Tebrikler GS ve Tebrikler FB [Ömer Sağlam]
Aşağıdaki Yazı Ayrıca Redakte edilmemiş ve yazarı
tarafından gönderilen özgün hâliyle yayınlanmıştır
Peşin peşin söyleyeyim, ben bir spor yazarı değilim. Dolayısıyla bu yazıyı yazarken pot kırma riskim biraz fazla. Onun için de muhtemel potlarım için baştan özür diliyorum.
Öncelikle; onca moral bozucu gelişmelere rağmen FB, bu sezon gerçekten de başarılı olmuştur. Hele hele sezonun süper final kısmının şampiyonu kesinlikle FB’dir. Onun için de tebriki sonuna kadar hak etmiştir. Keşke geçtiğimiz Cumartesi akşamı Kadıköy’de yaşananlar olmasaydı. Öncelikle belirteyim ki; stadı tahrip edenler, ortalığı ateşe verenler, polis araçlarını devirip yakanlar ve habere göre; devletin polisinin kaçıp saklandığı camiye meşale fırlatan densizler, kesinlikle FB taraftarı olamazlar. Bunlar, olsa olsa polise molotof kokteyli fırlatma geleneğinden gelen adamlardır. Yani olay, Başbakanın da dediği gibi kesinlikle terördür ve provokasyondur. Bunu yapanlar da kesinlikle terörist ve kendini bilmez bazı çakal ve çapulculardır. Çünkü böyle taraftarlık olmaz. Kadıköy semtinin bir anda Batman'a, Diyarbakır'a dönüşmesi, hayra alamet değildir.
Dolayısıyla olayların müsebbipleri, mutlaka ortaya çıkarılmalı ve kesinlikle terör, yağma ve kundaklama suçlarıyla yargılanmalıdırlar. Kamu ve özel mülkiyete ait mallara verilen zarar ise bunlara tazmin ettirilmelidir.
FB, ligi ikinci bitirmiştir. Umarım Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olurlar. Eleme maçlarında ve yarın Bursaspor ile oynayacakları kupa maçında kendilerine başarılar diliyorum. Elbette aynı başarıyı Bursaspor için de diliyorum. Fenerbahçeli futbolcuların ve gerçek Fenerbahçe taraftarlarının üzülmelerine hiç gerek yoktur. Sonuçta GS de bu ülkenin güzide bir kulübüdür ve normal sezonu 9 puan önde kapatmıştır. Yani şampiyonluğu daha çok hak eden takım kesinlikle Galatasaray’dır.
Bana göre de FB olmazsa ne GS tam bir takım olabilir, ne de GS olmazsa FB tam bir takım olur. İki kulübün birbirlerini yendiklerinde taraftarların sevinçten deliye dönmeleri, iki kulübün de büyüklüğünden ileri gelmektedir.
Fanatizmden uzak bir GS'li olarak, her şeye rağmen bu sene gösterdikleri üstün başarıdan dolayı FB'yi içtenlikle kutluyor, başta dostlarım, okurlarım ve arkadaşlarım olmak üzere; gerçek Fenerbahçe taraftarını saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Ancak FB yöneticileri için yine de bir iki laf söylemek isterim. Çünkü Cumartesi gecesi yaşanan olayların bu noktaya varmasında onların da kusurları vardır. En başta da Başkanvekili Nihat Özdemir’in. Çünkü Nihat Özdemir, yaklaşık bir ay önce,“Kadıköy’de Galatasaray’ı alkışlamayacağız…” şeklinde beyanat vermiştir. Bana göre; işte bu tür beyanatlar, FB taraftarının öfkesini kamçılayıcı etki yapmıştır. Hapisteki Aziz Yıldırım’ın, vermiş olduğu emirlerle taraftarı Silivri ve Çağlayan Cezaevlerinin önünde toplayıp gövde gösterisinde bulundurması da FB taraftarındaki “Mağduriyet Psikolojisi”ne tavan yaptırmış ve taraftarı iyice germiştir. Kadıköy’de yaşananların önemli sebeplerinden birisi de budur bence. Oysa vaktiyle GS Başkanı Merhum Özhan Canaydın, FB’yi alkışlamış, bu sebeple de “Fair Play” ödülüne layık görülmüştü.
Aynı şekilde şimdiki GS Başkanı Sayın Ünal Aysal’ın kendisine ''Fenerbahçe Kulübü Başkan Vekili Nihat Özdemir'in 'Galatasaray son maçta şampiyon olursa alkışlamayacağız yönünde medyaya yansıyan açıklamaları oldu. Bu düşmanlığın sebebi nedir?'' şeklinde sorulan bir soru üzerine söylemiş olduğu şu sözleri de centilmenlik adına önemli buluyorum:''Doğrudur. Bu açıklamayı ben de okudum ama gazetelerde okuduğunuz her şeye bazen inanmamak gerekiyor. Ben Sayın Nihat Bey'in Galatasaray şampiyon olduğu takdirde, sevinmese dahi gayet tabi onların sahasında olan şampiyonu alkışlayacağına inanıyorum. Orada bir sorun yaşamayacağız. Çünkü aynı şey de bizim de başımıza gelirse, ben Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu orada alkışlayacağım.''(1).
…
Fanatik derecesinde olmamakla birlikte, GS’li olduğumu yukarıda söylemiştim. Ancak bu konuda oldukça bahtsız bir insan olduğumu söylemek isterim! Çünkü eşim FB’li, damadım FB’li, eniştem ve yeğenlerim FB’li. Doğrusu bu kadar FB’li içinde bazen bunaldığımı hissediyorum! Ve sıkı durun, bunların hiçbirisi beni henüz tebrik etmiş değiller! Ancak Allah’tan, kızım ve kız kardeşim GS’li de az çok bir denge sağlayabiliyoruz evde…
Kahveye gitme alışkanlığım hiç yoktur. Maçları da seyretmem. Ancak önemine binaen geçtiğimiz cumartesi günü, maçın ikinci yarısını seyretmek için mahallemizdeki kahvehaneye gitmiştim. Hay gitmez olaydım! Baktım maç arası verilmiş kahvedekilerin çoğu dışarıda sigara içiyordu. Kahvenin kapısında duran adama 5 TL toslayıp içeri girdim. Baktım bir taraftaki sandalyelerin üzerinde FB bayrağı var. Ne olur ne olmaz diyerek hemen başka yere oturdum. İkinci yarı başladı ve FB’li Selçuk Şahin ayağındaki topu kaptırınca yanımdaki adam bastı kendi futbolcularına küfrü “Lan o. çocuğu sen demi GS’lisin?”. Dia ikinci sarı karttan kırmızı kartı görünce öndekilerden birisi bastı bu sefer küfrü; “a. koyduğumun oğlu”. Düşünsenize adam ta Ankara’dan Afrika’nın bilmem neresindeki anne Dia’ya kilitlenmeye çalışıyordu! Doğrusu onlar adına ben utandım. Hem de haddinden fazla. Bir daha da kahvehaneye gitmemeye söz verdim kendi kendime…
İşte size FB taraftarının ruh hali. Adamlar, biraz da FB yönetiminin tavrı yüzünden gerçekten de patlamak üzereler. Bunu, mahallemizdeki kahve milletinin insanlarından ve yıkılası kör hanede bekleyen evlâdı iyalden biliyorum ben.
Yani açık söylemek gerekirse; FB’lilerin tepkileri yüzünden şöyle ağzımızın tadıyla şampiyonluğun tadını bile çıkaramadık bu sene. Cumartesi gecesi, saat 24.00 sularında CNN Türk'teki canlı programa telefonla bağlanan M.Ali Birand’ın sözleri aslında her şeyi anlatıyordu. Şöyle diyordu M.Ali Birand: "Galatasaray, karanlık bir sahada ve tribündeki bir grup FB taraftarının -O.Çocukları- şeklindeki tezahüratları altında şampiyonluk turu atıyor. Ben böyle bir şampiyonluk turu ne gördüm, ne de işittim..."
Nihat Özdemir’in daha önce söylemiş olduğu “Galatasaray’ı alkışlamayacağız…” şeklindeki sözlerini bildiğim için, Cumartesi günü maçtan önce yapmış olduğu ve görünüşte iyi niyetli olan "…Bu derbi bir ilk olacak. Ben Fenerbahçe ve Galatasaray'ın çok derbisine şahit oldum. Fakat ikisinin oynayacağı maç sonunda, bu iki takımdan birisinin şampiyon olacağı noktaya ilk kez gelindiğini görüyorum. Dolayısıyla tarihe geçecek. Hak eden kazansın, hepimiz için hayırlısı olsun."(2) şeklindeki sözleri bile beni rahatsız etmiştir. Çünkü aynı açıklamasında, GS ile dalga geçen sözleri de var Nihat Özdemir’in. Onun için maçtan sonra facebook sayfamda Nihat Özdemir’in yukarıdaki açıklamasına şöyle bir yorum yaptım:
“İşte size Nihat Özdemir ve Ali Koç'un centilmenlik anlayışı. Sırf GS'ya Kadıköy'de kupa alma zevkini tattırmamak için olay çıkarıyorlar. GS yöneticilerinden ricamdır. Kupayı sahanın ortasında almadan takımı stattan çıkarmayın. Hatta günlerce bekleseniz bile. Çünkü bu, yüz yılda nasip olacak bir neticedir…”
Bu sebeple, karanlık ve ıssız bir ortamda da olsa kupayı Kadıköy’de çim sahada alma konusunda kararlılık gösteren GS yönetimini ve bu konuda hassasiyet gösterip devreye giren FB’li Başbakanımızı kutluyorum. Galatasaray Futbol Takımı’nın 18’inci şampiyonluğu, bütün GS camiasına hayırlı uğurlu olsun.
Paul Valery derki; "Düşüncenin üstesinden gelemeyen düşünenin üstesinden gelmeye çalışır."
Biz de diyoruz ki; futbol bir oyundur ve oyunun üstesinden gelemeyenler, oyuncunun üstesinden gelmeye çalışmamalıdırlar. Ancak ne yazık ki; Cumartesi günü Kadıköy’de tam tersi bir durum yaşanmıştır. Başta GS ve FB olmak üzere; Avrupa arenasına çıkacak bütün takımlarımıza şimdiden başarılar diliyorum…
Ömer Sağlam
____________
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.