Neoliberal AKP, sosyalist oldu.. Şaka değil gerçek. Aşağıda da belirttiğim üzere kâr transferi yapan, Lübnan holdingi hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadan tekrar kamulaştırma düşünülüyor. Bahse konu holding Türk Telekom’un hisselerini ipotek olarak kullanarak bankalardan kredi almış. Başka ipotek de yok. Bir de o süreçte, devletin elinde bugünkü değeri 5 milyar dolar olan bir adet de GSM operatör hakkı vardı. O da elden gitti. İki ayrı GSM operatörü birleştirildi.
Bir operatör de öyle gitti. Kamu zararı çok büyük. Düşünün, tamamı borçsuz ve çok kıymetli bir kurum olan Türk Telekom üzerinden yabancı bir holding milyarlarca dolar kâr transferi yapabiliyor. KİMSE DE HESAP SORAMIYOR. Üzerine bir de bu holding, özelleştirme sonrası uluslararası ve şehirler arası sabit hatlarda tekel konumunu kullanıp, aşırı indirimlerle rekabete izin vermeyip pek çok yerli piyasa aktörüne de milyarlarca dolar zarar ettirdiler.
Gelelim olayın özetine…Türkiye'nin iletişim altyapısının temel kurumu olan Türk Telekom'un yüzde 55 hissesi 2005 yılında Hariri Ailesi'ne ait Ojer Telekomünikasyon A.Ş.ye satılmıştı. Ojer Telekom, ilk başta ödediği 3 milyar dolar üzerine 2007 yılında Türk Telekom hisselerini rehin vererek, bankalardan aldığı 3.5 milyar dolar kredi ile Hazine'ye olan ödemelerini gerçekleştirmiş, ancak 10 yıl boyunca kredi taksitlerini ödemek yerine Türk Telekom üzerinden elde ettiği gelirin tamamını götürmeyi seçmişti. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından hazırlanan rapora göre; Ojer Telekom, 2006-2015 döneminde Türk Telekom üzerinden 5.7 milyar dolar kâr elde ederek, bu geliri Türkiye'den kaçırmıştı.
Yıllarca yeniden yapılandırılan borçlar, Ojer Telekom'un Türkiye'yi terk etmesiyle bankaların sırtına kalmıştır. Kamu adına Türk Telekom'un yönetimine getirilen Yiğit Bulut, Efkan Ala, İsmet Yılmaz, İbrahim Şahin, Süleyman Karaman, Fahri Kasırga, Fuat Oktay, İbrahim Eren, Habip Soluk gibi isimler, süreci izlemekle yetinmiş, denetim görevlerini yerine getirmemişti.
Türk Telekom, 2020 faaliyet raporuna “Türkiye'nin fiber dönüşümüne öncülük ederek ülkenin tamamında yüksek kalitede ve hızda internet erişimi sağlamak” hedefi koyarken, Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü'nün Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı "…TÜRK TELEKOM’un özellikle fiber altyapıdaki dominant pozisyonu nedeniyle orada hâkim bir durum var ve bankalar -sizin de belirttiğiniz gibi- 2026'da imtiyazın bir kısmı, faaliyetlerin önemli bir kısmını içeren bu imtiyaz biteceği için de kendi bakış açıları açısından bu yatırımı yapmayı mantıklı bulmadıkları için devamlı TÜRK TELEKOM sektöründe aslında o hepimizin eleştiri ya da şikâyet etmek durumunda kaldığı
-internet yavaşlığı olsun, diğer konular olsun- durumu ortaya çıkıyor..." şeklindeki açıklama; bu hedefin kâğıt üzerinde kaldığının ve gerekli yatırımların yapılmadığının itirafı niteliğindedir. Bu açıklama; aynı zamanda Türk Telekom özelleştirme sürecinin, Türkiye'nin internet altyapısı açısından "kaçırılmış fırsat dönem" olduğunun bir başka ifadesidir.
Öte yandan, süreci yakından takip etmesi gereken kamu otoritesi, imtiyaz sözleşmesine aykırı işlemlere seyirci kalmış; zaman zaman Ojer Telekom lehine düzenlemeler yapmış, ayrıca birçok noktada da hukukun çiğnenmesine göz yummuştur. Ojer Telekom, kâr akışını sürdürmek amacıyla mevcut borçlarının yeniden yapılandırılması ve vade uzatımı için 2013'de yeniden 4.7 milyar dolar kredi kullanırken, Eylül 2016'dan itibaren kredilerini ödeyemez duruma gelmiş, temerrüde düşmüş ancak bankalar takip işlemi yapmamıştır. O dönemde takip işleminin BDDK tarafından engellendiği kamuoyuna yansımıştır.
Türk Telekom'u devraldıktan sonra, borcu borçla döndürerek, kurumdan 5.7 milyar dolar gelir elde eden Hariri Ailesi, Aralık 2018'de yönetimden ayrılırken, Türk Telekom'daki yüzde 55 hissesi de ödenmeyen milyarlarca dolarlık kredilerin karşılığı olarak bankalara geçmiştir. Bankalar asıl faaliyet alanları olmamasına karşın Türk Telekom'un özel uygulama ile şirket kurarak, AKP iktidarıyla birlikte 3 yıldır Türk Telekom'u işletmektedir. Bugün ise Varlık Fonu, Türk Telekom'u yeniden kamulaştırmak için harekete geçmiştir ve kamuoyuna yansıyan haberlere göre, Varlık Fonu, Türk Telekom'un yüzde 55 hissesini alabilmek için bu hisselere sahip bankalarla pazarlık yapmaktadır. Bu da Türk Telekom özelleştirmesinden sonra kamulaştırılmasının da millete bir fatura çıkaracağının işaretidir.
Sonuç olarak, kamu kaynakları ile daha önce özelleştirilen koskoca Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi, varlık fonu tarafından tekrar satılmak üzere kamulaştırılacak. Gülmeyin burası Türkiye... Ucuza kamulaştırıp, pahalıya özelleştirme gibi bir mantık var. Kamunun elindeki yüzde 30’u da ekleyin. Vatandaşın elinde de yüzde 15 var. Varlık fonu, yüzde 85 ini daha yüksek bir rakama blok olarak satalım derdinde. Bari bu sefer borcu bitmemiş hisselerin ipotek olarak kullanılmasını engelleyin.