Derinlerdeki Türk İzleri "KAYIP KITALAR KİTABI 16" [Günay Tulun]

1980′lerin ortasında, tamamen tesadüfi, ama ilginç hipotez ve teoremlere yol açacak müthiş bir keşif yapılır. 

Yer; Pasifik, yani Büyük Okyanus’un, “Ryukyu Takımadaları”na bağlı “Yonaguni Adası” açıklarıdır.
Adalı balık adamlardan biri her zamanki gibi dalmış, sakin bir tempoyla çevreyi gözden geçirerek aşağı doğru kaymaktadır. Altimetre ayarlı derinlik saati 22 metreyi gösterdiğinde, hemen altında tuhaf bir oluşum görür.
Takriben 3 metre kadar aşağıdadır.
İnişini hızlandırır ve birden, derinlikle ilgisi olmayan tuhaf bir sarhoşluğa kapıldığını hisseder. Bugüne kadar defalarca daldığı sular, bu kez gizemlerinden birini kendisine açmış, gülümser gibi bakmaktadır.
İnanamaz!..İnanamaz çünkü, kendisine gülümser gibi bakmakta olan oluşum, denizlerin altında en son görebileceğini sandığı bir şeydir.Karşısında devasa bir merdiven durmaktadır.
Bir an, “nihonshu”yu fazla kaçırdığını düşünür.
Sonra, iki gündür, ağzına tek damla içki koymadığını anımsar. Ardından ürperir. Gördüğü şey nedense korkutmuştur onu… İçinden fışkıran şok dalgalarını atlatabilmek için bir yere tutunmaya çalışır. Az sonra baktığında, benliğini yeni bir şok dalgası sarar. Tutunmaya çalıştığı yer, insan elinden çıktığı açıkça belli olan, dümdüz bir platformdur.
Dikkatini yoğunlaştırınca, kendisini Güliver’in cücelerinden de beter bir hâlde bulur. Merdiven şeklinde inşa edilmiş devasa bir yükseltinin basamaklarından birinin üstündedir. Gördüğü her basamağın üstüne çıkmak için Güliver’in devleri bile ayrı bir merdiven isteyecekmiş gibi gelir ona. Aşağılara doğru inildikçe basamak yüksekliklerinin azaldığını da fark eder.
Neden sonra toparlar kendini… Yavaşça merdivenin çevresinde dolanır.
Sürprizler son bulmamıştır onun için.İlk anda merdiven sandığı yapı; daha geçen yıl internette fotoğraflarını gördüğü, on bin yılı aşkın bir zaman önce yapıldığı söylenen, Çin’in gizleme ve yasaklama çabaları sonucu gerçek kaynağı belirlenemeyen, basamaklı Çin ya da Türk piramitlerine benzemekte ve…
* * *
Keşif bir anda, “Türk Bilim Dünyası” hariç, tüm dünya bilimcilerini sarsar.Buluş müthiştir ve ilk sonuçlara göre günümüzden en az 10.000 yıl öncesine aittir.
Aradan biraz zaman geçer ve dünya bilimcileri her zamanki gibi bölünür. Bir kısmı piramit ve çevresindekilerin muhteşemliğini selamlarken, bir kısmı da ”Efendim bu oluşumların tümü doğaldır!” demez mi?
Hayda!
Salaklara bakın!
Okyanus, önlerine bir tarih şahikası olarak muhteşem bir piramit koymuş ve bu salaklar; basamaklardan oluşmuş merdiven şeklindeki bu piramide, suyun tahribatı nedeniyle biraz abartılı olacak ama her basamağı jiletle kesilmiş gibi dümdüz duran bu piramide, doğanın bugüne kadar hiç yapamadığı şekilde yapılmış bu piramide; doğal oluşum demekteler.
Salaklara ayırdığım satırlar bana fazla geldi.
O yüzden, yine piramide dönüyorum.
Piramidin bulunduğu yerde apaçık görünen sokaklar var. Hatta birinde, aniden fazla yükselen zemin karşısında, sokak; bizim mimarların da yaptığı gibi merdivenli bir çıkışla kesilmiş.
İnsanların oturması için yapılmış taş sıralar açıkça görülmekte.
Piramidin dış kısmında bir dev kaplumbağayla bir dev kartal heykeli var. Bu heykeller, çok büyük iki platformun üzerinde durmakta…
Yapıda her şey son derece muntazam.
Basamakların köşelerinde ki kıvrımlar, o noktalardaki taşların kesimleri, hepsi kusur bulunamayacak kadar mükemmel.
Bir de…
Evet evet bir de…
Kızmayın canım!
Hemen yazıyorum.
Bir de çok büyük bir stadyum bulunmakta…
Duvarları taştan yapılmış.
Seyirci sıraları ve giriş, çıkış merdivenleri de taştan…
Tutun beni lütfen! Kendimi durduramıyorum.
Gerek şu anki kızgınlığıma gerekse kendi kendime konuşmama engel olacak fren tertibatım bozuldu.
Salaklar!

Doğanın yaptığı stadyum ve izleyici sıraları ha!
Şu bilim şarlatanları, sizleri bıktırmadı mı hâlâ?
* * *
Kısmet olur inşallah! Eğer olursa; “Yonaguni Öreni”ne, gelecek yazı ve yazılarda da devam edeceğim … Şimdiyse geçici bir veda selamıyla selamlıyorum sizleri…
Günay Tulun
  “Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN