Zübüktrük Aydıncıvıklar [Günay Tulun]

Sessizliğin Sesi okurlarından birkaçı sormuş:
"Yazmaktan vaz mı geçtiniz? Merak ettik..." 

İnanın, bir süredir yazmak gelmiyor içimden.
Halkımızın aymazlığı bıkma noktasına taşıdı beni...
Yapılanlara bakıyor, görüyor, okuyor; şaşmak istiyor, kanıksadığım için şaşamıyorum. Biliyorum: Ülke meselelerinde kanıksamak, hele hele şaşmamaya şaşmamak tehlikeli iki olgu. Üniversitelerimiz, gazetelerimiz, televizyonlarımız, romancılarımız arasında yoğun bir aydıncıvık istilası yaşanıyor. Sözüme konu bu aydıncıvıklar, kendi ülkeleri olan Türkiye'yi mahkûm edecek her çirkinliğin içinde yer alarak, takım arkadaşlarıyla birlikte bitmez tükenmez bir "Sallan-Yuvarlan" dansı yapıyorlar. Halkı yönlendirebilecek kademelerdeki bu insanların kafa yapısı; izleme, araştırma, okuma, sınama, doğruya erişince saptırmadan aktarma, duygudaşlık kurabilme ve vatandaşlık gibi kavramlara kapalı.
Üstüne üstlük öyle de utanmazlar ki!..

Çıkar bağnazı bu herzevekillerin yedikleri herzeler, başa taç edilip günlerce kafa bulandırıcı yorumlara temel yapılmakta... Üretilen bu saçmalıkların, ülkemizin sırat köprüsünden geçtiği her dönemde gündeme alınıp gerçek gündemin gözlerden kaçırılmasıysa iki kez dikkat edilmesi gereken önemli bir alçaklık önemli bir ihanet konusu...
İnsana kul olmayı meslek edinmiş kesimler tarafından aydın olarak nitelenen bu herzevekiller, aslında üçkâğıtçılığın anıtını dikmeye çalışan kalitesiz oyunculardan, "Zübüktrük Aydıncıvıklar"dan başka hiçbir şey değilller.
Ne dedikleri doğru bir yere gider ne de tahminleri doğruluk kapısından içeri girer.
Yalnızca o ünlü danstaki gibi, sallarlar da sallarlar, yuvarlanır da yuvarlanırlar.
Keşke sallanıp yuvarlanan yalnız bedenleri olsa...

Bunların yoğun kulis yaptıkları konuların son dönemdeki birkaçını, sırf konu daha iyi anlaşılsın diye, tiksinerek de olsa aşağıda zikredeceğim.
Sizlerse canınız ne isterse onu düşünün.
İsterseniz "Biz bu sahtekârlara pabuç bırakmadık." diye onurla dik tutun başınızı...
İsterseniz kimlerin peşine takılmışız diyerek gözlerinizi kaçırın, eğin bir yerlere doğru...

Siyah yazılar "Zübüktrük Aydıncıvıklar"ın halkı kandırmak uğruna yuvarlanarak salladıklarını, kırmızılarsa gerçek sonuçları gösterecek.
Başlıyorum. Haydi bismillah!..

KIBRIS
-Üzerimize yüktür, verelim Kıbrıs'ı girelim AB'ye... Hemen alacaklar bizi...
-Hişştttt uyanıklar! Hani, nerede AB'niz! Kıbrıs’ı vermeye kalktığınızı biliyoruz. Aldıklarınızı ise bize göstermeyip gizlediniz. Söyleyin Allah aşkına!.. Kıbrıs'ı vermeye kalktığınızda karşılığında ne verdiler size?

YUNANİSTAN
-Yunanlılar AB içinde bizi destekliyor. Çünkü ordusu güçlü bir Türkiye'nin AB kurallarıyla dizginlenmesi onların yararına...
-Dandini dandini dastana, kimler soktu sizi aydınlar sınıfına... Siz "hesabı kokulu" beylerle hanımefendilere duyurulur: Yunanlılar yıllardır, her 19 Mayıs’ta "Pontus Soykırımı" diye bir şeyi anıyorlar. Daha bitmedi. Hem Anadolu’yu işgal edip aynen Ermeniler gibi milletimize soykırım yaptılar hem de her yılın 14 Eylül günü “Türklerin Batı Anadolu’da Yunanlılara yaptığı hayali soykırım”ı anıyorlar. Yine bitmedi. Geçen yıllarda ufak ufak başladılar ama arkası gelir bunun. Kıbrıs’ta da soykırım yapmışız meğer. Alın, görün destekçi Yunanlı dostlarınızı…
Bunlar yakında Malazgirt Savaşı'nı da soykırım ilan etmeye kalkarlarsa şaşmayın. Biz aymazca davranırsak gütmeye kalkan çok olur. Durun durun! Bir notum daha var. Siz Yunanlıların patırtısına bakmayın. Bakıp da Roma İmparatorluğu'yla İstanbul'la Rum sözcüğüyle ilgileri olduklarını sanmayın sakın. Hepsi safsata hepsi tarihi cingözce sahiplenme... Hepsi o!..

FRANSA
-Fransa'nın Nato'ya dönüşünü veto etmek uluslararası dengelere uymaz. Saçmalıktır. Güçlü bir Nato, komşularıyla problemli Türkiye'nin çıkarınadır. Siz Sarkozy’e bakmayın. Fransa’nın dış işleri bakanı da bizim AB’ye alınmamızı istiyor.
-Düttürü düt düt! Düt düt... Düttürü dünya dedikleri bu olsa gerek!

ERMENİ MESELESİ
-Nasılsa Cumhuriyet Türkiyesi değil, Osmanlı yaptı. Biz soykırımı kabul edelim, yüzümüze kapanan AB ve diğer kapılar hemen açılsın. Bakın ne çok kazanacağız. Ermeni Meselesi de biter gider o zaman.
-Maşallah, ne akıl değil mi? Sonunda açıla açıla bizim taraftaki Alican Sınır Kapısı'yla tren yolu geçişleri açılacak gibi...

ERMENİSTANLA SINIR KAPILARI
Ermenistan'la aramızdaki sınır kapılarını açalım, AB ve ABD’nin istediğini yapalım, bakın o zaman her şey nasıl düzelecek.
-Allah sizlere de sizleri adam sanıp dinleyenlere de akıl fikir versin. Gerçekten bu kadar akılsız olduğunuza inanmıyorum. İnancım başka amaçlar taşımakta olduğunuz yolunda. Hem bir söylesenize kuzum. "Siz, siz kimsiniz???"
Türkiye'mizin en üst düzey makamlarının sanki suçluymuşuzcasına alttan alan, ağlamaklı, neredeyse yalvarıp yakarırcasına söyledikleri "Gelin kucaklaşalım" çağrılarına; en üst düzey Ermeni yetkilisinden en alt düzeydeki devlet sorumlularına, diaspora denen soykırım tacirlerinden sanatçılarına, bilim adamlarından Ermeni Halkı'nın en sade vatandaşına kadar verdikleri cevaba bakın.
"Kapının açılması Türkiye'nin bileceğimiz işmiş. İşmiş ama açmaya da mecburmuşuz zaten. Onlarsa biz soykırımı kabul etmedikçe çabalarına ara vermeyeceklermiş. Haklarıymış, tabii ki toprak ve maddi tazminat isteyeceklermiş. Türkiye; soykırımı kabullenene kadar her taraftan kuşattırılacak ve her ülke tarafından dışlanacakmış."
Tabii ki bu söylenenler en kibar şekilde sunuldu size. Yoksa aslının içinde küfürün her türlüsü kol gezip yüzmektedir arsızca... İnanmayan; demeçlerini, video çekimlerini, romanlarını, bilim ve ders kitaplarını incelesin. Konferanslarını takip etsin. Konserlerini izlesin. Youtube'a bakmak bile yeterli kanıttır.
Ne acı değil mi? İki milyonluk bir devlet, taş çatlasa bir o kadar da diaspora nüfusu ve Türkiye tuş olmaya çok yakın. Adamlar koca Türkiye'ye kafa tutuyor ve gerçekten de her taraftan kuşatıyor. Türkiye Cumhuriyeti'mizin anlı şanlı siyasetçilerine, hariciyeci olduklarını söyleyen meslek sahiplerine; Orhan Pamuk ve Elif Şafak'a benzemeyen yazar, şair, müzisyen ve sanatçılarımıza duyurulur.

SOYKIRIM YAPANLARA, "AFFET BENİ SAFFET" DİYENLER
-Tarihimizle yüzleşmemiz şart. Biz bu işi yaptık. Ermenilerden özür dileyelim.
-Sırada kuyruk var. Önünü tıkamaktan vazgeçin. Hele sizler tarihimizle şöyle ufaktan ufaktan yüzleşip aradan çekilin de sıra, Ermenilerin kendi iftiralarıyla kendi tarihleriyle yüzleşmelerine gelsin. Sizin gibi, ülkenin önünü her fırsatta tıkayanlar yüzünden sıra onlara gelmiyor bir türlü... Bırakın insanlık tarihini yalanlarla kirletmeyi de bir kez olsun adam gibi araştırın şu işi. Yemin ederim fırıldak gibi başınız döner, bugün yaptığınız ve yapmaya kalktığınız kötülüklerden dolayı utanırsınız o zaman. Utanırsınız dedim ama!..

TAZMİNAT DOLANDIRICILARI
-Soykırımı kabul edersek kimse bizden toprak ve başka tazminat istemeyecek.
-Kıbrıs'la ilgili Orams Kararı bu gerçek saklayıcılarına tokat gibi bir cevap olmadı mı hâlâ. Yüzsüzlüğü bırakıp sadede gelseler de ne istediklerini, amaçlarının ne olduğunu bizler de keşfetsek. Memleketin her karış toprağı üzerine ipotek konsa da akılları başlarına gelmeyecek gibi... Acaba bunlar, vatan duygusu yerine başka şeyler mi edindiler?

ÇIKARCI SAFTORİKLER
-Obama'yı gördünüz mü? Sultanahmet'e gitti. Başbakanın elini tuttu, tam 59 saniye bırakmadı. Ya, adam zaten bizden biri. Bak, bir konuştu; Ermeni Meselesi'ni şıpın işi hallediverdi. 24 Nisan günü kesinlikle soykırım demeyecek.
-Vah vah vah! Bunları hepsi hasta galiba... 24 Nisan da ne dediğini birlikte duyduk başkomutanları Obama'nın... Oysa bu adamın elinin altında her türlü bilgi mevcut. Zahmet edip ağzını açsa ve "Getirin şu bilgileri!" diye bir talimat çaksa görecek doğruyu. O ne yaptı? Seçim destekçilerini tercih edip üç beş oy uğruna, yalancı ve iftiracı olmayı seçti.

HAKİKAT DOLANDIRICILARI
-Obama Ermenilerin diliyle soykırım dedi ama İngilizce demedi ya, vallahi de tallahi de sayılmaz.
-Amerika'da Ermenilerin Türklere bitip tükenmez bir ahlaksızlıkla küfreden bir rock grupları var ya, işte bizim bu aymaz kafalı aydıncıvıklarımız onlardan da beter bir rezillik peşinde. Hepsi ülkelerinin dününe, bugününe, yarınına ihanet içindeler. Genocide ne demek? Holocaust ne demek? Meds yeghern ne demek?
Holocaust Yahudiler tarafından nasıl parsellenip yalnız Yahudi Soykırımı'nı simgeler hâle getirildiyse Obama'da meds yeghern sözcüğünü Türkler tarafından Ermenilere yapılmış soykırım olarak literatüre soktu. Daha ne yapacaktı ki? Genocide dese daha iyiydi. Siyasetçilerimiz iki günlük tecrübesiz biri önünde reverans yapıp duracağına, biraz da gerçeği anlatsalar olmaz mıydı? Durun durun! Aklıma bir şey geldi. Bizim siyasetçilerimiz konuyu gerçekten biliyor ve Türkiye'nin haklı olduğuna gerçekten inanıyorlar mı acaba?
Yoksa?.. Yoksa?..

SEÇİM HİLELERİ
-Sen hileyle kazandın. Benim kazandığım yerde "Hile yapıldı." diyenleriyse müfteri ilan ediyorum. Ben ahlaklı, şerefliyim; ötekilerse ahlaksız ve şerefsiz...
-Bu havaları bıraksanız, bir kez olsun "insan takılsanız" da bir görsek. Bakmayın saf göründüğümüze bakmayın bizi güttüğünüze... Biz herkesin ne mal olduğunu iyi biliriz de...

HIRSIZLIK-DOLANDIRICILIK
-Bizim yaptığımıza hırsızlık, dolandırıcılık denemez. Kanıtlanmış, hükme bağlanmış suçlarımız bile iftiradır. Biz çalarsak iyidir, başkalarıysa çalsa da çalmasa da ahlaksız...
-"Benim hırsızım iyidir; servetime kattığım hırsızlık malları da aktır, paktır, helaldir." diyenler: Sanmayın ki hesap yalnız ötede olur. Allah'ın adaleti burada da kol gezer. Yalnız o yaman hesabın ne zaman geleceğini ancak O bilir. Gelince de...

Pardon pardon, özür dilerim.
Aslında atılacak o kadar çok başlık var ki! Bunları sıralamaya kalkmak bile burdu içimi. Kesiyorum bu yüzden. Benden buraya kadar.
Lütfen, elinize bir kâğıtla bir kalem alarak sıralamanın gerisini, hatta daha da geliştirilmişini sizler yapın.
Karamsarlık çukuruna batınca benim gibi bırakırsınız.
Devam eden birileri çıkarsa ne âlâ...
Çıkmasa da önünde sonunda herkes kendi herzelerinin çetelesini takmayacak mı boynuna...



Günay Tulun



SÖZLÜKÇE
*Zübüktrük:“İnsanlar Âlemi”ndeki üçkâğıtçı, tokatçı, dolandırıcılar familyasının kırk çeşit yalanı ayak üstünde hiç şaşırmadan, safları uyandırmadan büyük ustalıkla söyleyenler takımının, her tür sahtekârlığı kahraman edasıyla becerenler sınıfından, özellikle 20. ve 21. yüzyıla özgü; kalçadan beyinli yapışkan parazit tipi. 
Aydıncıvık: Dalkavuklukta zübüktrüklerle rahatça yarışabilen, saftiriklere kendisini hikmet sahibi ve aydın diye yutturan, egemenlerin var dediğine var, yok dediğine yok diyen, dinini bile şahsi çıkarına alet eden, her gördüğü kürsüye çıkıp her gördüğü mikrofona saatlerce konuşan; kişiliği boş, kafası boş, açgözlü, yalan söyleyip iftira atmayı meslek edinmiş; doğaya, insanlığa ve akla zararlı haşere.




  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN