmek mümkün müdür?

İnsanın onuru her şeyden önemlidir, üstündür bence.
Bunun farkında olabilen insanlar ancak kendi bedeninin, ruhunun değerini bilecek ve diğer insanlara diğer canlılara saygı gösterecek, onların onurlarını ve bedenlerini zedelemeyecektir.
Allah; kendisini insan zanneden acımasız insansı varlıklara biraz vicdan versin, 
Yüreklerindeki o kabuğu kırıp onları insan olma onuruna kavuştursun diyorum.

İnsan gibi yaşamasını ve sevmesini bilen, vicdan sahibi olan ve diğer canlılara da saygı göstermesini bilebilen herkese saygılarımla...



Nil Yılmaztürk Gülay

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN