Çakma Nişantaşılının Gözüyle Ahmet Altan [Ömer Sağlam]

Makaleler, Nisan 2012'den beri redakte edilmemekte ve
eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Şu Ahmet Hakan Coşkun, gerçekten de sosyologlar ve toplum bilimciler için laboratuar görevi görecek derecede enteresan bir adamdır! O, Bülent Arınç gibi eski mahallelilerinin gözünde “Haylaz İmam-Hatipli”, yeni taşınmış olduğu mahalle sakinlerinin gözünde ise “Dağdan gelip bağdakini kovan adam”dır. Aslen Yozgatlıdır, kendisi imam, babası müftüdür ama şimdilerde değme Nişantaşılılara taç çıkarttıracak derecede Nişantaşılıdır. Elbette o bir Çakma Nişantaşılıdır(1). Çünkü kırk yılık Kâni’nin, öyle kısa sürede Yâni olmayacağını o da bilir, millet de bilir…

Ahmet Hakan Coşkun, enteresanlığına dün bir yenisini daha ekledi ve kendisi gibi adı Ahmet olan birisini, gazeteci Ahmet Altan’ı,  tam bir demokrasi havarisi, özgürlük savaşçısı, doğru bildiğini söyleyecek ölçüde cesur ve tarafsız adam olarak ilan etti. Üstelik Ahmet Altan için “Yokluğu hissedilecek adam” tarifi yaptı. Taraf ve Ahmet Altan için söyledikleri tam olarak şöyledir bizim Çakma Nişantaşılının:
“Ahmet Altan ve arkadaşlarının gazeteden ayrılmasına gösterilen tepkilere bakınca Taraf’ın kimseye yaranamadığını söylemek mümkün... Durum şu: İktidar kanadı sessiz bir sevinç içinde... Ulusalcılar zafer çığlıkları atıyorlar. Ergenekon Davası’nda kendilerine haksızlık yapıldığını düşünen gazeteciler Taraf’a sitem dolu mesajlar yolluyorlar... Ahmet Altan’ın son dönemin en sert muhalif olması bile iktidar karşıtlarına geçmişi unutturmuyor. En ılımlıları bile ‘Ahmet Altan gerçeği çok geç gördü, bir insan bu kadar öngörüsüz olamaz’ diye laf çarpıyorlar. Kim ne derse desin Ahmet Altan’sız bir Taraf, Türk demokrasisi için bir büyük kayıptır. Ahmet Altan doğru bildiğini yapan, hak bildiğini söyleyen, hem de sonuna kadar söyleyen önemli bir kalemdi... Basında yokluğu hissedilecek.”(2).

Dedik ya; Ahmet Hakan Coşkun, çok enteresan adamdır diye. Bunca enteresanlığının yanında keşke bir o kadar da dilinin ucuna gelip de söylemek istediklerini açıkça söyleyebilecek derecede cesur olabilseydi! En azından, cesaretine hayran kaldığını söylediği Ahmet Altan kadar cesur olabilseydi demek istiyoruz. Yoksa pek çok kalem erbabından cesur olduğu ortada Ahmet Hakan’ın. Ancak ben yine de bizim Çakma Nişantaşılı ve haylaz İmam-Hatipli’den şunu demesini beklerdim:
“Ahmet Altan, tam anlamıyla, mendilci küçük kızların trafik ışıklarında zorunlu olarak duran sürücülere zorla satmaya çalıştıkları 50 kuruşluk bir kâğıt mendildi. Kürsüye her çıktıklarında ağlayan adamlar, bu mendile burunlarını sildiler ve çöpe attılar. Hepsi bu kadar işte!”.
Ancak neylersiniz ki; Nişantaşılı olmak, biraz da Ahmet Hakan gibi davranmayı zorunlu kılmaktadır. Çünkü o sokaklarda sık sık karşı karşıya geleceklerdir Altanların Ahmet ve diğer Ahmetlerle. Neme lazım, temkinli olmakta fayda var, gün gelir bu adamlar beni eski mahalleme dönmek zorunda bırakabilirler diye düşünmüş olmalıdır.

Bakınız kürsüde ağlamayı hitabet sanatı haline getirenlerden birisi olan ve Ahmet Hakan’a “Haylaz İmam-Hatipli” imasında bulunan Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç ne demiş Ahmet Hakan’ın “Demokrasi havarisi” ve “Özgürlük savaşçısı” ilan ettiği Ahmet Altan hakkında;
“Ahmet Altan’ın istifasından sonra Taraf’ın kapanmaması gerekir. İnşallah AK Parti’ye karşı izledikleri çizgiyi değiştirirler. Taraf ‘Taraf olmayan bertaraf olur, ben tarafım’ dedi.(Ancak)  Son zamanlarda Taraf’ın attığı manşetler ve Ahmet Altan’ın bazı yazıları, bende hayal kırıklığı yaratmıştır… Taraf demokrasi tarihinegeçti. Ama sonradan sadece AK Parti iktidarını hedef aldı, alay eder gibi yazılar yazdı, aşırılığa kaçtı... Ahmet Altan’ın yazılarını çok beğenirdim. Hatta gazeteden yazılarını kessem, saklasam da, bazılarını konuşmalarımda okusam dediğim çok oldu… Ama son bir yıldır sadece AK Parti’yi hedef aldılar."(3).
Sayın Arınç’ın sözlerini siz nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama ben tamamen“Kullandık ve attık” şeklinde yorumluyorum ve açık sözlülüğü için kendisini bir kez daha içtenlikle kutluyorum. Bülent Arınç elbette gazeteci olmadığı için, onlar gibi laf cambazlığı ve elbette laf ebeliği yapmasını fazla beceremiyor. Ağzına gelen lafı evirip, çevirmeden, bazıları gibi eveleyip gevelemeden lap diye söyleyiveriyor. O sebeple; kim ne derse desin ben, Sayın Arınç’ın bu yönünü seviyorum arkadaş.

Hacı Ertuğrul Özkök: Ahmet Hakan Coşkun Dağdan Gelip Bağdakini Kovan Adamdır!
Meşhurlardan birisi vaktiyle “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” diye hikmetli bir laf etmiştir. Bizim eskilerse; “bir insanı tanımak için ya uzun bir yola gitmeli, ya da oturup sohbet etmeli” demişlerdir. Peki; bizim Çakma Nişantaşılı ve Haylaz İmam-Hatipli Ahmet’i tanımak için müracaat edeceğimiz böyle bir arkadaşı var mı? Var elbette. Peki, kimdir bu kişi? Ertuğrul Özkök! Evet evet, yanlış duymadınız Ahmet Hakan Coşkun’u yakından tanımak için en uygun kişi bence Ertuğrul Özkök’tür. Zira Ahmet Hakan Coşkun ile Ertuğrul Özkök hem uzun süredir Hürriyet’te birlikte çalışmaktadırlar, hem de Ertuğrul Özkök, 2009 yılında İmam-Hatipli Ahmet Hakan Coşkun’un Kafile Başkanlığında Umre’ye giderek, Kâbeye yüz sürmüş ve hacı olmuş bir adamdır(4). Bu sebeple, Ahmet Hakan Coşkun’u, Ertuğrul Özkök’ten başkası tanıtamaz bizlere. Bakın Hacı Ertuğrul Özkök neler diyor Ahmet Hakan için:
Ahmet Hakan, öteki bağdan geldi, bu bağdakini kovdu.
Edirne’den Kars’a kadar, her kesimden, her çeşitten yazarın üzerinde birleşebileceği bir kıskanılacak adam arıyorsanız işte o.
Bu ülkenin en güzide meydanına bir ‘meçhul kıskançlık anıtı’ dikilecek olsa, işte size kıskanılmanın cismani karakteri.
Diyorum ya, her mahallenin harbi bir kıskanma nedeni var.
Öteki mahalledeki diyor ki: ‘Adam dün bizim mahallenin kralıydı. Başka muhite taşındı. Ertesi gün o mahallenin de kralı.’
Ya bu mahalle? O da şöyle diyor: ‘Adam daha dün başka bir bağdan geldi; bugün bizim bağdakileri sepetledi.’
Öteki mahalledeki arkadaş; bak sana daha kötü haberi de vereyim.
Âlem buysa kral o… Yani o adam buraya geldi diye sanma ki sen kurtuldun.
Adam iki mahallenin de kralı.
Ve amacı üzüm yemek…
Şarap içmek de var mı dersen; bak onu kendisine sor”(5)


Kendisi Gitti Fikirleri Kaldı Hükümete Yâdigâr!
Geçtiğimiz Cumartesi günü, izleyici olarak, Ankara’da düzenlenen “İnsan Halkları ve Kadına Şiddet” konulu bir panele katılmıştım. Panelin konuşmacılarından birisi de“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”nda Daire Başkanı olan bir bayandı. İsmi bizde mahfuz Daire Başkanı’nın gerek giyim tarzı, gerekse 4 çocuk sahibi olduğunu söylemesi, biz de Sayın Daire Başkanı’nın tesettürlü bir bayan olduğu ve Sayın Başbakanın “Üç çocuk tavsiyesi” ne hararetle destek verdiği şeklinde bir düşünce uyanmasına ve haylaz türünden de olsa bir İmam-Hatipli olarak sevinmemize sebep oldu… 
Neyse uzatmayalım; Sayın Daire Başkanı, slaytlar eşliğinde yapmış olduğu kısa sunumdan sonra “TBMM’de bizim bakanlığın bütçesi görüşülüyor. Onun için gitmek zorundayım. Ancak size Ahmet Altan’ın kadınlar üzerine yazmış olduğu çok güzel bir şiirini bırakıyorum. Ben gidince okursunuz…” dedikten sonra, Ahmet Altan’ın, AKP iktidarının kadına bakış açısını yansıttığı anlaşılan şu şiirini slayt ekranında bıraktı gitti:

Kadın Katı
Bir erkeğin düşünsel yeteneği, estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu kat, içine doğduğu kattır, tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat.
Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür.
Sofraların inceliklerle donatılmadığı bir katta doğduysanız, incelikli sofraların bulunduğu kata sizi götürecek olan da yine bir kadındır.
Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir, hayatın neredeyse bütünü değişir.
Bir başka kata, bir başka bahçeye geçersiniz, orada her şey farklıdır. Dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap, yediğiniz yemek, gittiğiniz yerler, buluştuğunuz arkadaşlar, hatta taktığınız kravat bile değişir.
Bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir, hayatın katları arasında kadınlar dolaşır.
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, esprili bir kadına rastlarsanız espriniz, zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir.
Yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri, acılar da öğrenirsiniz.
Hayat kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır. Babil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, yaşadığınız hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır.
Hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.
Bir kadın değil, bir hayat seçersiniz çünkü...



Ömer Sağlam
____________
1-“Çakma Nişantaşılı” yakıştırması, Ahmet Hakan Coşkun’un kendisi tarafından da kabul edilen medyadaki unvanıdır. Ahmet Hakan bir yazısında diyor ki; “Bana ‘Çakma Nişantaşılı’ dendiğinde... Cevabım hep şu oluyor:
‘Evet, çakma Nişantaşılıyım, var mı diyeceğin
2-Ahmet Hakan Coşkun, “Başlangıçtan sona: Taraf gazetesi analizi” başlıklı yazısı,
4- Konuya ilişkin olarak yazmış olduğumuz “Çakma Müslüman Ertuğrul Özkök Umreye Giderse”ve “Ruhunu şeytana satan gazete” başlıklı yazılarımızı okumak için lütfen şu linklere tıklayınız:  http://www.haberakademi.net/2012/makaleoku.aspx?mkl=10071&yzr=237   &

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN