"Türkeş Bey" Söylemi Yanlıştır [Ömer Sağlam]

Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır. 
Öteden beri rahatsız olduğum ve son derece hatalı bulduğum bir söylem vardır. "Nedir o rahatsız olduğunuz ve hatalı bulduğunuz söylem" derseniz; cevabım hazırdır "Türkeş Bey" söylemi! Evet, açık söylemek gerekirse ben bu "Türkeş Bey" söyleminden hem Merhum  Alparslan Türkeş adına, hem de Türk Milleti'nin ses bayrağı olan "Güzel Türkçe'miz" adına çok rahatsız oluyorum arkadaş.
 
Aslına bakarsanız bu söylem, sadece beni değil, birçok Ülkücüyü, Türk Milliyetçisini ve hatta Türkçe üzerine ihtisas yapmış birçok dil bilimciyi ve edebiyatçıyı da rahatsız etmektedir. Daha doğrusu etmelidir diye düşünüyorum. Çünkü ilk bakışta insana son derece iyi niyetli, masum ve doğru söylenmiş bir tabir gibi geliyorsa da "Türkeş Bey" söylemi, en başta Türkçe yazım kurallarına, bir başka tabirle Türkçe imla kurallarına aykırı bir söyleyiş ve yazılıştır.
 
Geçenlerde bir kere daha gördüm ki; "Türkeş Bey" şeklindeki hitap tarzından pek çok dost ve arkadaşımız da rahatsız. Onlardan birisi kendi facebook sayfasında şöyle bir yorum yapmış birkaç gün önce:
"...'Türkeş Bey' diye bir ifade olmaz... Öteden beri ifrit olduğumuz bir söz de 'Türkeş Bey' lafıdır... Her şeyden önce bir insanın soyadı ile 'Bey' ifadesi, Türkçe'de yan yana gelmez... 'Başbuğ Alparslan' Türkeş de,  'Rahmetli Türkeş' de, 'Büyük Lider Türkeş' de veya sadece 'Alparslan Türkeş' de ama 'Türkeş Bey' deme! Nasıl ki 'Erbakan Bey', 'Demirel Bey', 'Özal Bey', 'İnönü Bey', 'Ecevit Bey' olmaz ise 'Türkeş Bey' de olmaz!"
 
Arkadaşım doğru söylüyordu. Evet, bence de insanların soyadı ile "Bey" kelimesi asla yan yana gelemez. Tıpkı "Sayın" sözüyle insanların isminin yan yana gelemeyeceği gibi.  Böyle bir kullanım, muhatabına, yani soyadının yanına "bey" sıfatı getirilen kişiye hakaret olmasa bile en azından onu hafife almak, onunla alay etmek veya en azından kendisiyle eşitlemek ve onu kendisiyle aynı seviyede görmek anlamına gelir! Bu türlü bir hitap tarzını benimseyen kişinin maksadı, eğer muhatabına hakaret, onu küçümseme, istihza ve kendisiyle aynı seviyede görme amacı taşımıyorsa, o zaman geriye bir şey kalıyor; o da böyle bir hitap tarzını benimseyen kişinin, Türkçe'yi kullanma konusunda problemi var demektir.
 
Mesela ben, bana "Sayın Sağlam" veya "Ömer Bey" denilmesinden son derece mutlu olurum ama, "Sayın Ömer" veya "Sağlam Bey" denilmesinden son derece rahatsız olurum. En azından benimle dalga geçildiğini ve alaya alındığımı düşünür, derhal bulunduğum ortamı terk eder veya bulunduğum ortam terk edilmemesi gereken bir ortam ise bana sürekli böyle hitap eden kişiyi nazikâne ikaz ederim...
 
Ayrıca, Merhum Alparslan Türkeş gibi, milyonlarca kişinin gönül verdiği bir ideolojiye liderlik yapmış bir kişinin, sadece "Bey" sıfatıyla zikredilmesi onu hafife almak anlamına gelir. Zira Alparslan Türkeş, pek çok kişi için olduğu gibi bizim için de sıradan bir şahsiyet değildir. Apartmanınızın görevlisine, sokaktaki belediye işçisine, inşaattaki ameleye de "...Bey" denilen bir zamanda, Merhum Türkeş'in de "Bey" sıfatıyla sıfatlandırılması, sanki kendisini biraz basite almak gibi geliyor bana! Sahi siz, şimdiye kadar Milli Görüş mensuplarının hiç "Necmettin Bey" veya "Erbakan Bey" dediklerine şahit oldunuz mu? Zira Necmettin Erbakan, Milli Görüş mensupları tarafından ya "Hocamız" ve "Hoca" şeklinde anılır ya da "Merhum Erbakan" veya "Merhum Necmettin Erbakan"şeklinde yad edilir. Hatta Milli Görüşçüler, bazen hocaları Erbakan'ı anarlarken, sadece "Merhum" ve "Sayın" sıfatlarıyla yetinmezler ve "Pek Muhterem" ve "Saygı değer" gibi sıfatlar da kullanırlar.
 
Dolayısıyla; Alparslan Türkeş'ten bahsederken isminin başına "Merhum""Sayın" veya Ülkücülerin yapmış olduğu çok güzel sıfatlandırmayla "Başbuğ" sıfatlarının getirilmesi, son derece yerinde olacaktır. "PKK'lılar ve BDP'liler bölücü başına 'sayın' diyor" veya "Mahkemeler bebek katiline sayın denilmesini suç olmaktan çıkardı" diye bu güzel kelimeden vaz mı geçeceğiz, bu kelimeyi sadece Apo'ya has bir kelime olarak mı kabul edeceğiz şimdi?  
 
Sayın Bahçeli'den İstirham Ediyoruz!
Üzülerek söylemek gerekirse "Türkeş Bey" lafını en çok kullanan kişilerden birisi de şu anda Merhum Türkeş'in koltuğunda oturan kişidir. Yani Sayın Devlet Bahçeli'dir! İşte size, Sayın Bahçeli'nin, geçtiğimiz Nisan Ayı'nda Merhum  Alparslan Türkeş'in vefatının 16. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen bir anma programında yapmış olduğu konuşmada kullanmış olduğu cümlelerden bazıları:
''Merhum Türkeş Bey'in öğütleri bizlere, ihanetlere karşı dikkat, ayrılıklara karşı uyanıklık, istismara karşı temkin, tahriklere karşı sükunet tavsiye etmektedir... Bilinmelidir ki Türkeş Bey, 80 yıllık hayatının hemen hemen tamamını ülkülerine vakfetmiş bir şuur, gönül ve dava insanıdır...Türkeş Bey hainlerin, kalbi kötü olanların, ahlakı ve niyeti bozukların, milleti küçültmeye çalışanların, Türkiye'yi yabancı ideolojilerin esaretine teslim etmeyi aklından geçirenlerin karşısında olmuş, bölünmeye, bölücülüğe, bozgunculuğa sonuna kadar karşı çıkmıştır... merhum Türkeş Bey'in görüşleri, Türk milletinin birliği, Türkiye'nin dirliği için çok ciddi mesajlar ihtiva etmektedir. Türkeş Bey'in en önemli yönü, 'sessiz çoğunluğun sesi' olarak, milliyetçiliği kuvveden fiile, tasavvurdan harekete geçirmeyi başarmış olmasında yatmaktadır(1)Türkeş Bey'in 42 yıl önce Türk Milleti'nin varlığını yükseltmek amacıyla yaktığı inanç meşalesi, bizlerin elinde sonsuzluğa uzanmaktadır... Aradan geçen yıllar, Türkeş Bey'in söz ve düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu kesin olarak teyit etmiştir...Türkeş Bey'in uzlaşmayı tavsiye eden sağduyusuyla, ortaya koyduğu vizyon, bugün yaptıklarının ne kadar doğru ve meşru olduğunu taraflı-tarafsız herkese kabul ettirmiştir"(2).
 
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye, iki de bir "Bahçeli Bey" diye hitap edilse neler hissederdi bilmiyoruz ama, Sayın Bahçeli, herhalde böyle bir hitap tarzından rahatsız olurdu gibime geliyor, ne dersiniz? Şu halde haddim olmayarak ve kendilerinden özür dileyerek Sayın Bahçeli'den ve Türkçeyi gayet iyi bildiklerine inandığım danışman kadrosundan, en azından milletimizin ses bayrağı olan Türkçeyi güzel kullanmaya çalışan bir kalem çömezi olarak istirham ediyorum; artık bundan sonraki konuşmalarında lütfen şu"Türkeş Bey" lafını kullanmazlarsa yerinde bir davranış yapmış olurlar.  Böylece hem Merhum Başbuğ'a, hem de Türkçe'mize çok daha büyük saygı göstermiş olurlar...



Ömer Sağlam
_________________

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN