Latincede köylü anlamına gelen paganus sözcüğünden türemiş pagan.
Hristiyanlar bu sözcüğü simge kalıplarına sokup çok tanrılı dinlere yapıştırmışlar zamanla.
Bu da yetmemiş tatmin için.
Kendi dinlerine girmeyi reddeden her toplumu da lekelemişler bu sözle.
Oysa onların kutsal saydığı İncil; gerçek dinle ilgisi olmayan, Allah sözü olmaktan çıkartılan, masallar zinciri haline getirilmiş bir kitap.
Uzmanları korkup söylemekten kaçsa da aşağıladıkları paganizmle ortak öğeler taşıyan bir yapıttır bugünkü İncil...
Bir zamanlar İncil adını taşıyan sayısız kitap varken, birileri oturup dördünü bir kenara ayırmış. Bildiğimiz İznik’te olmuş bu iş…
İşte, bugünkü İncil; kul yazımı, kul kurgusu, kul seçimi bu dört kitaba verilen ortak addır. Seçilenler paganizmin vehimlerine yer verdiğine göre, elenenlerden birinin Allah’ın kutsal sözlerini taşıyan gerçek İncil olmadığını kim söyleyebilir?
Gerçek İncil; Kur’an-ı Kerim’in aksine, Âlim olan Allah’ın bilgeliği nedeniyle hiçbir tanrısal koruma vaadi edinememiştir. Geleceği de geçmiş gibi bilen Allah tarafından, yine yalnız onun bildiği gizemli bir âlemde sürdürmektedir varlığını…
Sormak gerek! Hristiyanların bugün gerçek kabul ettikleri dört İncil; neden masallar zinciri, neden pagancı vehimler anlatısıdır ki?
Allah tarafından gönderilen bir dinin; her biri diğerine göre çelişkiler içeren yüzlerce kitabı olabileceğine inanabilir mi insan?
İnanan, ya bilimin araştır emrini reddeden ya da saflığın temizlik dışındaki anlamını hak eden biridir mutlaka...
Allah’ın çelişkisi yoktur.
Gönderdiği her peygamberle bildirdiği her kural birbirinin aynıdır.
Namaz bunların başında gelir.
Süryani ve Gregoryen Ermeni gibi Hristiyanlarla Yahudilerin de kıldığı kutsal bir emirdir bu...
Uygulanış şekillerinde farklılık olsa da değişmez bir emirdir namaz...
Bugün, dinleri yönlendirmeye çalışan bazı güçlerin bu emri görmezden gelmesi gerçeği değiştirmiyor.
İlkel toplumları, çok tanrılı dinleri, Hinduları ve daha birçok dini incelediğinizde tanrıların ve tanrısal vasıflara sahip olduğuna inanılan nesnelerin önünde secdeye varıldığını görürsünüz. Aztek, Maya, İnka kültürlerinde de oldukça belirgindir bu varış.
İçkiyi de unutmayalım. İçkiyi dinsel yasak kapsamında gören birçok Hristiyan grubu olduğu gibi semavi olmayan dinlerin üyelerinde de rastlarız bu olguya. Yine semavi olmayan dinlerde bile yaşatılan hac geleneği, ortak dinsel benzerliklerden yalnızca biridir.
Demek ki kutsal kitaplar tahrif de edilse, emirlerinden bir kısmı, sözlü destanlar gibi gönülden gönüle taşınarak yüzyılları aşabiliyor.
Gönderilen dinlerin tek, görevlendirilen binlerce peygamberinse aynı doğruları insanlara bildiren seçkinler olduğunu hatırlatan örneklerdir bunlar.
Görünen o ki; piyasalardaki İncil spekülasyonunu yok etmek amacıyla karar almak isteyen ünlü İznik Konsülü, bu kez, dört spekülatörün hizmetine girmiş. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın yazdığı ve İncil adını verdikleri kitaplar best-seller olmuş. Sonra, Barnabas İncil’i denen, redde uğramış yeni bir kitap daha çıkmış ortaya. Son bulunansa Kıpti dilindeki "Yahuda İncili"…
İyi de dört derken altıya çıktı bunlar...
Peki ama hangisi doğru?
İşler o derece karıştırılmış ki hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu, Allah'tan başka bilen birinin bulunabileceğini aklım kesmiyor.
İzninizle biraz ara vermek istiyorum yazıya...
Gölgede saklanan paganları, "Paganlar, Teslis Lordları ve Papa" adlı yarınki yazıda sürdürmektir niyetim.
Görüşebilmek umuduyla...
Günay Tulun