Geçenlerde, bir dublaj stüdyosuna zorla davet ettirdim kendimi...
Niyetim, seslendirme işini daha iyi anlamak... Bildiğimi zannederdim.
Seslendirme Zor İştir [İdil Tulun]
Meğer bildiğimden de meşakkatli ve özveri gerektiren bir işmiş.
İyi bir seslendiricinin Türkçeyi doğru kullanması, yetenek ya da eğitimi nedeniyle düzgün bir diksiyona sahip olması birinci kural. Taklit edeceği dil, lehçe ve ağza hâkim olmak zorunda. Kendilerine ayrılan prova süreleri çok kısıtlı. Provanın ardından ya da hiç prova yapmadan, filmin görüntüsünü izleyip kulaklıktan gelen orijinal sesleri dinliyor, aynı anda da ellerindeki tekste can veriyorlar. O okumaların direkt kayda gittiğini söylememe gerek yok değil mi?
.
Seslendirme yapılırken, ses-görüntü senkronizasyonuyla bitmiyor işler. Filmdeki karakterin; telaşı, siniri, gülüşü, susuşu, ağlaması kısacası duyguya dökülebilecek her tür eylemi, seslendirmeyi yapan sanatçının sesinde de yön bulmak zorunda.
İşte bu çok önemli...
Dublaj için, “Sanat değil, teknik iş...” diyenler de var. Bu ifadeye katılmıyorum. Seslendirme teknik olduğu kadar, yetenek de gerektirir. Bu konuda genelde; sinema-tiyatro sanatçıları, TRT okulundan mezun olanlar ve gerçekten severek yapanlar büyük emek harcıyor. Harcamaya da devam ederler inşallah. Onların bu fedakârlıkları olmazsa işin nereye gideceği açıkça belli. Ruhsuz ve monoton bir sesin, doğru kullanılmayan bir Türkçeyle birleştiğini düşünsenize... Böyle dublajlanan bir film ve diziye, kendinizi ne kadar verebilir ne kadar tahammül gösterebilirsiniz ki?
Kanalların çoğalmasıyla film ve dizi furyası ortaya çıktı. Bu yoğunluk, yükselen dublaj talebini ve ona bağlı olarak da dublaj yapacak insan sayısındaki patlamayı getirdi. Gerekli alt yapı ve eğitime sahip olmadan seslendirme yapanların, yapımcıların dublaja ayırdıkları zamanı gittikçe daha fazla kısmalarının da etkisiyle "Türk Sinemacılığı"nda pek alışılmamış sorunlara neden olduğunu görmekteyiz. Özensiz seslendirme...
Hepimiz biliriz: Dublaj sanatçısının yükümlülüğü verilen metne bağlı kalmakla başlar.İşte tam bu noktada, çevirmenle diyalogları yeniden düzenleyenlerin kalitesi devreye girer. Çevirmen; eline aldığı filmin dilini, ana dili gibi bilmenin yanında Türkçeye de hâkim olmak zorunda. Yoksa dünyanın en iyi dublajcılarını da görevlendirsen sonuç hüsrandır. Seyirci bir süre sonra kaçar salondan.
Demem o ki bilen için zor iştir seslendirme. Bilmeyeneyse kolay gelir. Cahile, dokunmadığı her işin kolay geldiği gibi...
Sektör çalışanlarının, emeklerinin tam karşılığını alamamaları da ayrı bir dert. Sadece seslendirmeden sağlanan gelirle yaşamı idame ettirmek pek mümkün değil gibi. Düşük ücretlere rağmen çoğu seslendirme sanatçısı bu işi sevdikleri için yaptıklarını, bunun ayrı bir tutku olduğunu da itiraf ediyorlar. Yapımcılar da tam bu noktada başlıyorlar "Çak... Sen de çak!" demeye...
Tüm bu olumsuzluklara rağmen; dünyanın en iyilerden biri olma konusunda başı çekiyor ülkemiz. Temennim en kısa sürede dublaj sanatçılarına gereken değerin verilmesi. Uygun çalışma koşulları, tatminkâr ücretler, isminin jeneriklerde yer bulması ve izleyicinin bunu öğrenme hakkına saygı gösterilmesi daha kaliteli sonuçlara ulaştıracaktır sinema sektörümüzü...
Umarım, çok kısa sürede hallolur bu sorunlar.
Bizler de film gösterme makinesine bir DVD koyup izlerken, seslendirenlerin adlarını açıkça görebiliriz.
Televizyon kanallarına gelince...
Bu konuda umudumu, çoktan kestim onlardan.
Hatta birçoğunu izleme listemden sildim bile...
.
.
.
.
.
İdil Tulun
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.