Dincilerin Cinliği ve Dinci Sitelerin Hırsızlığı [Ömer Sağlam]

Genelde “Dinci”, özelde ise (her ne kadar bana biraz ters geliyorsa da) “İslamcı” olarak isimlendirilen kişilerin umursamadan altına imza attıkları bir davranış, daha doğrusu ahlak zafiyeti vardır. Nedir bu zafiyet? Bu zafiyetin adı “İntihal”, Türkçe deyişle “Aşırma”, açık tabirle “Bilgi Hırsızlığı”dır. Bunlar sanki Hz. Peygamber’in “Bilgi Çinde de olsa alın” hadisini, “Bilgi Çin’de de olsa çalın” şeklinde anlamışlardır. Bunu birkaç gün önce bir kez daha yaşadım ben. Hem de kendimle ilgili olarak...

Başbakan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın, Kadın ve aileden Sorumlu Devlet Bakmanı Fatma Şahin ile yapmış olduğu Şanlıurfa gezisinde bir kız çocuğuna“Sümeyye” adını vererek isim annesi olmasına ilişkin haberi görünce(1) Sümeyye ismi ile ilgili olarak küçük bir yorum yapmak ve bunun için de kendi arşivimde araştırma yapmaya üşendiğim için google hazretlerine başvurmak istedim. İşte bu sırada şahit oldum dincilerin bilgi hırsızlığına!http://forum.islamiyet.gen.tr isimli internet sitesinde bulunan “İslam’ın ilk kadın şehidi” başlıklı yazıyı okumaya başlayınca anladım ki; bu yazı bana ait bir yazıdır. Aslında benim yazımın başlığı tam olarak “Türk Kızı Sümeyye (İslam’ın İlk Kadın Şehidi)” şeklinde idi ve yazıyı 2005 yılında yazarak, elektronik ortamda çeşitli internet sitesi ve posta gruplarında paylaşmıştım.

Anlaşılan özellikle “İslamcı-dinci” siteler, yazının asıl başlığını teşkil eden ve Türklüğü ön plana çıkaran “Türk Kızı Sümeyye” kısmını atıp, parantez içini başlık olarak kullanmayı uygun bulmuşlardır. Yazının altına ise sadece “Alıntı” notunu koymakla iktifa etmişler, ismimizi ve alıntı yapılan kaynağı zikretmeye gerek duymamışlardır. Dolayısıyla bu dinci site ilginç bir hırsızlık olayının altına imza atmış bulunuyor. Tespit edebildiğim kadarıyla; söz konusu yazımız, “http://forum.islamiyet.gen.tr” isimli dinci sitenin yanı sıra http://www.mecazen.com vehttp://www.kirmizipancar.com isimli internet sitelerinde de ismimize yer verilmeksizin sadece “Alıntı” notuyla ancak bereket versin namuslu hareket edilerek bizim koymuş olduğumuz başlıkla yayınlanmış bulunmaktadır.

Yazımız, http://www.mecazen.com isimli site tarafından 2006 yılında,http://www.kirmizipancar.com isimli site tarafından 2007 yılında, http://forum.islamiyet.gen.tr isimli site tarafından ise 2009 yılında alıntılaydanmıştır(2). Ayrıca http://www.azeribalasi.com isimli internet sitesinde de 2011 yılı içinde muhtemelen yazımızdan da istifade ile ve içinde bazı bilgi yanlışları bulunan “Hz. Sümeyye de Bir Türk Hanımdı” başlıklı bir alıntı yazı yayınlanmıştır. Örneğin bu yazıda Ebu Cehil, büyük olasılıkla Ebu Lehep ile karıştırılarak Hz. Peygamber’in amcası olarak zikredilmiştir. Ancak bu yazıda, yine de konuya ilişkin bazı ilave ve ilginç bilgi kırıntıları bulunmaktadır. Örn. bu yazıda Hz. Sümeyye’nin Azeri Türkü olabileceği iması vardır(3).

Aslında durumu 2008 yılında fark etmiş ve “Şeref Han ve Temel Kürt Kaynaklarından Şerefname Düzleminde Bir Ufuk Turu” başlıklı yazımızın “4” numaralı dipnotunda şöyle dile getirmiştik:
“Bu konuda ‘Türk Kızı Sümeyye (İslam’ın İlk Kadın Şehidi)’ başlığı ile 2005 yılı içinde yazmış olduğum bir makalenin, bugün, çoğu yerde ismimiz ve imzamız silinerek, bazen de başka imzalar altında kullanıldığı görülmektedir. Bilgi ve bilim hırsızlığının, Başbakanlık Eski Müsteşarı Ömer Dinçer ile aktüel hale gelen İntihalin ulaşmış olduğu boyutu göstermesi açısından burada konuyu bir kez daha zikretmek istedim.”(4)

İşte bazı dinci internet sitelerinin, kaynak göstermeksizin, ismimizi zikretmeye gerek duymaksızın ve hiçbir fütur göstermeksizin araklayıp hırsızlık konusu yaptıkları “Türk Kızı Sümeyye (İslam’ın İlk Kadın Şehidi)” başlıklı o yazımız:
Sümeyye (Radıyallah'ü anh) hakkında az çok herkesin bir miktar bilgisi sanırım vardır. Çünkü Sümeyye ismi, İslam Tarihi ile ilgili hemen bütün kitaplarda ve diğer eserlerde geçer. Kendisi “Cehaletin Babası” unvanıyla bilinen azılı peygamber ve İslam düşmanı Ebu Cehil’in kölesi iken hidayet dini İslam’ı seçen ve Hz. Peygamber’e inanan ilk Müslümanlardandır. İnancı yüzünden kocası Yasir ile birlikte efendisi Ebu Cehil tarafından işkencelere maruz bırakılmış ve inancında ısrar edince de efendisi tarafından parça parça edilerek öldürülmüştür. Bu bakımdan Sümeyye İslam’ın ilk kadın şehidi yani Şehidesi durumundadır. Sümeyye (R.A) bu yönüyle İslam toplumlarında büyük bir yere ve saygıya layık görülmüştür. Müslümanlar kız çocuklarına ısrarla onun adını vermeye çalışmışlardır. Ayrıca Sümeyye, İslam ülkelerinde camilere adı verilen ender kadın şahsiyetlerden birisidir(5). Onun bu durumu az çok bilinen bir yanıdır.


Ancak onun bilinmeyen önemli bir yanı daha vardır; o da Sümeyye’nin Türk olduğudur. Evet İslam’ın ilk kadın şehidi olan Sümeyye (R.A) öz be öz Türk evladıdır. Zaten Ebu Cehil’in işkencelerine de ancak damarlarında Türk kanı dolaşan bir kadın dayanabilirdi. O da öyle yapmıştır. Efendisinin bütün maddi ve manevi baskısına rağmen inancında ısrar etmiş ve bu uğurda ölümü göze alabilmiştir. O bir şekilde Türkistan’dan Mekke’ye gelmiş Yemen asıllı Yasir (Radıyallah'ü anh) ile evlendirilmiş sonra da kocası ve oğlu Ammar Bin Yasir ile birlikte işkence yapılarak şehid edilmişlerdir. Onların yaşadığı aile faciası halen İslam’ın kanayan yaralarından birisi olarak görülmektedir. Çünkü Yasir ailesi, mazlumluğun, sahipsizliğin, garipliğin ve kimsesizliğin sembol ismi olarak durmaktadır ortada.

Ayrıca onların durumu Arap ırkçılığının boyutlarını ve Arabın kendisinden olmayanlara ve özelliklede zayıf ve kimsesizlere karşı sergilemiş olduğu hadsiz hudutsuz hoşgörüsüzlüğün çapını göstermesi açısından da oldukça önemlidir. Eğer Yasir hazretleri Yemen’li, karısı Sümeyye de Türk olmasaydı, herhalde bu boyutta bir işkenceye maruz bırakılmaz ve kendilerine bir sahip çıkan bulunurdu. Onlar da tıpkı Habeşli Bilal (Hz. Peygamber’in Müezzini Bilal-ı Habeşî) gibi inançlarından dolayı eza ve cefa görmüş Bilal’dan bir farkla ki sonunda ailecek katledilmişlerdir.

Büyük İslam Alimi Merhum Prof. Dr. Muhammed Hamidullah bu konuda şunları söyler: “Hz. Peygamber’in büyük sahabelerinden Ammar b. Yasir Yemen asıllı idi. O’nun babası (Yasir) Mekke’ye göç ettikten sonra Sümeyye ile evlendi. Bu aile İslam Dini’ne ilk girenlerden ve çok samimi bir Müslüman idiler. Müslüman olduktan kısa bir zaman sonra Sümeyye efendisi Ebû Cehil tarafından şerefsiz bir şekilde öldürülmüştür. Belazurî Sümeyye’nin aslen Kesker mıntıkasındaki Zandaverd’ten olduğunu söylemektedir. Müteveffa Prof. Z.V.Toğan bu bölgenin İranlılarla Türklerin birlikte yaşadıkları karışık bir yer olduğu kanısındadır. O’nun maceralarla geçen hayatını ayrıntılı bir şekilde veren Belazurî; Sümeyye’nin asıl adının Yamîh olduğunu ilave etmektedir (İst. Yazması). Prof. A.Karahan kelimenin “Pamih” olarak okunması gerektiğini Türkçe Pamuk (cotton) kelimesinin telaffuz farkı olabileceğini zira Türk kadınları arasında bu ismin yaygın olduğunu söylemektedir. Gerçek böyle ise Sümeyye (Pamuk) hanım Türk asıllı ilk Müslüman sahabiye olmaktadır. Bununla birlikte İslam’ın ilk şehid kadını da O olmuştur. Allah O’na rahmet etsin). Amin”(Bkz. Prof. Dr. Zekeriya Kitapçı Türkler Nasıl Müslüman Oldu s.1011 Yedi Kubbe Yayınları 2004 Konya).

Yukarıdaki bilgilerin Belazurî gibi klasik İslam tarihçileri ve son yıllarda yetişmiş en yetkin bilim adamı Prof. Dr. Muhammed Hamidullah gibi âlimlerce dile getirilmesi oldukça önemlidir. Eğer bu bilgiler benim gibi Türk yazar ve tarihçileri tarafından dile getirilmiş olsaydı okuyanlarda “İşin içine hissiyat ve duygusallık karışmıştır” şeklinde bir izlenim doğabilirdi. Ancak söz konusu bilgiler kendileri Türk olmayan ve uluslar arası üne sahip yetkin bilim adamı ve tarihçiler tarafından dile getirilmiş bulunmaktadır. Ayrıca kendileri Türk olsalar bile Türk Tarih ve Edebiyat araştırmacılığının önderleri otoriteleri ve duâyenleri sayılan Prof. Dr. Zeki Velidi Togan ve Prof. Dr. Abdülkadir Karahan gibi bilim adamlarının söylediklerini de yabana atmamak gerekir. Tıpkı Prof. Dr. Zekeriya Kitapcı’nın söylediklerinde olduğu gibi.

Burada hiçbir iddia ve önyargı taşımaksızın bir küçük bilgi de biz ekleyelim: Sümeyye kelimesinin hangi dile ait olduğunu ve kökünün ne olduğunu araştırma gereği duymadım ama bu kelimenin Arapça olduğunu sanıyorum. Çünkü Arapça’da “İsmi Tasgir” denilen bir isimden isim yapma şeklinin var olduğunu biliyorum. Örneğin meşhur Sahabî ve Muhaddis Ebu Hüreyre’nin ismi olan Hüreyre (Kedicik) kelimesi Arapça’da kedi anlamına gelen “Hırratün” kelimesinden türetilmiştir. Arapça’da bu yolla yapılmış isimler pek fazladır; Useyme, Kuteybe, Rüveydâ gibi isimler de bu yolla yapılmış isimler olabilirler.

Söyleniş itibarıyla Sümeyye ismi de bu usulde yapılmış bir ismi andırmaktadır. “Sümeyye” kelimesinin kökeni eğer Arapça değilse mutlaka Türkçe olmalıdır. Çünkü nasıl ki dilimizde Arapça’dan geçmiş kelimeler haddinden fazla ise Arapça’da da Türkçe’den geçmiş kelimelerin bulunduğu muhtemeldir. Çünkü vakt-i zamanında Türkçe baskın kültür olarak Arapça üzerinde etkili idi ki; Kaşgarlı Mahmut “Divan-ı Lügat-it Türk” isimli eserini Araplara Türkçe öğretmek için kaleme almış bulunmaktadır. İşte bu ortamda diğer birçok kelime gibi Sümeyye kelimesi de Türkçe’den Arapça’ya geçerek Arapçalaşmış (Arap ağzında farklı şekil almış) bir kelime olabilir.

Bizim yörede (Çankırı-Yapraklı) halk dilinde “Sümek” şeklinde telaffuz edilen bir kelime bulunmaktadır. Sümek; en kaliteli keçi tiftiğinden elde edilen ve iplik eğirmekte kullanılan bir tür yapağıdır. Tiftik öncelikle bir güzel yıkanır ve kirinden arındırılır. Kuruduktan sonra (hallacın pamuk atmasında olduğu gibi) elde kılları birbirinden ayrılacak seviyede tel tel parçalara ayrılır (ditmek tabir edilir). Sonra temizlenmiş ve tel tel didilmiş bu tiftik öreği (öreke) adı verilen ilkel aletin baş tarafına sarılır ve iğ yardımıyla kadınlar tarafından iplik olarak eğrilir. Bu ipliğin makbul olanı en ince ve beyaz olanıdır.

Vermiş olduğumuz bu bilgilerden sonra Sümeyye ile Sümek, Yamih, Pamih ve Pamuk kelimeleri arasında bir ilişki kurulabilir mi bunu okuyucularımın ve konunun uzmanlarının iz’an ve idraklerine havale ediyorum. Ancak burada şunu Mükerreren ve gururla söyleyebilirim ki; İslam’ın ilk Şehidesi (kadın şehidi) öz be öz Türk kızıdır ve Ebû Cehil’in Arap ırkçılığı ile beslenen cehaletinin bir sonucu olarak şehid edilmiştir. Sümeyye Radıyallah'ü anh’a rahmet onun izinden giden Türk kadınlarına selam olsun.


Ömer Sağlam
__________________
1-http://siyaset.milliyet.com.tr/sehidin-yegenine-sumeyye-adi/siyaset/siyasetdetay/18.05.2012/1541757/default.htm
2-http://forum.islamiyet.gen.tr/islam-alimlerimiz-buyuklerimiz/75672-islam8217in-ilk-kadin-sehidi.html & http://www.mecazen.com/turk-kizi-sumeyye-islam-8217-in-ilk-kadin-sehidi-t30903.html?s=41670a0cc0e643a70d93e5809789baff&t=30903 &http://www.kirmizipancar.com/din-ve-islamiyet/turk-kizi-sumeyye-islam8217in-ilk-kadin-21624/,
3-ttp://www.azeribalasi.com/showthread.php/49574-Hz-S%C3%BCmeyye-de-Bir-T%C3%BCrk-Han%C4%B1md%C4%B1
4- http://www.haberakademi.net/2012/makaleoku.aspx?mkl=6033&yzr=237,
5-1989 yılında teftiş amacıyla gitmiş olduğum Kahramanmaraş’ta, İl Müftüsü Ali Rıza Kırboğa, kentteki Sümerbank arazisinde yapılan bir camiye “Sümeyye” adını verdiklerini ifade etmişti(Bu dipnot yeni eklenmiştir.)

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN