Kon-Tici Vira Cocha "KAYIP KITALAR KİTABI 9" [Günay Tulun]

"KAYIP KITALAR SERİSİ 9"
Geçen yüzyılın bazı yazarları:
- “Burası Atlantis’tir.”
- “Burası Cennet Bahçesi’dir.”
- “Burası insanoğlunun doğup ortaya çıktığı ilk yerdir” diye, birbirleriyle nazik nazik (!) fikir yarışında bulunmuşlar.
Bölgenin, hakkında pek az şey bilinen farklı bir uygarlığın dinsel ve yönetimsel başkentlerinden biri olduğunu iddia edenler de olmuş ki, bu sav; binlerce yılla ifade edilen yaşı ve bazı ilginç veriler nedeniyle akla oldukça yatkın.
Kenti inşa edenlerin, yani ilk halkın, bügünün ölü dillerinden biri olan “Pukina”ca konuştuğu söyleniyor. Tabii ki bu da bir iddia…
Bu uygarlığa ait en önemli kent, “Güneş Kenti“.  
Batılıların, adını; en çok “Kon-Tici Vira Cocha” olarak yazdıkları, yaratıcı “Kon Tiki Vira Koca“yla bağlantılı olduğu sanılan kentin ve onunla iç içe geçmiş hâliyle “Güneş Kenti“nin ilk kurulduğu noktayla ilgili tezler de değişik…
İlkini az önce gördük: Deniz kıyısında kurulmuş, yer hareketlerine bağlı olarak yükselmiş… Bu işlem sürerken, tabii ki çok büyük bir bölge de deniz seviyesinden binlerce metre yükseğe tırmanmış. Bir taraf yükselirken, denizle daha fazla iç içe olan yerlerin büyük bir kısmı da sulara gömülmüş. 

Bir başkasına göreyse kent, bugün; buharlaşma sonucu küçülmesi nedeniyle yirmi kilometre uzağında kaldığı ünlü bir gölün güney sahillerinde inşa edilmiş.
Hemen yakınlarında, birleşik ya da ayrık olarak yazılan iki sözcükten meydana gelmiş; Puma Punku, Puma Puncu, Puma Pumku, Puma Pumcu yani Pumakapısı denen ilginç bir ören bölgesi daha var.
Gölün Türkçe anlamı Taşpuma… Hatta şu anlamları taşıdığı da varsayılmakta… Pumataşı, Pumakayası, puma ile taşın bir araya gelmesinden doğan farklı bir anlam olan Güçlüpuma, Büyükkedikayası, Kurşunikaya…Anlamışsınızdır umarım!Titicaca’dan söz ediyorum.
Aymará dilinde titi, büyük kedi yani puma anlamında kullanılıyor.
Kak ya da kaka ya da caca ise şimdi yazacağım kelimeyle aynı anlamda ve fonetik olarak da ona çok benzer bir kelime: Kaya! 
Keçua dilindeyse titi, kurşuni renk; qaqa ise Aymarálılar’da  olduğu gibi kaya olarak kullanılıyor.
Titicaca Gölü’nün, lisanına göre Titicaca, Titiqaqa ya da Titikaka olarak yazıldığını görmekteyiz. Kutsal olduğu varsayılan bir göl.
Bizim Van Gölü’nün üç katı büyüklüğünde bir tatlı su haznesi…
Şekli, b
ir tavşanı yakalamak üzere olan bir pumayı andırıyor. Neredeyse yok olmuş İnka ulusunun son fertlerini, babası Atau’nun düşmanlardan saklamak için götürdüğü çıkışı olmayan bir yer olan Kapaktakon’dan, zamanı geldiğinde çıkarıp, bölgeye egemen olmalarını sağlayan; ilk ve en büyüğü olduğu kabul edilen İnka İmparatoru Manco Kapak, bu gölden doğmuş.
Bismillah!
Neydi o şimdi?
Atau, Manco, Kapaktakon, Kapak!..
Barış Manço’da nerden çıktı şimdi?
Kim kimin atasıymış?
Kim kapalı bir yere konmuş?
Neyin kapağıymış o öyle?
Neyse kafaları karıştırmayayım.
Kentin yayılması, güneydoğuya doğru az bir sapmayla başlangıçta kurulduğu yöne, yani güneye doğru olmuş.
Kentlerin kurulmuş olduğu varsayılan yerlere hiç itirazım yok.
Olur da olmayabilir de…
Bunları kesinlikle saptamanın da bilimsel yolları var.
Beni meraklandıran, burada yaşadığı düşünülen halklardan ilki…
Yalnız ondan önce, bu “Kon Tici Vira Cocha“yı alıp, bir yana koysak fena olmaz.
Bırakalım, konuşacağımız ana kadar orada beklesin bizi… Yalnız ara sıra Avrupa kökenlilerin yazdığı gibi yazmayı unutup; telaffuz edilmekte olan, yani ağızdan çıkan hâlini yazarsam yanlış yapıyor demeyin lütfen! Yabancı sözcükleri Avrupalılar gibi yazmaya ne mecburiyetim var ki?
Önceleri, MÖ 1500 ile MS 1200 arasına yakıştırılan bu kültürle ilgili tarihlemelerin yanlışlığı, günümüzün kıt sayıdaki araştırmalarıyla ortaya çıkarılmış. Sonuç; Posnansky’yi haklı çıkaracak kadar öncesini, biraz önce sözünü ettiğim o, on küsur bin yılı gösteriyor. Yalnız bu kez daha kesin bir sayı var.
On iki bin yıl!
Bazı yazarlarsa burada, çok eski dönemlerde dev bir ırkın yaşadığını yazmışlar.
“Çinliler, Vikingler, hatta Türkler”ce kurulmuştur diyenlerin sayısı da az değilmiş. Lütfen buradaki Türkler sözcüğünü de alıp, demin ki kenara bırakın.
Zahmet olacak ama yine bir sayfa çevirmeniz gerekecek.

  KAYIP KITALAR KİTABI" adlı serinin bir önceki yazısı "On İki Bin Yıllık Kent” ve beş gün sonra yayına girecek yazısı "Ve Huzurlarınızda; Tiwanaku!"yu, site ana sayfasındaki "*YAZILAR ARŞİVİ-Sayfa III"ten seçebilirsiniz.

Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN