Keşke Çıraklıkta Kalsaydın Be Usta! [Ömer Sağlam]

Grubumuza ait sitelerde yer alan tüm makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Redakte işlemleri de 
eser sahiplerince yapıldığından, yazılar; doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanır.
Köşe komşum olan Sayın Mustafa Önder tarihli yazısının başlığını "Sen ne yaptın be usta" şeklinde atmıştı. Dolayısıyla yazımızın başlığında Mustafa Bey'den bir miktar esinlenme var.
 
Bilindiği gibi; Sayın Başbakan üç dönemdir iktidarda ve bu üç dönemi, kendisine göre üçe bölmüş bulunuyor. Birinci dönemi "Çıraklık Dönemi" olarak nitelendiren Başbakan, ikinci dönemi"Kalfalık Dönemi", üçüncü dönem olan içinde bulunduğumuz iktidar yıllarını ise "Ustalık Dönemi" olara nitelendirmiştir.
 
Bu türlü bir nitelendirme, her ne kadar masonluktaki ünlü derecelendirme sistemini akla getiriyor ise de biz dini bütün bir Müslüman olan Tayyip Bey'in, iktidar dönenimi çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi olarak isimlendirme konusunda Türk Kültürü'ndeki "Ahilik Geleneği"nden hareketle ve özellikle Muhteşem Süleyman döneminin ünlü Mimarbaşı Ağırnaslı Sinan Ağa'dan esinlendiğini düşünüyoruz. Malumunuz oldu üzere; dönemin padişahı Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah'a sırılsıklam aşık olan Ağırnaslı Sinan Ağa, aşık olduğu bu güzel kadının adına yaptığı Mihrimah Sultan Camii'ni "çıraklık eseri" olarak nitelendirdikten sonra bizzat hünkâr adına inşa ettiği Süleymaniye Camii'ni "kalfalık eseri", Edirne'de Sultan İkinci Selim adına inşa ettiği Selimiye Camii'ni ise "ustalık eseri" olarak tanımlamıştır.
 
Bizim başbakan da Mimarbaşı Sinan Ağa'dan esinlenerek, iktidar yıllarının 2002-2007 dönemini çıraklık dönemi, 2007-2011 dönemini kalfalık ve 2011 ve sonrasını ise ustalık dönemi olarak açıklamış bulunmaktadır. Ancak gelin görün ki; Mimarbaşı Sinan Ağa'nın nitelendirmesi ne kadar yerindeyse ve kullanmış olduğu unvanlara uygun olarak bir gelişmeyi, ileri gitmeyi, ortaya konulan eserlerde hemen her bakımdan bir ihtişamı ve sanatsal dehayı ortaya koyuyor ise, başbakanın ki tam tersi bir durum ortaya koymaktadır.
 
Bana göre; başbakanın en başarılı olduğu, takdir edildiği ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından hüsnü kabul gördüğü dönem "çıraklık dönemi" olarak nitelendirdiği 2002-2007 dönemidir. Zira AKP iktidarının, gözle görülür ve elle tutulur hizmetleri çıraklık döneminde gerçekleştirilmiştir. Duble yollardan tutun da, Türk Parası'ndan altı sıfırın atılmasına, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesine, topluma sunulan sağlık hizmetleri konusundaki ayrımcılığın kaldırılmasına varıncaya kadar birçok hizmet, çıraklık döneminde hayata geçirilmiştir. Başbakanın "Biz Milli Görüş gömleğini çıkarmış yepyeni bir partiyiz. Toplumun tamamını kucaklıyoruz..." şeklindeki balkon konuşmalarının, şu ya da bu şekilde hayata geçirildiği dönemdir çıraklık dönemi...
 
Başbakanın "kalfalık dönemi" olarak isimlendirdiği 2007-2011 dönemi ise özellikle TSK ile, yargı ile ve iş dünyası ile hesaplaşma dönemi ve buraları ele geçirme dönemi olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır. Bu konuda 27 Nisan 2007 tarihinde verilen E-Muhtıra'nın da etkisi büyüktür. Başbakanın "ustalık dönemi" olarak nitelendirdiği 2011 ve sonrası ise herkesçe bilindiği üzere; hükümetin toplumla hesaplaşma, topluma şekil ve yön verme dönemidir. Bu dönemi Başbakanın, 2002'de çıkararak kapının arkasına astığı Milli Görüş Gömleği'ni tekrar giydiği dönem olarak da tanımlayabiliriz.
 
Bu bakımdan; iktidar partisinin sürekli artan oylarına bakmayın siz. Halk, iktidar partisinin 2002-2007 yılları arasında hayata geçirdiği başarılı hizmetlerden dolayı ve bir umutla 2007 genel seçimlerinde çok daha büyük bir destekle iktidarı tekrar bu partiye teslim etmiştir. Elbette bu konuda 27 Nisan E-Muhtırası'nın da büyük rolü olmuştur. Yani E-Muhtıra, bir anlamda geri tepmiştir. 2011 yılında yapılan seçimler ise şahsen benim da analiz etmekte zorlandığım bir seçim olmuştur. Ancak bu konudaki en büyük etken, kanaatimce muhalefet partilerinin topluma yeterince umut verememiş olmasıdır.
 
Yapış Dönemi-Kapış Dönemi-Sapış Dönemi  
Başbakan her ne kadar iktidar dönemini, çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi olarak tavsif ediyorsa da bu dönemi çeşitli yönlerden ve çeşitli isimlerle adlandırmak mümkündür. Türkiye'nin AKP'li yıllarını,"Yapış Dönemi""Kapış Dönemi" ve "Sapış Dönemi" olarak isimlendirmek pek ala mümkündür! 
 
Yapış Dönemi; adı üstünde, hükümetin bir şeyler yapmaya çalıştığı, hatta yaptığı dönemdir. Duble yollar, bu dönemin karakteristik eserlerindendir.
 
Kapış Dönemi; yine adı üstünde, devletin köşe başlarının tutulduğu, kamu mallarının ve kamu görevlerinin kapış kapış dağıtıldığı, devletin önemli kurumlarının birbir ve partizanca duygularla ele geçirildiği dönemdir.
 
Sapış Dönemi; iktidar partisinin, 2002'de topluma vermiş olduğu "Biz Milli Görüş Gömleği'ni çıkardık" şeklindeki taahhüdünden saptığı, bütün toplumu kucaklama vaadinden vazgeçtiği ve"Evlerinde zor tuttuğumuz %50 var" diyerek, toplumun yarısını gözden çıkardığı dönemdir. Daha açık söyleyecek olursak; bu dönem, iktidar partisinin güven patlaması yaşadığı, bu sebeple de 2002 yılından beri kendisini gizleme konusunda vermiş olduğu çabalara son verip, pervasızlığı iyiden iyiye ele aldığı dönemdir.
 
Satış Dönemi-Atış Dönemi-Yatış ve Batış Dönemi 
İktidar partisinin 2002 yılından beri devam eden iktidar yıllarını bir başka açıdan bölümlere ayırmak gerekirse; bu on bir yıllık süreyi, Satış Dönemi, Atış Dönemi, Yatış ve Batış Dönemi olarak üçe ayırmak mümkündür.
 
Satış Dönemi; devletin elindeki kamu mallarının sanki yağma hasanın böreği imiş gibisine  ve babalar gibi satıldığı dönemdir. 2002-2007 döneminin tamamını ve 2007-2011 döneminin de bir bölümünü kapsayan bu dönemde devletin elinde para edecek ne kadar varlık varsa satılmıştır. Tayyip Bey'in, Merkez Bankası'nda şu kadar milyar dolar paramız var, IMF'ye olan borçlarımızı ödedik türünden yapmış olduğu böbürlenmelerin sebebi budur. Yani kamu mallarını satılarak, paraya çevrilmesidir. Muhasebe diliyle söyleyecek olursak; duran varlıkların dönen varlıklara tahvil edilmesidir.
 
Atış Dönemi; 2007-2011 yıllarını kapsayan dönemdir. Bu dönemin karakteristik özelliği, kodese atmaların, işten atmaların ve işkembeden atmaların yoğun olarak yaşandığı dönem olmuştur Türkiye'de. Bu dönemde en çok adın duyan şeyler, Silivri, Hastal, Ergenekon ve Balyoz olmuştur.
 
Yatış ve Batış Dönemi: Bu dönem, halka hizmetten çok, geçmiş dönemde şu yada bu şekilde gerçekleştirilen hizmetlerin, işlenen kusurların, kabahatlerin ve haksızlıkların üzerine yatış dönemidir. Yatışın ve dolayısıyla duraklamanın tabii sonucu batıştır ve AKP şu anda batış dönemine girmiş bulunmaktadır. Bir anlamda bu dönem, AKP iktidarının zeval vaktidir. Taksim Gezi Parkı'na yapılacak Topçu Kışlası'na tepki amacıyla başlayıp, sonradan yaygın bir hal kazanan gösteriler içeride ve dışarıda olmak üzere açıkça ortaya koydu ki; AKP artık içte gözden düşmüş, dışta ise gözden çıkarılmış bir iktidardır. ABD ve AB cephelerinden gelen dış tepkiler de bunun açık kanıtıdır.

Özetle; Tayyip Bey'in ve dolayısıyla AKP iktidarının en başarılı olduğu ve halktan genel bir hüsnü kabul gördüğü dönem, (sürekli artan oy oranlarının aksine) halktan en az oyu aldıkları çıraklık dönemidir. O sebeple diyorum ki; keşke çıraklıkta kalsaydın be usta...  



Ömer Sağlam

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN