Avcı'nın Mârifeti [Mete Esin]

Osmanlı... Artık geçmişte kalmış altı yüz küsur yıllık bir dönem. Koca bir imparatorluğun var olduğu uzun süre. Doğrusu ve yanlışı, günâhı ve sevâbıyla Ulus ve ülke olarak bizim geçmişimiz. Her ne idi ve her ne oldu ise bizim târihimiz.

Osmanlı dönemi çok tartışılmıştır, bugün hâlâ tartışılmaktadır. Daha da tartışılacaktır. Tartışılan, Osmanlının devlet anlayışıyla bunun işleyişidir. Ancak; rejimle sistem Osmanlıda sımsıkı bağlı olduklarından, bir bakıma hâkanlar tartışılmaktadırlar. [Burada "hâkan" dedik ya, bunu bir açıklayalım. Hâkan, bir erkek adı olmakla bugün yaygın biçimde tanınıyor. Ne var ki, bunun anlamını herkesin hatâsız bildiği husûsunda kuşkularımız vardır! Hâkan Türkçedir ve İtalyanca İmperatore (aslı Latince İmperator) ve Farsça Pâdişah gibi bir anlam taşımaktadır.] Nitekim ve meselâ, Fâtih'le II. Abdülhamit iki farklı kişiliktirler. Tıpkı bunun gibi, zamanlarındaki Osmanlı da hayli farklı bir durum ve konumda bulunacaklardır!

Otuz altı Osmanlı hâkanının görev sıraları içinde, on dokuzuncu yer IV. Sultan Mehmet'indir. Kendisi, Deli damgalı İbrahim'in oğlu olarak ünlü Turhan Sultan'dan doğmuştur. Annesinden daha ünlüsüyse babasının annesi Kösem Sultan'dır! 02.01.1642'de Topkapı sarayında dünyaya gelmiş; otuz dokuz yıl, üç ay, bir günlük saltanatının ardından azledilmiş iken, 06.01.1693'te de Edirne'deki "Yeni Saray"da ölmüştür. “Gâzi” diye pek bilinmeyen bir lâkabı yanında, Avrupalılarca verilmiş ve nereden geldiğini bilmediğimiz “Büyük” sıfatı vardır. Ama o, daha çok “Avcı Mehmet” olarak tanınmış, târihe de böyle geçmiştir. Devlet ve ülke adına pek bir başarısı olmamıştır. Esâsen, Duraklama Devrinin sonuyla Gerileme Devri başlarında saltanat sürmüştür. Edirne târihçilerinden Dr.Rifat Osman, uzun bir zaman Edirne'de yaşamış Avcı için "kan dökmeyi sevmeyen iyi yürekli biri" diyorsa da, târih bize Dr. Târihçi’yi tekzip eden bilgiler vermektedir.

Eremya Çelebi Kömürciyan, 1637-1695 yılları arasında İstanbul'da yaşamış, eski bir Ermeni vatandaşımızdır. Şâir ve târihçidir. Türkiye Diyânet Vakfı Ansiklopedisi, Çelebi üzerine bakalım ne diyor: "... gerek şahsiyeti, gerek değişik türdeki yazıları ve gerekse diğer alanlardaki çalışmalarıyla X
VIII. yy'da yaşamış değerli bir kimsedir. Zamânında kaleme aldığı ve günümüze kadar gelen yirmi eserinden en ünlü ve önemlisi Ruznâmedir. Çelebi, Ruznâme (Günlük) dediği eserinde, IV.Mehmet için şunları yazmıştır: 

Edirne civârında, büyük bir halk kitlesinin katılımıyla tertiplediği av partisinde, yalnız bir kazâ halkından beş yüze yakın kişi telef olmuşlardır. Terkos ve Çatalca'ya yakın kasabalardan birçok insanlar, av hayvanlarını kovalamaya ve yakalamaya mecbur kılınmış ve Pâdişah da bu koşuşan, yaralanan ve ezilen insan kalabalığının içinde on gün at koşturup eğlenmiştir.

Pâdişah, yazın İstanbul'un batısındaki Istranca ormanlarında, kışın da Belgrad ormanlarında büyük avlar tertip ettirir. On günlük mesâfelerden getirilen adamlar, burayı dört bir taraftan sararak, sopa ve kılıçlarla av hayvanlarını kovalar ve içe doğru sürerler. Padişah da kuş ve tavşan avlamak için, atlaslar giydirilmiş köpeklerle ormanın içinde at koşturur. Gece gündüz orada bekleyen adamların, soğuktan çektiklerini yalnız Allah bilir! Bu adamlar, soğuktan dona dona ağaç keserler ve yere düşerler. Koşusuna umursuzca devam eden Pâdişah ise onların üstüne basar da geçer. Soğuktan donmuş olan bu adamlar, orada ölüp kalmışlardır! Pâdişah ise: "Onlar benim için yaratılmışlardır; kısmet salâhtır, eceldir." demiştir!

Bir de Fransız gezgin Jean Baptiste Tavernier(Taverniye)'ye söz verelim. Tavernier, 1605-1689 yılları arasında yaşamıştır. Çok genç yaşında Türklere karşı savaşlara katılmıştır. Gezgin ve yazar olduğu ergin çağındaysa, ülke’mize bir çok kez uğramıştır. IV. Mehmet için Tavernier de şöyle yazmaktadır:
Pâdişah, ava çıktığı zaman geniş bir alanı sardırıp hiçbir avı kaçırmamak için, av sahasının dört beş mil (7-9 km) çevresine pek çok kişi getirtir. Av sırasında, ekili tarlalar çiğnenip ciddî zararlar görürler. Çâresiz halk, işleri güçlerini bırakıp bu angaryanın altına girmeye mecbur bırakılır. Bu eziyete dayanamayıp çok defa ölenler olurlar. Bir akşam geyik avından dönüldüğü sırada, Pâdişah'a, kölelerini böyle kar ve buz içinde gezdirmekle mahvedeceği ve esâsen o gece otuz kadar kişinin öldüklerini söylemek cesâreti gösterilir. Pâdişah buna hiç üzülmediği gibi, cevâben hava soğuksa köpeklere ikişer örtü verilmesini ve hiçbirinin telef olmamasına dikkat gösterilmesini buyurur!

Târihimizin bir kimliğiyle onun hayatından ilgi çekici bir ayrıntıyı, iki ayrı yazar'ın kendi kalemlerinden aktarıyoruz. Buna kendimizden hiç bir yorum eklemedik. Okuyanlar istedikleri yorumu yapmakta serbesttirler.

Bizi böyle bir yazıya yönelten, konunun ilgi çekici olması yanında, Trakya'da ve kısmen Edirne yakınında geçmiş olmasıyla, Avcı Mehmet'in de neredeyse hâlen yaşadığımız Edirneli olmasıdır.



Mete Esin





Not: Gerek Roma ile Doğu Roma ve gerekse Osmanlı devirlerinde,
imparatorların başlıca av, avlanma ve istirahat yeri Vize’ydi. Bunu,
çok açık ifâdeli târih kayıtlarından bilmekteyiz. Bu îtibarla yazımızda
hikâye edilen bu olayın Vize’den uzakta olacağını düşünememekteyiz.

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN