2005 yılının Ekim ayında Beşiktaş'ın yaptığı bir maçtan sonra aşağıdaki yazıyı yazmıştım.
Yakın bir dostum aradı dün gece. "O yazıdan bu yana tam iki buçuk yıl geçti, hâlâ değişen bir şey yok." dedi. Asıl ricası o yazıyı tekrar yayınlamamdı. Kelimesine dokunmadan yerine getiriyorum isteğini...
Köy sahası görmeden stada çıkmış iki mezra takımını izledim bu gece…
Birisi bizden, diğeri de anlı şanlı Britanya’dan.
Futbol adına utandım.
Bıraktım, Britanyalılar kendi adlarına ne yaparlarsa yapsınlar.
Ben Beşiktaş adına birkaç söz söylemek istiyorum.
Sahada, Beşiktaş Forması altında yer alan birileri vardı . Topla oynamayı bilmeyen, ayaklarına aldıkları her topu rakibine veren. Brezilya’dan büyük paralarla getirilen müthiş futbolcuları da izledim dikkatle. “Peh” dedim, “Ne büyükmüşler hepsi”.
Aslında bizim takıma ait oyuncuların yoktu birbirinden farkı…
Şu sözümde hiç yalan yok emin olun. “Acaba Necmi, Kaya, Nazmi’li takım; 1960’lardan çıkıp bugünkü yaşlarıyla gelseler, sahadakilerle yarışabilirler miydi”. Maç boyunca bunu sordum kendime.
Bugün sahada yer alanların tümü milyonlarca YTL, milyonlarca € veya $ alıyorlar.
Bir de yurdumun büyük çoğunluğuna bakın. Asgari ücretle yıllarca çalışıp nasıl sürünüyorlar.
Ama bu ikinci kesim, inanın futbolcuyum diye ortaya çıkan toplumun ballı kesiminden daha fazla ciddiyetle sarılıyor işine. Hatta kıyas kabul etmez bir ciddiyetle.
Son söz Beşiktaş taraftarına.
Maç boyunca şarkı söyleyip durdular.
Tezahüratın, takımı kamçılamanın, hakemi ve rakip oyuncuları baskı altında tutmanın bu olduğunu sanıyorlar herhâlde. “Gol gol gol” bağrışmaları da kendi oyuncularının ayaklarını dolaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir de tesadüfen bir gol gelse "Bak, biz gol gol dedik de gol oldu" diyecekler.
Bunu bir öğrenebilseler.
Amatör liglerde dahi böyle boşa bağıran taraftar görmedim.
Kendilerini vazgeçilmez sanan spor yazarları da bu taraftara şirinlik bileti kese kese “Şirinler” dizisindeki renklere bürünecekler nerdeyse. "Büyük taraftar!" Breh breh! Büyükmüş... El insaf!
Her hafta maça gelen kalabalığa taraftar demek de yanlış.
Bile bile her hafta sahaya bir şeyler atan, küfür etmekten zevk alan bir güruha ne zamandır “Taraftar” deniyor sporda.
Yok yok bunların yaptıklarının sokaktaki gaspçılardan pek farkı yok bence.
Eğer taraftar olabilselerdi yıllardır her maçtan sonra Beşiktaş’ın parasını kulüp kasasından alıp Federasyon kasalarına aktarırlar mıydı hiç?
Günay Tulun
İlk Yayınlandığı Yerler
Yazarlar ve Ozanlar
Türk Edebiyatı
Kent Haber
Edirne P.
Mezradan Stadyum'a [Günay Tulun]
İlk Yayın Tarihi
21.10.2005
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.