Dinî Azınlıklar Ecdadımızın Bize Emanetidir [Ömer Sağlam]

Makaleler, Nisan 2012'den bu yana redakte edilmemektedir. Tüm sözcükler
doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Okur yorumlarına, e-postalarına ve telefon mesajlarına bu yazımızda da yer vermeye devam edeceğiz. Yani bu yazımızı da onlardan gelen e-posta, telefon ve diğer mesajlarla oluşturduk.

Diyanet İşleri Başkanı'nın Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etmesini konu alan"Diyanet Yalan Söylerse" başlıklı yazımız için yapılan yorumlar:
E.Koç: "-Ayıp değil mi? Diyanet işlerinin başındaki ulemayı eleştirmek, en doğru habercilere çakmak-. Bir aymaz mutlaka böyle sataşacak size, bekliyorum. Elinize sağlık öğretici bir makale olmuş. Okuyup anlayacak adem bulmak size kalmış. Kutlarım. Saygılar.".
İmam-Hatip Nesli: "Ömerciğim, bir Diyanet İşleri Başkanı'nın patriği ziyaret etmesini bu kadar eleştirmen uygun değil. Sayın Mehmet Görmez, Sayın Lütfi Doğan (Gümüşhaneli) hocadan sonra en muhterem başkandır. Kendilerine başarılar diliyorum."
Meryem Cerhal: "Diyanet İşleri Başkanı'nın Patrikhaneyi ziyaret etmediği kalmıştı. Patriğin ayağına da bir görevli götürdü. O da oldu. Hayal bile etmemiştik ama gerçek oldu!..."
Şevket İnan: "Lütfü Doğan'dan sonra Diyanet, Diyanetlikten çıktı, sadece fiziki yapıya harcama yapıldı. Muhteva zayıfladı."
Fırat Öztürk: "Her zamanki ayak oyunlarından birisi. Yazıklar olsun Allah (c.c.) yanınıza bırakmayacak bunları"
İlyas Atilhan Karakaş: "İşte diyalogcular"
Hakan Cebe: "Bunların imamı Feto"
A.OKAN: "Sayın yazar. Size nasıl teşekkür edelim? Gerçekten iyi ki sizler varsınız. Yoksa dünyada olup biteni anlayamayacağız. Diyanet reisi Müslüman olduğuna göre yapması gereken, her fırsatta İslam yararına çalısmak, İslamı yüceltmek en baş görevi olmalı ki; biz halk da onları takip edelim. Anlaşıldi ki; Diyanet reisinin İslamın yücelmesi için derdi yok. Tek din İslam ise otekilerini neden denk alırsın? Dininden şuphen mi var? Sizin dediğiniz gibi, önceki yeni reisler problemli Müslüman. Önceki reis gitti de İslam a faydası oldu mu? Şimdikinin faydası olacak mı? Bana göre Müslümanlar sizin gibi uyanık olsa bunlar bunu yapamaz. İslam adına bunlardan utanıyorum. Bunlar, İslamın yüzkarası. Bu saatten sonra bu reis bana İslam adına bir şey diyemez. Ben camiden başka bir yere gitmedim. İnancı karışık olanları Allah,a havale ediyorum. Şu Ramazan da canım nasıl sıkıldı?"
Üst düzey bir Diyanet çalışanı: "Sevgili dostum, nasılsın? Evet doğrudur senin yazdıkların. Hem teşekkür hem de kucaklama. Hayırlı ramazanlar. Nice ramazanlara ulaştarmasını Rabbimden niyaz ediyorum."
İşte size Diyanet İşleri Başkanı'nın geçtiğimiz 5 Temmuz'da gerçekleştirdiği Patrikhane ziyaretine dair yazımızla ilgili olarak bize gelen mesajlardan ve yazımıza yapılan yorumlardan bazıları. Bu yorumlara topluca cevap vermek gerekirse; biz Diyanet İşleri Başkanı'nın Patrikhane'yi ziyaretine karşı değiliz. Tam aksine bu tür ziyaretleri önemsiyor ve ülkemizdeki dini azınlıkların ihmal edilmemesini savunuyoruz. Çünkü onlar, tarihin ve ecdadımızın bize birer emanetidir. Onlara karşı sorumluluklarımız vardır. Örneğin Fener Rum Patrikhanesi, tamamıyla İstanbul Fatihi II. Mehmed'in eseridir. Patriğe Ekümeniklik sıfatını veren de odur ve bununla Ortodoks dünyasını İstanbul'a bağlamayı, daha doğrusu bu dünyayı İstanbul'dan yönetmeyi hedeflemiştir. Bu yönüyle Ekümeniklik, dahiyane bir düşüncenin eseridir ve o deha da sadece Fatih Sultan Mehmet Han'da vardı. Bu sıfat, Osmanlı'nın güçlü zamanlarında işe yaradıysa da zayıflama döneminde sorun olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla artısıyla, eksisiyle Fener Patrikliği, atalarımızın bize bıraktığı mirastır ve atalarımızın mirasına sahip çıkmak zorundayız. Örneğin, söz konusu yazımızda da bahsedildiği üzere; bize göre de devletimizin yakın kontrol ve gözetimi altında ve şartlar oluştuğu takdirde Heybeliada Ruhban Okulu mutlaka açılmalıdır. Hıristiyan Ortodoks dünyasının din adamlarının, gönderinde Türk Bayrağı'nın dalgalandığı bir müessesede yetiştirilmesi az şey midir sanıyorsunuz?
Ayrıca, Arapça Diyanet, "Dinler" demektir. Dolayısıyla bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı, yasal yönden olmasa bile en azından bize göre; ülkedeki bütün din mensuplarının Başkanı olmak ve ona göre davranmak zorundadır. Diyanet İşleri Başkanı'nın İstanbul Müftülüğü'nü ziyareti nasıl sıradan bir olaysa, Patrikhaneyi ziyareti de o derece sıradan bir olaydır.
Bu itibarla, başkanın "Tarihi ziyaret" ve "Tarihte bir ilk" gibi tantanalı, debdebeli patrikhane ziyareti yanlıştır. Daha doğrusu, medyanın olayı bu şekilde yorumlayıp kamuoyunu bu şekilde bilgilendirmesi, Diyanetin de bu şekildeki yorum ve haberlere çanak tutup, destek vermesi, tekzip ve düzeltmede bulunmaması yanlıştır. Çünkü daha önce aynı ziyareti yapan başkanlar da vardır ve son yorumun sahibi olan Diyanet yetkilisi, bu gerçeği dile getirmektedir.
Öte yandan Başkanın, patrikhanenin giriş kapısında bizzat Patrik yerine, Patrik vekili tarafından karşılanıp onun refakatinde Patrik Bartholomeos'un makamına çıkması, tam bir rezalettir ve skandaldır. Tıpkı Başkanın "Bu sene Kazakistan'daki toplantıya gelemediniz" şeklindeki sitemine, Patriğin "Oradaki toplantıya Fransa metropolitimizi gönderdik" şeklinde yapmış olduğu izahatın rezalet ve skandal olduğu gibi. Bu diyalogda Sayın Başkan, sanki Patriğin bu açıklamayı yapması için kendisine yem atmış, bir anlamda hatırlatmada bulunmuş, patrik de EKÜMENİK olduğunu ima eder tarzda bir cevap vermiştir. Çünkü Başkan, Kazakistan'daki toplantıya Ortodoks alemini temsilen Fransız Metropolitinin geldiğini önceden bildiği halde böyle konuşmuş, patrik de tabiri caizse taşı gediğine koymuştur.    
Gümüşhaneli Lütfi Doğan'dan sonra en muhterem başkanın Mehmet Görmez olduğunu söylemek, en hafif deyimle dini siyasete alet etmek ve dini konulara siyaset penceresinden bakmaktır. Anladığım kadarıyla bu okurum, tıpkı kendisi gibi her iki Sayın Başkanın da "Milli Görüş" tandanslı olduğuna vurgu yapmaktadır. Şevket İnan isimli okurum ise muhtemelen Dr. Lütfü Doğan'dan bahsetmektedir ve doğru söylemektedir. Gerçekten de Dr. Lütfü Doğan, Diyanet'i olağanüstü kaynaklara kavuşturan adamdır. Zira hac ve umre gelirlerinin Diyanet'e tahsisi onun sayesinde olmuş, Türkiye Diyanet Vakfı da onun başkanlığı sırasında kurulmuştur. Bir okurumuzun şimdiki başkanla birlikte"En muhterem" şeklinde tanımladığı Lütfü Doğan ise, yanılmıyorsam kısa süreli olarak ve vekaleten başkanlık yapan sıradan bir hoca efendidir. Erbakan'ın has adamlarından birisi olmakla, Milli Görüş'e mensup partilerde uzun süre senatörlük ve milletvekilliği yapmıştır.
Bir ara birisinin annesinin Ermeni asıllı olduğundan hareketle medyada tartışma konusu olan Lütfü Doğan'lardan Dr. Lütfü Doğan'ın "Ben Ermenekliyim. Siz annesi Ermeni olan Lütfü Doğan'ı Gümüşhane'de arayın" şeklinde esprili bir cevap verdiğini ve Gümüşhaneli Lütfü Doğan ile iki önceki Ermeni patriği Şinork Kalutszyan'ın kardeş olup olmadıkları konusunda  haberler yapılıp, yazılar yazıldığını hatırlıyorum ben(*)  
...
"Çamlıca Camii kıyamet alametidir" başlıklı yazımız için yapılan bazı yorumlar ve gelen mesajlar ise şöyle:
Erol Selek: "Çok kıymetli bir yazı. Ayetler de Hadisler de mükemmel"
Özengül Çelik:"Alevilerin ağzıyla konuşuyor..."
İbrahim Batum: "Hanımefendi yazıyı okumuş belki ama anlamamış Ömer Bey. Kendinizi savunmanıza gerek yok. 12'den vurmuşsunuz."
Ersin Güreli: "Hocam Sultan Ahmet de tepede Süleymaniye de. İkisi de dev gibi. Mimarlarımız 400 senedir en güzel, en gösterişli camiyi yapmak için uğraşıyorlar. Hatta yarışıyorlar. Şükürler olsun ki Kanuni, zamanında Mimar Sinan'a sen kıyametimi getireceksin kâfir deyip engellememiş de bu gün böyle bir eserimiz var."
İsmini belirtmeyen bir okuyucu: "Dinimizde gösterişe yer yoktur. Bunu iktidarı ve gerçek Müslümanların bilmeleri gerekir. Zaten İstanbul'da yeteri kadar cami mevcut, elini sallasan camiye çarparsın. Cami yerine sağlık ocakları yapsalar daha hayırlı iş yapmış olmazlar mı? Ülkede o kadar işsiz fakir halk varken, namaz her temiz yerde kılınabiliyor. İstanbul'un her yerinden görünebilecek cami yapmak nasıl saçma bir fikir? Camiyi görünce ne olacak? Adım başı var zaten. Cumadan cumaya bir de bayramlarda doluyor, diğer günleri boş. Bu büyük bir israftan başka bir şey değil. Halk zaten gerektiği zaman para toplayıp camisini yapıyor. İnsanlığa faydalı yatırımlar için harcasınlar milletin paralarını, yok hayır yapmak istiyorlarsa kendi paraları ile yapsınlar da görelim samimiyetlerini. Bizler camiye karşı değiliz ama ibadethanelerimiz yeterince var, bu şekilde yapılan camiye harcanan devlet parası helal olmaz, o camide kılınan namazların da hayrı olmaz, kimseyi kandırmasınlar ..."
Bütün okuyucularıma teşekkür ederken, başta okuyucularım olmak üzere; dostlarımın, sevenlerimin, biricik Türk Milleti ile bölünmüş ve yaralı İslam Dünyası'nın mübarek Ramazan bayramlarını kutlar, saygılar sunarım. Umarım bu bayram, milletimizin ve İslam Alemi'nin barış ve esenliğe kavuşması için iyi bir vesile olur...


Ömer Sağlam
____________
2005/eylul/08/g01.html

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN