Sevgili Okurlarımız
.
"Sessizliğin Sesleri Sanat Galerisi"nin kuruluşundaki tek amaç, "Bilgiyi paylaşmak" düşüncesinden hareketle elde edinilen bilgileri ortak yararlanıma açmaktır. Sergilerimiz; sizlerin de yakından bildiği gibi, fotoğrafların çekildiği yer ve kişi hakkında bilgi vermeye, eldeki belgeler yeterli olduğunda da tarihe ışık tutabilmeye yöneliktir. Bu nedenle fotoğrafların çok net oluşu, iyi kurgulanması, üzerinde sanatsal değer taşıyabilecek gölgelerin oynaşması ve benzeri tüm değerler, çok önemli olduğunu bilmemize rağmen; bizler için daima üçüncü, dördüncü planda kalmaktadır.
.
Bu düşüncemizi, zor bulunur oluşu nedeniyle eşsiz olarak niteleyebileceğimiz "Edirne Saatleri Tarih Anlatır Arife" adlı, adı bile tarih kokan fotoğraf sergisi aracılığıyla hatırlatmak istedim.
.
Edirne saatleri insana ne anlatabilir?
Cevabı "Çok şey!"
Edirne, Türkiye'mizin birçok kentinin de başına geldiği gibi yaşanabilecek her kötü günü görmüş; istilaya uğramış, yağma edilmiş, yakılıp yıkılmış. Halkı; esaret çekmiş, ezilmiş, hor görülmüş, soykırım yaşamış...
Türk insanının her şeyi unutan karakterine bu kentte rastlayamazsınız. İnsanları başlarından bir şey geçmemiş gibi durur ama ortak bilince verecekleri uyarıcı mesajları çoktur.
.
Gelelim okurlarımızdan Sayın Nesrin Tez'in sorusuna...
Kısaca "İyi ama neden âlime değil de arife?" diyor. Cevap vermeden önce gelin biz buna, siyasetçi ve devlet adamından başlayıp toplumun birçok kesimini de ekleyelim.
Sanırım, genlerimizde sık sık arıza yapan bir şeyler var.
Bizler her tür bilime sahip olsak da irfanımız eksik olduğunda "Görmüyor, duymuyor, hissedemiyor, başımıza gelenleriyse hiç anlatamıyoruz." Bu nedenle ariflerden başkası anlamaz hâlimizi... Ariflerden başkası kurtaramaz bizi...
Malum, en sık kullanılan sözlerimizden biri: "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." Öyle olduğu için, ülke meseleleri bizleri hiç mi hiç ilgilendirmez. Çünkü o konu gündeme geldiğinde kaçınılması imkânsız sonuç, yılan değil yılanların dokunması... Ara sıra zevahiri kurtarmak için "Hım, ıh, nıççık, ya!" türü sözcüklerle "Ne vatansever adam be!" salgısı yayarız çevreye...
Bizler: Evde ana babadan, okulda öğretmenden, sokakta üzerimize gelen serseriden, evlenince eşimizden, işte patron ve amirden, kiracımızdan, ev sahibinden, askerden, polisten, mafyadan, teröristten, yaşlandığımızda çocuklarımızdan, hatta hatta oyumuza muhtaç siyasetçiden velhasıl akla gelebilecek her insani temastan korkarız. İşte bu korkular, yukarıda söylediğim o sözlerin temelini oluşturan; sakın ha, "Görme, duyma, konuşma!" korkaklığının görünen şeklidir. Bu yüzden, kendisine hangi vasıflar kondurulmuş olursa olsun bilim adamlarımız bile irfan sahiplerinin zeyrekliğine ulaşamaz. Ulaşamaz ne kelime ulaşma fırsatı bile bulamaz. Mucize olup bulsa da korkup bırakır bir kenara...
Bunun istisnası yok mu?
Vardır mutlaka. Vardır da istisnalar kuralları bozmuyor ya, işte o türden bir var olmadır bu... Tarih; işte bu nedenle yalnız, irfan sahibi arifler ve "Gören, duyan, yeri gelince söz söyleyebilen" insanlara fısıldar gerçeği.
Hani Ömer Seyfettin'in, "İlim başka irfan başka, âlim başka arif başka" diye bir saptaması var ya, sorunuzun gerçek yanıtı, derin anlamlı bu sözcüklerde saklı...
Eğer âlim ve allamelerimiz tarihten ders çıkarmayı bilselerdi, bugün ülkemizin başına sardırılan onca bela; geçtim onurla yaşama ihtiyacını, yiyeceklerimizin genlerine kadar girebilir miydi?
.
Serginin sahibi Sayın Muhsin Tanyer'e, paylaşımda gösterdiği cömertlik nedeniyle herkes adına teşekkür ederim.
Özellikle tarih ve Edirne'ye sevdalı okurlarımızı sevindireceğini umduğum bir müjdem var. Sayın Tanyer'in yeni sergileri sırada bekliyor.
Esen kalmanız ve ilgilerinizin devamı dileğiyle...
.
Saygılarımla
"Sessizliğin Sesi Grubu Yayın Kurulu" adına
Günay Tulun
Okur Mektupları ve Yanıtlar " 6 " [Günay Tulun]
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.