Bugün Türk tarihinin en önemli günlerinden biri, belki de birincisi…
Bu hainler tayfası neredeyse tek bir savaş tanıyor. Çanakkale Savaşı…
ÇANAKKALE'Yİ HURAFEYE BOĞMAYIN
O bozguncular, Çanakkale’yi hurafeye de boğmuştur.
Düşmanı yenen sanki yiğit askerlerimiz değil, “Yeşil Sarıklı” sanal varlıklardır.
Sanmayın ki manevi değerlere karşıyım. Yaşam bin bir gizle dolu. En garip olaya bile “Hayır!” diyerek kapıları kapatmam. Yalnız, kahramanlarımızın hakkını bu kadar açıkça çalanlara da eyvallah etmem, edemem.
Yoksa günümüz insanının çok azının duyduğu "Norfolk Olayı"nı 1984'ten bu yana bilmekteyim. Aynı dönemde Anzakların imzalanarak tutanağa bağlanmış ifadelerini, General Hamilton'un "Çanakkale'de gökten gelenlerle de savaştık" demesini, Atatürk'ün çevresinde UFO'ların dolaştığını hatta bunun bazı fotoğraflarla da saptandığını çok iyi biliyorum.
Çanakkale’de Atatürk konusunda da iftira ve hezeyanlar var.
Buyurun:
Mustafa Kemal, Tekirdağ’da kurulacak olan “19. Tümen
Komutanlığı”na atanır.
|
20 Ocak 1915
|
Mustafa Kemal
Tekirdağ'a gelir ve “19. Tümeni” kurma çalışmalarına başlar.
|
2 Şubat 1915
|
Tekirdağ'da kurulan “19.
Tümen Komutanlığı” Eceabat-Maydos'a nakil olur. Mustafa Kemal tümen komutanlığının
yanında ”Maydos Bölge Komutanlığı”na da atanır.
|
25 Şubat 1915
|
5. Ordu, Gelibolu-Çanakkale
bölgesinde kurulur.
|
23 Mart 1915
|
Alman General Liman
von Sanders 5. Ordu komutanlığına atanır. Gelibolu'ya gelir. Savunma
planlarını yeniden yapar. Mustafa Kemal’in “19.
|
24-26 Mart 1915
|
Mustafa Kemal, Bigali
(Çamyayla) köyünde karargâh kurar.
|
18 Nisan 1915
|
Müttefikler
Gelibolu'ya çıkar.
|
22 Nisan 1915
|
Mustafa Kemal, Arıburnu'na
asker çıkaran İtilaf Kuvvetleri'ni tümeniyle durdurur. “Arıburnu Zaferi”
kazanılır. İngiliz ve
|
25 Nisan 1915
|
Liman Von Sanders,
42 bin kişilik kuvvetle Arıburnu çıkarma bölgesinde Anzaklara saldırır.
Başarısız olur. Savaşın en kanlı günüdür. Türkler
|
19 Mayıs 1915
|
Mustafa Kemal Albay
olur.
|
1 Haziran
1915
|
Anzaklar,
Arıburnu'ndaki merkez cepheden taarruza kalkar.
|
6 Ağustos
1915
|
Mustafa Kemal
"Anafartalar Grubu Komutanlığı"na getirilir.
|
8 Ağustos
1915
|
"Birinci Anafartalar
Zaferi" yaşanır.
|
9 Ağustos
1915
|
“Conkbayırı Zaferi”
yaşanır.
|
10 Ağustos
1915
|
"Kireçtepe
Muharebeleri" yapılır.
|
15 Ağustos
1915
|
“İkinci Anafartalar
Zaferi” kazanılır.
|
21-22 Ağustos 1915
|
Mustafa Kemal'e,
Anafartalar Grubu Komutanlığı'ndaki üstün başarılarından dolayı
"Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası" verilir.
|
1 Eylül
1915
|
Fransız-İngiliz
birlikleri Gelibolu'dan çekilir.
|
8 Ocak 1916
|
Mustafa Kemal komutasındaki
Türk Ordusu, tüm cephelerde savaşı kazanır. Kalan son "Müttefik" kırıntıları da Gelibolu'dan atılır.
|
9 Ocak 1916
|
Mustafa Kemal'e,
"Anafartalar Grubu Komutanlığı"ndaki üstün başarıları nedeniyle
|
17 Ocak 1916
|
Daha ne olacaktı?
Kim müdahale edince savaşın seyri değişmiş; görebildiniz mi?
9 Ağustos Anafartalar ve 10 Ağustos Conkbayırı Savaşlarından yenik çıkan düşman, Türkleri cephelerden atmak için, 15 Ağustos günü yeni ve büyük bir saldırı daha düzenler. Bu saldırıyı önlemenin tek yolu kronolojik listemde sözünü ettiğim Kireçtepe’ye ulaşmak ve orada mevzilenerek savaşa tutuşmak…
– Gökten ölüm yağıyor, geçilemez!
O kahraman, bir an bile beklemeksizin:
– Böyle geçilir! diye bağırarak tepeye tırmanıyor.
Tabii ki bunu gören asker de peşinden…
Çanakkale Savaşları özellik olarak, bölgesel savaşlardır.Tüm yurdu kapsamaz. Belli bir yörede yaşanmıştır. Verilen şehitlerle birlikte, neredeyse vatanın tüm ocaklarını ateşler basmıştır ama bıraktığı acıların tüm yurtta hissedilmesi, savaşların bölgesel olduğu gerçeğini değiştirmez. Sanmayın ki Ege, Marmara ve kıyı illerinde neler olduğundan, savaşların yurtta oluşturduğu etkilerden haberim yok!
Bir kesimin "Çanakkale Savaşları"nı sanki sırf deniz savaşından ibaretmiş, bir diğer kesimin de kara savaşlarını çok çok kısa sürmüş gibi gösterme gayretlerinin nedenine gelirsek... Bu büyük tarih hırsızlığının tek nedeni var: Mustafa Kemal'in mevcudiyeti. Yukarıdaki kronolojiden de anlaşılacağı gibi kara savaşlarının her dakikasında Mustafa Kemal vardır. O güne dek neredeyse tüm ömrü savaşlarda geçtiğinden büyük deneyim kazanmış bu askerî dehanın attığı her adımsa zaferle sonuçlanmıştır. İşte padişahçı, Osmanlıcı, Yeni Osmanlıcı, Cumhuriyet düşmanlarının dayanamadığı büyük olaysa budur. Yalanla, iftirayla, uydurma tarih yaratmayla nereye varacaklar ki? Allah bunların tümüne akıl, fikir versin. Amin!
Bir şey daha var, hem de çok önemli bir şey:
Ne gariptir ki, “İtilaf Devletleri” denen düşman; “7 Kasım 1918 günü, bando mızıka eşliğinde Çanakkale’den geçerek” yaklaşık 465,5 yıldır düşman ayağı değmemiş Türk Başkenti İstanbul’u, Çanakkale olaylarının bitiminden tam 1039 gün sonra, 13 Kasım 1918’de fiilen işgal etmiş ve bu rezalet, 30 Ağustos zaferinden 1 yıl 1 ay 1 hafta sonrasına, 6 Ekim 1923 tarihine kadar sürmüştür.
Aynı dönemde birçok yeri işgal eden Rusları da unutmamak gerek.
Hadi gelin, Kurtuluş Savaşı’na da çok kısa bir göz atalım.
Kurtuluş Savaşı belli bir bölgeyi değil, tüm yurdu savunmak ve işgalden kurtarmak için yapılmıştır. Çanakkale’deki gibi, savaşarak bir hedefe ulaşmak isteyen düşmana karşı değil; dipdiri, hiç güç harcamadan hedefine ulaşmış, giriştiği işgali tamamlamış, yerleşip konumunu güçlendirmiş, egemenlik iddiasını fiiliyata geçirmiş düşmanlara karşı yapılmıştır.
Bu kadarı yetmez mi?
Yazmadıklarım da var tabii…
Günümüz patronlarının tamamı olmasa da ona yakın bir kısmı ne yapar bilir misiniz? Her millî bayramda işçilerini çalıştırıp o millî coşku içlerine sinmesin diye yırtınırlar. İnanmazsanız gidip bakın bugün. Fabrikalara, iş yerlerine aklınıza gelen her yere gidip bakın. Devlet daireleri dışında kalan iş yerlerinin neredeyse tamamında, fazla mesai bile verilmeden, insanların çalıştırıldığını göreceksiniz. Bu yanlışı durdurması gereken yetkililer; kör, sağır ve dilsizdir. Öyle olmasalar bu zulüm sürüp gider mi?
Yetişmekte olan yeni nesillere millî duyguları aşılamanın en güçlü yollarından biri, belki de ilki, millî bayramlardır. Babalarla analar çalışırsa çocukları o duygularla kaynaştıracak tören yerlerine, bayram gösterilerine kim götürecek? Gitmesinler diye engellemeler yapan işverenler mi yoksa ellerinden gelse millî bayramları silecek Türklük düşmanı politikacı takımı mı?
Hepimize akıl fikir versin ki, nereye gittiğini fark edenlerden olalım.
Yalnız ve yalnız, değerini bilenlere; anlamını fark edenlere kutlu olsun!
Günay Tulun
yola çıkılarak yapılmış bir tespittir.