İslâm dini, boşama suretiyle kadınlara zarar vermeyi yasaklamış ve buna yol açan sonsuz sayıdaki boşama hakkını da sınırlandırmıştır. Kur'ân'da 'Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. (...) Eğer tekrar (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onunla evlenmesi kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa ve her ikisi de Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.' buyrulmaktadır(Bakara, 2/229, 230).
FB-Emenike İlişkisi: Hülle mi Evlilik mi? [Ömer Sağlam]
Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Fenerbahçe aşk tazeledi ve platonik aşkı Emmanuel Emenike'sine tekrar kavuştu. Hem de muarızlarının gözünde "hülleci" damgasını yeme pahasına ve bu iş için 13 milyon Euro gibi bir rakamı gözden çıkararak.
Bilindiği gibi Emmanuel Emenike, 2009-2010 sezonunda Karabükspor'a gelmiş, 2011-2012 sezonu için Fenerbahçe ile anlaşmış, ancak şike olayı patlak verince ve adı şike olaylarına bulaştırılınca FB forması altında ayağı topa dahi değmeden apar topar ve 10 milyon EURO karşılığında Rusya'nın Spartak Moskova Takımı'na satılmıştır! Yani açıkçası FB, bu süre zarfında "Hülleci" pozisyonuna düşmüştür!
Ne var ki; FB'nin Emenike aşkı hiçbir zaman azalmamış, aksine Emenike, Spartak Moskova formasıyla gol attıkça daha da alevlenmiştir. Geçtiğimiz sezon Avrupa Şampiyonlar ligi elemelerinde Emenike'nin FB'ye attığı gol bile FB'lileri üzmek şöyle dursun, onlardaki Emenike aşkının kara sevdaya dönüşmesine yol açmıştır! İşte bu platonik aşk ve kara sevdadır ki; Emenike'nin tekrar FB'ye dönmesine yol açmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.
2011-2012 sezonu başında bizzat "Hülleci" pozisyonuna düşen FB'nin durumu, birkaç gün önce gerçekleştirdiği ikinci Emenike transferinde de, karısını üç talakla boşadıktan sonra onunla tekrar evlenebilmek için "Hülle" yapmayı göze alan adamın durumuna benziyorsa da aslında öyle değildir. Çünkü ortada gerçek bir evlilik vardır. Çünkü Emenike ile Spartak Moskova arasında iki sezon süren gerçek bir evlilik hayatı yaşanmıştır. Şu halde, FB'nin Emenike ile yapmış olduğu ikinci evliliğin hülleye dayanıp dayanmadığını, yani dinen caiz olup olmadığını anlayabilmek için öncelikle yapmamız gereken şey "hülle" kavramının ne olup ne olmadığını ortaya çıkarmaktır.
Hülle Nedir?
"Hülle" ile "hile" kavramları arasında yakın bir ilişki olsa gerek. Örneğin bizim siyasi hayatımızda"Hülle Partisi" diye bir kavram vardır ve bu kavram, Siyasi Partiler Kanunu'nun arkasını dolanmak maksadıyla kâğıt üzerinde kurulan geçici partileri açıklamaktadır. Zira mevcut Siyasal Partiler Kanunu, milletvekillerinin sık sık parti değiştirmesinin önüne geçmek için bu geçişlere yasak getirmiş, ancak parti birleşmelerine müsaade etmiştir. Bu sebeple parti değiştirecek milletvekili ya da milletvekilleri, öncelikle bir parti kurup bu yeni partiye üye olmakta, arkasından da bu partinin geçecekleri parti ile birleşmesi yönünde karar alarak geçiş işlemini tamamlamaktadırlar. İşte geçici olarak kurulan bu partiye "Hülle Partisi" adı verilmektedir.
Aslında dini bir kavram olan "Hülle" şöyle açıklanmaktadır: Boşanan bir kadının boşanması, üç talakla olmuş ise, bu kadın, dini açıdan ancak üç hayız müddeti bekledikten sonra başka bir erkekle evlenebilir. Yani boşandığı erkekle değil, öncelikle başka bir erkekle evlenebilir. Boşandığı erkekle evlenmesi, ancak başka bir erkekle evlenip, gerçek bir evlilik hayatı yaşadıktan, yani cinsel ilişkili bir evlilik hayatı geçirdikten sonra yine üç talakla boşanıp üç hayız döneminden sonra caiz olur. Bu arada ikinci eşle kâğıt üzerinde, yani cinsel ilişki olmadan veya bir cinsel ilişki olacak kadar bir süre baş başa kalmaksızın evlenip boşanmaya, evlilik hilesi yani "Hülle" denir ki; bu dinen caiz değildir ve böyle bir yolla birinci eşle evlenmek dinen haram kılınmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliği de yapan fıkıh uzmanı (İslam Hukukçusu) Dr. İbrahim Paçacı "Hülle" kavramını şu şekilde açıklamaktadır:
"Sözlükte 'helâl kılma' anlamına gelen 'halle' fiilinden türetilen hülle kavramı, üç talakla boşanan bir kadının, ayrıldığı kocasına dönebilmesi amacıyla bir başka erkekle evlenmesi anlamına gelmektedir. Bu işlem tahlîl veya tahlîl-i şer'î tabirleriyle de ifade edilmektedir.
İslâm dini, boşama suretiyle kadınlara zarar vermeyi yasaklamış ve buna yol açan sonsuz sayıdaki boşama hakkını da sınırlandırmıştır. Kur'ân'da 'Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. (...) Eğer tekrar (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onunla evlenmesi kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa ve her ikisi de Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.' buyrulmaktadır(Bakara, 2/229, 230).
İslâm dini, boşama suretiyle kadınlara zarar vermeyi yasaklamış ve buna yol açan sonsuz sayıdaki boşama hakkını da sınırlandırmıştır. Kur'ân'da 'Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. (...) Eğer tekrar (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onunla evlenmesi kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa ve her ikisi de Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.' buyrulmaktadır(Bakara, 2/229, 230).
Üç talakla boşanan eşlerin tekrar evlenebilmeleri için boşanan kadının başka biriyle evlenmesi ve bu evliliğin hilesiz, muvazaasız, sahih bir şekilde ve evlilik amacına uygun olarak yapılması ve zifafın gerçekleşmesi gerekir. Hz. Peygamber, ikinci eşiyle zifaf olmadan birinci eşiyle evlenmesinin helal olmadığını belirtmiştir (Buhârî, Talâk, 4; Ebû Dâvûd, Talâk, 49).
İlk eş ile evlenmeyi helal kılmak için yapılan ve hülle adı verilen hileli evlilik, İslâm ilkelerine, kadının hakkını ve itibarını korumak amacıyla boşamanın üç ile sınırlandırılmasına ters düşmektedir. Bu yüzden Hz. Peygamber, hülle yapan ve yaptıran erkeği Allâh'ın lânetine uğramış kişiler olarak ilan etmiş (Ebû Dâvûd, Nikâh, 15; İbn Mâce, Nikâh, 33), hülle yapan erkeği kiralık teke olarak aşağılamıştır (İbn Mâce, Nikâh, 33). Ashab-ı kiram da hüllenin helal olmadığını belirtmiştir. İslâm mezhepleri, hülle şartıyla yapılan evliliğin haram olduğunu kabul etmişler; Hanefîlerden İmam Ebû Yusuf ve Muhammed ile İmam Şafiî bu nikâhın ilk koca ile evlenmeyi helal kılmayacağını, İmam Malik ve Ahmed ibn Hanbel de, hülle şartıyla yapılan evliliğin fasit olduğunu söylemişlerdir.
Ancak, üç talak ile eşinden ayrılan kadın, hilesiz, muvazaasız, sahih bir şekilde ve evlilik amacına uygun olarak başka bir eşle evlenir ve ölüm veya geçimsizlik nedeniyle ayrılık meydana gelirse, ilk eşle evlenmesi helal olur."(1).
FB'nin Emenike İle Yaptığı İkinci Evlilik Dinen Caizdir!
Hüllenin dini yönünü bu şekilde açıkladıktan sonra bu izahatı futbola ve Emenike olayına tahvil ederek söyleyecek olursak; FB'nin Emenike ile yapmış olduğu ikinci evliliğin caiz olduğu sonucuna varırız. Zira Emenike ile ikinci kocası pozisyonundaki, ikinci kulübü olan Spartak Moskova arasındaki ilişki gerçek bir ilişkidir. Emenike bu ilişkiye dayanarak Spartak Moskova forması altında birçok gol atmış, hatta bu gollerden birisini de 2012-2013 sezonunda eski kocası, pardon eski kulübü FB'ye atmıştır(2). Yani Emenike, Spartak Moskova forması altında bir anlamda eş olmanın gereklerini hakkıyla yerine getirmiş bulunmaktadır! Dolayısıyla Emenike'nin, geçtiğimiz günlerde ilk kocası pozisyonundaki FB ile tekrar anlaşması, sportif açıdan olduğu kadar dini açıdan da caizdir.
Hülleci
Hülle ve Hülleci deyince sizin aklınıza ne geliyor bilmiyorum ama benim aklıma hemen Rahmetli Kemal Sunal, daha doğrusu Kemal Sunal'ın da rol aldığı "Süt Kardeşler" isimli Ertem Eğilmez filmi gelmektedir. O filmde Şaban'ın (Kemal Sunal), kumandanı Hüsamettin (Şener Şen) tarafından"hülleci" yapıldığı bir sahne vardır. Kumandan Hüsamettin, kocası Bayram'dan (Ergin Orbey) üç talakla boşanan kız kardeşi Afife'yi (Jale Altuğ), tekrar onunla evlendirmek ister. Ancak ortada dini açıdan engel vardır. Kumandan Hüsamettin, bu engeli aşmak için, öncelikle Emir Eri Şaban'ı 24 saatliğine kardeşi Afife ile evlendirmek, sonra da yine üç talakla boşatarak boşandığı eşi Bayram'la evlendirmek ister. Bu iş, hem boşayan eş Bayram'ın, hem de hülleci koca Şaban'ın aklına pek yatmasa da mecburen kumandan Hüsamettin'in emri yerine getirilir. Ancak Şaban bir ara uyanmıştır ve dini açıdan eşi olan Afife ile birlikte olmak ister. Fakat kumandan Hüsamettin, bu uyanık hülleciye fırsat vermez...
Hocam, Hülle Mülle Yok mu?
Hülleci Şaban'ın uyanıklık edip kumandanının kız kardeşi Afife ile birlikte olma isteğine benzer hikayeleri eminim ki; sizler de mutlaka duymuşsunuzdur. Şahsen ben çok duydum. Mesela eskiden kadınlar, şimdiki gibi yanlarında eşleri veya mahremleri olmadan hacca ve umreye gidemezlerdi. İşte bu durumdaki bazı kadınlar, hacca ve umreye gidebilmek için bazı erkeklerle dini nikah kıyarak anlaşmalı evlilikler yapmışlar, ancak dönüşte anlaşmalı evlilik yaptıkları erkekler kendilerini boşamadıkları için mecburen onlarla gerçek evlilik yapmak zorunda kalmışlardır.
Doğrusu "hülle" ve "hüllecilik" dinen haram olduğu gibi, sosyal açıdan da oldukça riskli bir uygulamadır. Ayrıca boşandıktan sonra tekrar evlenmeyi düşünen dindar insanlar için gerçekten de katlanılması zor ve onur kırıcı bir eylemdir. Ancak ne var ki; evlenmenin ve boşanmanın çok ciddi eylemler olduğunu öngören dinimiz İslam, hem boşanmayı zorlaştırıp ağır şartlar getirmiş, hem de evlenip boşanmayı ve tekrar evlenmeyi adeta oyuncak haline getiren insanlara kadının ilk eşiyle evlenebilmek için öncelikle bir başka erkekle gerçek bir evlilik ilişkisi yaşamasını şart kılmıştır. Ancak ne var ki; bazı uyanık Müslümanlar, bu ağır ve onur kırıcı eylemden sıyrılmak için hileli yollara sapmışlar, "hülle" adı altında anlaşmalı ve yalancı bir evlilik müessesini devreye sokmuşlardır. Din taciri olan din adamları da ne yazık ki bu tür eylemlere çanak tutmuşlardır. Ancak bazen bu tür hileli işlemler ters tepmiş ve hem hüllenin taraflarını, hem de hülleye aracılık edenleri zor durumlarda bırakmıştır. Anlatacağım hikâye, gerçektir ve Afyon'un Emirdağ ilçesinde yaşanmıştır. Zaten bana da vaktiyle Emirdağ'da İlçe Müftülüğü yapan bir müftü efendi tarafından anlatılmıştır bu hikayeyi. Hikayemiz şöyle:
Emirdağ'ın ağalarından birisi, günün birinde sinirine hakim olamamış ve güzelliği dillere destan karısını üç talakla boşamıştır. Bir süre sonra pişman olmuş ve başka insanların da araya girmesiyle boşadığı karısıyla tekrar evlenmeye karar vermiştir. Ancak ağamız aynı zamanda dindar birisidir ve ortada dini açıdan bir engel vardır. Boşamış olduğu karısı bir başka erkekle evlenip boşanmadıkça kendisiyle evlenmesi zinhar haramdır! Sonunda mesele müftünün önüne gelmiş. Müftü şöyle bir çözüm bulmuş. Kadın öncelikle ilçenin delisi ile bir günlüğüne evlenecek ve bir günün sonunda deliden boşanacak ve ağa ile evlenecektir. Üstelik, bu işin hiç bir riski de yoktur! Çünkü deli nasıl olsa kadına ilişmeyi akıl edemeyecek ve onunla cinsel ilişki kurmaya kalkışmayacaktır! Tarafların ve aracıların beklentisi budur!
Konu ağaya anlatılır ve hülle yapılacak kişi deli olunca ağa da buna razı olur. Sonunda deli ile ağanın boşandığı karısı, müftü efendinin ve şahitlerin huzurunda evlenirler ve evlerine gönderilirler. Ertesi gün sabah olup da deli ile kadının boşanması için bir araya gelindiğinde bir de ne görsünler! İlçenin delisi, o gece sabaha kadar uyumamış ve kadını cinsel açıdan perişan etmiştir! Ancak ağa çaresiz yine de kadını kabul etmiş ve kendisiyle evlenmek zorunda kalmıştır!
Gelelim ilçenin delisine: Müftü efendiyi, camide, çarşıda, pazarda, düğünde, dernekte, nerede görürse görsün, ağzı sulanarak ve ellerini ovuşturarak hemen yanına yaklaşıyor ve şöyle diyormuş:
-"Hocam, bu günlerde hülle mülle yok mu?"
...
Hülle'nin ne kötü bir işlem olduğunu açıklama fırsatı verdikleri ve bu yazıya ilham kaynağı oldukları için FB yönetimine ve Emmanuel Emenike'ye içten teşekkürlerimizle...
Ömer Sağlam
_________________
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.