MHP Sivas'ın Doğusuna Geçti mi? [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
haberiniz.com.tr internet sitesinin genç yazarlarından Burak Kılıçaslan'ın "Hakkâri, Mardin, Şırnak ve Tunceli'de MHP ve CHP Mitingler" başlıklı yazınını görünce, daha doğrusu yazının bu şekildeki başlığını görünce, kendi kendime "İşte özlenen ve beklenen MHP!" diye düşündüm ve bu düşünceyi yorum olarak Burak Kılıçaslan'ın yazısına eklemek istedim. Çünkü sayın yazarın, MHP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da gerçekleştiriceği mitinglerin haberini yaptığını zannettim.

Ancak yazıyı okuyunca anladım ki; Burak Kılıçaslan "Faraza" veya "Mesela"
türünden temennilerini yazmış. Temennilerini yazmış yazmasına da milyonlarca Türk Milliyetçisinin, milyonlarca Ülkücünün ve MHP'ye oy veren milyonların içinden geçenleri yazmış aslında. Onların duygularına tercüman olmuş bir anlamda. Yazısını iki günde yaklaşık 2000 kişinin okumuş olması, bunlardan yaklaşık 300'ünün yazıyı beğendiğini söylemesi ve 10 küsur kişinin bu yazıyı tweetlemiş olması, yapılan birkaç yorumun da yazara destek mahiyetinde olması bunun en açık göstergesidir(1).

Burak Kılıçaslan'ın yazısını okuyunca, bundan yaklaşık 3.5 yıl önce, 21 Şubat 2010 tarihinde  yazmış olduğum bir yazı geldi aklıma. Burak Kılıçaslan'ın yazısında geçen temennilere destek anlamından"Şanlıurfa Sivas’ın Doğusunda mıdır?" başlıklı yazımı tekrar okuyucularımın bilgilerine sunuyorum.

Şanlıurfa Sivas’ın Doğusunda mıdır?
Pek çok insana göre; evet, Şanlıurfa Sivas’ın doğusundadır. Oysa bize göre, Şanlıurfa asla Sivas’ın doğusunda sayılamaz! Diyeceksiniz ki; şehirlerin konumunun bize göresi, size göresi olmaz, açarsın önüne Türkiye haritasını, bakarsın enlem ve boylamlara, alırsın boyunun ölçüsünü! E biz de zaten öyle yaptık; açtık önümüze Türkiye Haritası’nı, baktık Sivas ve Şanlıurfa’nın koordinatlarına. Karşımıza çıkan netice şu oldu:
Sivas 37 derece doğu boylamı üzerinde, Şanlıurfa ise 38 derece doğu boylamı üzerinde bulunuyor. Yani iki şehrin bulunduğu boylamlar arasındaki zaman farkı sadece 4 dakikadır! Bu durumda Şanlıurfa’ya “Sivas’ın Doğusunda” denilebilir mi? Kanaatimce aralarında sadece bir derecelik fark olan iki şehirden birisini, diğerine kıyasla “Doğuda” göstermek, doğru değildir! En azından fen bilimleri açısından doğru sayılsa bile sosyal bilimler açısından pek doğru değildir. Hele hele, sosyo-kültürel göstergeler ve ekonomik kalkınmışlık düzeyleri esas alınırsa Şanlıurfa Sivas’ın değil doğusunda, belki de batısında bile sayılır! TÜİK verilerine bakma gereği duymadık ama Şanlıurfa’nın ekonomik göstergelerinin ve kalkınmışlık düzeyine ilişkin verilerinin, Sivas’ınkilerin üzerinde olduğunu sanıyorum… 

Böyle bir kıyaslamaya neden gerek duyduğuma gelince; şundan gerek duydum: Malum Sayın Başbakan, Türkiye’nin her bölgesinden oy aldıklarından ve milletvekili çıkardıklarından hareketle sürekli olarak kendilerinin  “Türkiye partisi olduğuyla” öğünmekte, muhalefeti ise “Sivas’ın doğusuna geçememekle” itham etmektedir. Aslına bakarsanız bu, bir itham değil, bana kalırsa aynı zamanda doğru bir tespittir! Gerçekten de en azından CHP ve MHP anlamındaki muhalefet, Sivas’ın doğusunda büyük ölçüde yoktur! Sivas’ın doğusuna geçemeyen bir partinin ise iktidar olamayacağı, iktidara gelse bile Türkiye gibi bir ülkeyi şöyle adam akıllı yönetemeyeceği açıktır ve kesindir. Türkiye partisi olduğunu söyleyen ve ne dersek diyelim almış olduğu oyla da bunu ispat eden AKP’nin bile yönetmekte zorlandığı bir ülkeyi, Türkiye’nin genelinden oy alamayan bir partinin adam akıllı yönetmesi, kesinlikle akıl dışıdır.

MHP, Sayın Başbakan’ın işte bu türlü çıkışları üzerine Sivas’ın doğusuna geçmeye karar vermiş bulunuyor. Zira medyadan öğreniyoruz ki; MHP 13 Aralık 2009 günü Ankara’da gerçekleştirmiş olduğu “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat mitinglerinin aynısını Erzurum ve Şanlıurfa’da da yapacakmış. Bu gelişmeyi, MHP adına hayırlı ve güzel bir gelişme olarak kabul ediyor, aynı kararı CHP’den de bekliyoruz. Ancak burada gözden kaçırılan önemli bir ayrıntı vardır. Başbakan’ın“Sivas’ın Doğusu” tabirinden maksadı, kesinlikle Erzurum ve Şanlıurfa değildir. Onun maksadı doğrudan Diyarbakır’dır, Batman’dır, Siirt’tir, Bitlis’tir ve Van’dır. Ancak ille de Diyarbakır. Çünkü her ne kadar doğu denilince Erzurum akla geliyor ise de Güneydoğu denilence akla kesinlikle Şanlıurfa gelmez, Diyarbakır gelir.

Yani MHP, eğer Sivas’ın Doğusu’na geçmek istiyorsa, yürüyüşünü 38 derece doğu boylamında bırakmamalı, en azından 40 derece doğu boylamında bulunan Diyarbakır’a kadar sürdürmelidir. Sivas’tan sadece 4 dakika uzağa değil, en azından 12 dakikalık bir mesafeye gitmelidir…

Ayrıca siz bakmayın MHP’nin son seçimlerde Erzurum’da zayıf düşmesine. Erzurum, öteden beri MHP’nin kalelerinden birisi olarak bilinir. Öte yandan MHP, sadece doğudaki kalesi Erzurum’u değil, Anadolu’nun göbeğindeki Kayseri’yi bile kaybetmiş durumdadır. Hem 22 Temmuz 2007 seçimlerinin öncesinde Sayın Bahçeli’nin Apo’yu asmak için urgan atma gösterisini Erzurum’da yaptığınısakın unutmayalım. Sosyo-kültürel anlamda Erzurum “Sivas’ın Doğusu” sayılsaydı, Sayın Bahçeli hiç böyle bir gösteride bulunabilir miydi sanıyorsunuz? Bize göre de Erzurum, ırkî anlamda Kürtlüğün değil, Türklüğün ana merkezlerinden birisidir. Böyle olunca, MHP’nin Erzurum’da miting yapması, Başbakan’ı asla tatmin etmeyecek ve onu “Sivas’ın doğusu” söyleminden vazgeçirtmeyecektir. O, aynı şekilde “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar” şeklindeki söylemine devam edecektir.

Keza MHP tarafından Şanlıurfa’da yapılacak bir miting de Başbakan’ın bu konudaki hızını kesmeye yetmeyecektir. Çünkü Şanlıurfa ve civarında MHP’nin belli bir miktarda oy potansiyeli olduğu zaten biliniyor. Yanılmıyorsam bugünkü Harran Belediye Başkanı da MHP’lidir. Böyle olunca Şanlıurfa’da yapılacak bir miting de boşuna para harcamaktan başka hiçbir anlam ifade etmeyecektir! Erzincan, Elazığ, Kars, Bingöl, Muş, Adıyaman, hatta Van da öyle…

Ancak Diyarbakır onlar gibi değil. Çünkü Diyarbakır, Başbakan’ın dilinin altındaki siyasi bakladır. Bize göre de MHP, “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitinglerinden birisini Diyarbakır’da yapmadıkça, Sivas’ın doğusuna geçmiş olmaz. Böyle yapmadığı sürece MHP’nin, Türkiye’yi tek başına yönetme azmiyle iktidara talip olması da mantıklı ve akılcı değildir. Ve bize göre MHP, ilk yapacağı mitingini mutlaka Diyarbakır’da yapmalıdır. Arkasından Batman, Mardin ve Siirt’te. MHP, bu mitingleri, “Eğer bu illerde miting yaparsanız yöre insanını tahrik edersiniz. Provokasyonlara sebebiyet verirsiniz…” türü ikazlara bakmaksızın yapmak durumundadır. Bu konuda çıkması muhtemel olaylardan MHP değil, iktidar partisi AKP sorumludur. Zira bu ülkenin güvenliğini sağlayan yetkili kurumlar, onun emrindedir ve AKP iktidarı, Diyarbakır ve diğer Doğu ve Güneydoğu illerinde muhalefet partileri tarafından yapılacak mitinglerin ve diğer siyasi faaliyetlerin güvenliğini sağlamak zorundadır.

Aslına bakarsanız, AKP’nin “Kürt Açılımı” adı altında başlattığı ve kısa sürede geçirmiş olduğu evrimle “Barış ve Kardeşlik Açılımı”na dönüşen açılımın başarısı, aynı zamanda MHP ve CHP’nin gidip gönül rahatlığı ile doğu ve güneydoğu illerinde siyasi miting yapmasına bağlıdır. Bu partiler, gidip o bölgede rahat rahat siyasi faaliyetlerde bulunabilsinler ki; AKP bunu açılımın başarısı olarak topluma sunabilsin. Yani kısaca, MHP ve CHP’nin doğu ve güneydoğu illerinde serbestçe ve güvenlik içinde mitingler yapması, aslında AKP’nin başarı hanesine yazılacak bir puandır ve AKP, bu ortamı sırf kendi siyasi menfaatleri için de olsa sağlamak zorundadır. Aksi halde bile MHP yönetimi, hiç çekinmeden, korkmadan ve ürkmeden tez zamanda bu mitingleri gerçekleştirmek zorundadır. Çünkü milletçe bin yıllık kardeşliği yaşamamızın ve yaşatmamız başka yolu yok görünüyor.

Öte yandan Doğu ve Güneydoğu’dan yeterli sayıda milletvekili çıkaramayan bir siyasi partinin, ülkeyi yönetmesi de düşünülemez. Siyasi varlığı, sadece Sivas’ın batısından ibaret olan bir siyasi parti de Sivas’ın doğusunu asla yönetemez. Çünkü bir bölgenin sorununu en iyi bilenler o bölgede yaşayanlar ve onların temsilcileridir. Sadece batıdan almış olduğunuz güçle hem batıyı hem doğuyu yönetmek isterseniz, sizin başvuracağınız argümanlar sınırlı kalacaktır. O argümanlar ise bellidir; asker ve polis! Oysa bu ülkenin insanlarının istediği devlet,  polis ve asker devleti değil, bütün kurum ve kurallarıyla tıkır tıkır işleyen, insan haklarına dayalı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu da ancak ülkenin tamamını kucaklamakla mümkün olur…(2).



Ömer Sağlam
_______________

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN