Dün, "Gölgedeki Paganlar"ı anlatırken, bugüne devretmiştik konuyu...
O hâlde bugün diye girmek gerekir söze...
Bugün, Hıristiyan dünyasının inandığı İncil adlı kitaplarda “Allah’ın baba, İsa aleyhisselamın oğul, Cebrail aleyhisselamın Ruh-ül Kudüs” vasıflarıyla anılarak, birleştirildiğini görürüz. Bir kul ve bir melek; baba, oğul, kutsal ruh kavramlarıyla bir araya getirilip tanrılaştırılıyor. Teslis diye sundukları saçmalığın özü budur işte... Şeytana kul olmuş teslis lordları, inanma ihtiyacındaki insanlara, ondurmaz bir din satmış. Başka şey değil!
Doğmayan, doğurmayan tek Allah’a karşı yapılmış en büyük hakaret!
Onlar, bu vasıfların Allah’ın birliğini bozmadığını iddia ede dursunlar, Hristiyanlıktan binlerce yıl önce yok olmuş efsanevi uygarlıklardan biri bakın neler söylemiş.
Okumacıların Hristiyan dogmacısı olması dolayısıyla Bir’in Kulları; “Bir’in Kızları ve Bir’in Oğulları” haline sokuluvermiş. Buna rağmen bu okumalar çok şey anlatır. Bunların başında gelense Allah’ın teslis değil, tek olduğunun,
bugün efsaneler dünyasında yaşattığımız atalarımız tarafından da bilinmekte olduğudur.
Önünde bütün geçmiş dinleri tamamlayan, tahrif edilmiş bütün kitapları yürürlükten kaldıran yüce bir din dururken; misyonerlerin transfer tekliflerini kabullenip sonsuz hayatlarını acı ve pişmanlıkla geçirmeye talip olan Müslüman eskilerinin, bunları görüp öğrenmesi şart.
Her şeyi mantık süzgecinden geçirdiği, en uygar vasıfları bünyesinde topladığı söylenen bugünün insanına gel de şaşma! Gel de onları yargılama!
Gel de bu saçmalıklara iman etmiş Batı'nın talimat ve emirlerine “Başüstüne!” mantığıyla şapka çıkaran politikacılarımıza şaşma!
Gel de onları diğerleriyle birlikte yargılama!
Bugün, yurdumuzu üçüncü kez bir papa ziyaret edecek.
Gelen papa, iki gündür anlattığım tuhaflıkların ürünü olan, tahrif edilmiş bir dinin baş temsilcisi.
Seçildiği andan itibaren, bize garip ve komik gelen bir uygulamayla üzerine bir takım tanrısal güçler monte edilmiş bir zavallı, bir fani…
Ne olursa olsun, bir takım özellikleri olduğu kanısına varmış milyarlar var arkasında. Onlar da yaratacağı şiddetli etkiyi tasavvur bile zor.
Bu nedenle dikkat edelim.
Gerçek Türklerin nezaketine bir de bu dikkati ekleyelim.
Onları, her zamanki konukseverliğimizle karşılayacağımızdan şüphem yok.
Tarihin gerçek sayfalarında, kendisini düşman bellemiş insanlara bile şefkat gösterdiği anlardaki gibi... Bu da öyle anlardan biri olsun isterim.
Gösterilmesi gerekli tepkiler varsa Türk’ün nezaketine uygun şekilde verilecektir mutlaka. Provokatörlerin varlığını da yazalım bir yana...
Benedict XVI, Bento XVI, Benedetto XVI, Benedicto XVI, Benedictus PP. XVI gibi isim bolluğuyla anılan yeni papa; bugüne kadar Türkler ve Müslümanlar hakkında oldukça çirkin sözler sarf ederek kıyamete kadar sürmesi muhtemel kötülük tohumları saçtı dünyaya.
Bugün ondan beklenen; hayatına yön veren Nazizm, CIA öğretileri ve pagancı kışkırtmalardan sıyrılıp insan olduğunu hatırlaması.
Bugün ondan beklenen; dindar, dinci, politeist, ateist olmasına bakmadan herkesi, her toplumu birbirine kaynaştıracak, kaynaştıramadıklarının da birbirlerine saygı duymalarına yol açacak davranışlarda bulunması.
Söylem ve davranışlarıyla olumlu dalgalar yayıp dünyayı karanlıkta tutan düşüncelerden uzak kalması...
Bu kadar!
Bu kadar basittir beklenen.
Onu da bir kerecik becerebilsin artık!