Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Bu cümle
bana, 1978 yılında babacığımın ajandasında 6 Kasım tarihinin yanına yazdığı
"58 bitiyor" yazısını hatırlattı. Öldüğünde tarih 23 Ağustos 1978'di
ve o ne yazık ki 58'ini bitireceğini yazdığı 6 Kasım tarihini göremedi.
Bu iki
kelimeyi ne zaman hatırlasam hâlâ içim sızlar ve geleceğe yönelik bir şeyler
yapacağımı söylediğimde ben, hemen yanına bir "kısmetse" sözcüğü
eklerim.
Evet,
kısmetse bundan sonra bu köşeden 57 yılda yaşadıklarımın bende iz bırakan
bölümlerini yazarak sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.
Ancak 57
yıl oldukça uzun bir süre, ne kadar zamanda yazarım, nereye kadar yazarım,
yazdıklarım ne kadar ilgi görür de nereye kadar paylaşırım, onu zaman
gösterecek elbet.
Yazmak, bir
kendini ifade biçimi olduğu kadar geleceğe bir iz bırakma vesilesi de oluyor.
Biz toplum olarak ne yazık ki çok az yazıyoruz.
Bu da
gençlerimizin geçmişini yeterince tanıyamamalarına neden oluyor.
Örneğin;
ben küçükken, anneannemden, Yunan işgalinde Karamürsel'de yaşadıklarına ait
öyküleri dinleyerek büyüdüm; eşim, babasından, Ruslarla yaptığı çete savaşı
öykülerini dinleyerek büyümüş; ancak bugün ikimiz de bunların pek azını
hatırlıyoruz .
Ne yazık
ki bizden sonra gelen kuşaklar o kadarını da bilmeyecekler.
Ben bir
yazar değilim, onun için yazacaklarım da edebî bir eser olma iddiası
taşımayacak. Ayrıca yazacaklarımın, örneğin anneannemin ya da kayınpederimin
anlattıkları gibi, sıra dışı şeyler olacağını da düşünmüyorum.
Çoğu
belki de sizin yaşadıklarınıza benzeyen ya da bildiğiniz şeyler olacak.
Bu
nedenle eğer yazdıklarımı ilginç bulmazsanız, sayfayı kapatmanız için bir tık
yeterli olacaktır. Ama eğer devam etmek isterseniz, benimle birlikte geçmişe
yapacağınız bu yolculuk için şimdiden teşekkür ediyorum.
Anı dizisi, gelecek yazı olan, "Okurla Yeniden Tanışmak"la devam edecek.
Semiramis Kanbak