İr Ak Koca "KAYIP KITALAR KİTABI 15" [Günay Tulun]


Unuttum sanmayın.

Sıra geldi, geçmiş sayfalarda bir kenara ayırdıklarım arasında bulunan ve yabancıların “Kon-Tici Vira Cocha” dedikleri, yaratıcı “Kon Tiki Vira Koca”ya…
Kelime kelime açalım önce… 
Kon: Türkçedeki anlamlarından biri, Ergenekon efsanemizde olduğu gibi konmak, konulan, ikamet edilen yer, yani yurt.
Bir zamanlar bizde kün olarak telaffuz edilen bir şekliyse gün ve güneş anlamında…
Bir zamanlar dedim ama kün; Anadolu’da ve “Dış Türkler” dediğimiz Türkiye dışındaki Türkler arasında da birçok yerde kullanılmaya devam ediyor.
İşe bakın!
Bu kün sözcüğü, bazı Amerika yerlilerinde de gün demek.
Bazılarındaysa örneğin İnkalarda olduğu gibi; güneş…
Günümüz Türkçesinde de Amerika yerlileri; örneğin Algonquinlerin tanımladığı gün ile İnkaların güneşini bir araya getirerek kullandığımız durumlar var. Algonquinlerle İnkaların iki farklı olayı anlatmak için kullandıkları bu sözcük, bugün, bizde de gün olarak kullanıldığı gibi yekdiğerini ifade için de kullanılabiliyor. Gündelik konuşmalarımız içinde, sık sık, ”Gün batımı, gün battı, gün doğmak üzere, gün doğumu” dediğimizi hatırlayın lütfen.
Burada ifade edilen aslında gün değil, güneş.
Örneğin gün batımının anlamını açıklamaya kalksak mutlaka, “Gurup vakti, gurup, güneşin ufukta kaybolması” olduğunu yazarız.
Doğrusu da bu çünkü…
Ayrıca İnka efsanesi Kapaktakon, Titicaca gölü çevresinin Aymarálıları ile İnkaların dilinde; bizim Ergenekon’la tamamen aynı anlamı taşıyor.
Üstelik her iki efsanede de şaşılacak kadar çok benzerlik var.
Tiki, tigin, tekin: Bugün o sözcükleri bilmeyenler için şöyle söyleyeyim: “Prens” anlamında. Yalnız bir zamanlar özellikle tiki sözcüğü tanrı anlamı da yüklenerek kullanılmış. İlginçtir: Ön-Türklerin tanrıyı; aynı Sümerlerde olduğu gibi, tingir ve dingir olarak ifade ettiği de biliniyor. 
Sözcüğün aslı ise Çinlilerin Türkleri anlatırken kullandıkları hatta uzunca bir süre Türklerin de kendilerini ifade ederken söyledikleri “Tik, Tiki, Tirk”…
Bence çok ilginç bir şey daha var: ”Markiz Adaları”nda ve bağlı olduğu “Polinezya Takımadaları”nın da birçok yerinde, yerli halk; taş, ağaç ve kemikten yapılmış tanrı ve tanrı vasfı taşıdığına inanılan atalarının figürlerine de “tiki” diyorlar.
Önemli bir benzerlik daha var. İnkaların, Sümerlerin, ve Orta Asya’nın eski Türklerinin dua etme ya da tapınma tarzları; yüksek yerlere çıkıştan, güneşe yönelmekten, elleri ovuşturmaya kadar aynı…
Sıra geldi Vira Koca’ya…

Vira Cocha: Türklerdeki; İr-A(k) Koca, yani Er-A(k) Koca’nın tek harf düşüşüyle aynı… Birçok dilde, aynı harf art arda geldiğinde telaffuz ederken biri atılabiliyor. Hatta bu atılma, zamanla o sözcüğün yazılışına da yansıyor ki, bizim dilimiz bile bu tür örneklerle dolu…
İr ve er: “Hem ir hem de er” sözcükleri, yaşayan Türkçede; “erkek, mert, insan, soylu” anlamı taşır.
Ak: Türkçede; “beyaz, temiz, pak, dürüst, namuslu, tasasız, sıkıntısız, rahat” anlamlarıyla bugün de kullanılmakta.
Koca: Bu sözcüğün de Türkçe’de; çeşitli anlamları var ama buradaki kullanılışı “kocamış, yaşlı, ulu, bilge, pir, büyük” anlamına yönelik. Malum, bu sözcüğü de hâlâ kullanmaktayız.
Ak koca: Türkçede; “ak sakallı kocamış kişi, ak sakallı bilge kişi, ak sakallı ulu kişi” anlamındadır. O da Türkçemizde hâlâ kullanılıyor.
Hadi gelin Kon-Tiki Vira Koca’yı, tümünü bir araya getirerek bugünkü konuşma dilimize göre okuyalım.
Birinci çözüm  : “Türk Güneşi Er Ak Koca” ya da “Türk Güneşi İr Ak Koca”
İkinci çözüm   : “Güneş Prensi Er Ak Koca” ya da “Güneş Prensi İr Ak Koca”
Üçüncü çözüm: “Güneş Tanrı Er Ak Koca” ya da “Güneş Tanrı İr Ak Koca”
Dileyen; bunları okur, belge ve kaynakları araştırır, inanır!
Dileyen; okur, belge ve kaynakları araştırır, inanmaz!
Dilemeyen; okumaz, dolayısıyla incelemez ve tabii ki hiçbir fikri olamaz!
Gelecek sayfaya geçmeden, sayfanın yayınlanmasıyla birlikte skuba dalışı yapacağımızı hatırlatırım.
Ona göre teçhizatlanın lütfen!
Günay Tulun
  “Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için, bu yazının sol yanında yer alan; [ YAZILAR ARŞİVİ veya SESSİZLİĞİN SESI GRUBU YAZARLARI] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN