Eğer Su Yaşamsa "Sert Su" Sağlıklı Yaşam Demek [Günay Tulun]

Bugün konumuz bambaşka. 
Sulardan söz edeceğiz birlikte. 
Ben yazacağım, bir kısmınızsa "Yok be, daha neler!" diyeceksiniz. 
Ne derseniz deyin: Yazıyorum! 

İçinde mineral taşıyan sular "Sert Su"dur.
Önce bu tespiti yapıp sonra devam edelim.
Bu mineraller, antioksidan oluşları nedeniyle yaşlanmayı geciktirdikleri gibi, hücrelerimizin ihtiyacını karşılayarak, mümkün mertebe hastalanmamayı, hastalanıldığında da çabuk iyileşmeyi sağlayan önemli etkenlerdir.

İlk cümleyi biraz değiştirip söylersek; suyun, yeterli oranda mineral taşıyıp
taşımadığı sertliğinden anlaşılır. İçiminin daha kolay, tadının daha lezzetli oluşuyla tercih ettiğimiz yumuşak içimli sularsa düşük miktarda mineral barındıran, yararı az sulardır.

İç organları alkali özellikler taşıyan insan, özellikle paketlenmiş gıdalar yoluyla aldığı asitler sonucu; diyabetten kalp, damar rahatsızlıklarına; kanserden karaciğer bozukluklarına kadar çeşitli hastalıklarla karşılaşır. 

Aynı insan; yanlış sanayileşme ve bunda inatlaşma derecesinde ısrar etmesi nedeniyle de çevre kirliliğinin bumerang etkisini sürekli hisseder.
Para hırsına dönük bu çirkin inat sonucu; o topraklarda yetişen gıda ve su kaynaklarımız, doğal alkalik hâllerinden koparılarak asitli bir yapıya dönüyor. 
Bu asitli maddeler, insan ve hayvan hücrelerinin yapısını bozuyor. 
Var olan eski hastalıkların üstüne, yenilerini ekletiyor.

İşte tam burada, alkalik özellikleri yüksek sular
devreye giriyor. 
Alkali özellikleri yüksek sular devreye giriyor da ne yapıyor?
Ne bileceksiniz ki? Bilseniz de size yararı ne?
Henüz içmediniz. 
Önce için, sonra konuşalım.

İçtiyseniz başlayalım.
İlkin hücrelerimizi kendine getirip doğal yıpranma sürecini yavaşlatıyor. Bağırsaklarla karaciğerleri temizliyor. Ardından da ruhsal durumumuzu takviye ediyor. Hele bir de meyve ve sebzeler yoluyla bu su alımına etkili alkalik destekler sağlamışsak!..

Özetlersek?.. Su içeceğiz. 
Nasıl Su?
Sert su...
Su içerken de sebze meyve yemeyi ihmal etmeyeceğiz.
Paketlenmiş gıdalardan, yani işlenmiş yiyeceklerdense köşe bucak kaçacağız. Çünkü bir taraf, insan yapısına uygun alkalik özelliklerle temizlik yapıyor. Diğeriyse asit etkisiyle muzırlık. Hatta muzırlık da hafif kalır yapılanın yanında... Tam adı konmaya kalkılsa cinayet denirdi mutlaka... 

Alkalik suda bakterilerin barınması, yumuşak sulara nazaran daha zor olduğu için, insanın sağlıklı yaşam süresi uzar. Vücut, alkalik su sayesinde içinde biriken asitleri temizler. Daha çok enerjiyle birlikte antioksidan güce kavuşur. Potasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum minerallerini daha çok ve daha doğal yollardan alır. Alkalik sular, şebeke sularına göre; fazladan, içinde neredeyse onun içerdiğinin yarısı kadar daha fazla oksijen içerir. 
Bikarbonat, florür, iyodür, klorür ve sülfatı unuttuğumuz sanılmasın.

Sağlık açısından, sularımızdaki bazı minerallerin etkiledikleri noktalar şöyle: 
Bikarbonat: Kanda ve idrarda asit dengesi ile midenin düzenli çalışması
Florür: Dişlerle kemikler
İyodür: Tiroit bezinin düzenli çalışması
Kalsiyum: Kalp, damarlar ve tabii ki kemiklerle dişler
Klorür: Su-elektrolit dengesi, sindirim sisteminin düzenli çalışması
Magnezyum: Kalp, kaslar, enerji üretimi ve sinirler
Sülfat: Safra kesesiyle kalın bağırsakların düzenli çalışması
Potasyum: Su dengesi ve metabolizmanın düzenli çalışması
Sodyum: Uyarıların düzenli iletimi, asit ve baz dengesi ile su, elektrolit dengesi, ayrıca sindirim sistemi... 

İyi de içeceğimiz su nasıl olacak?
Onun cevabını da vereyim.
"Sularda Sertlik ve Dereceleri"ni gelecek yazımda vereceğim.  
Yalnız bugün için şu kadarını söyleyeyim: Derecesinin en az "Orta sert", pH seviyesininse "7 - 7,5" olması gerek. 
Ayrıca, şehir şebeke sularımızın hâlleri malum olduğuna göre, içmek için alacağımız ambalajlanmış sulara dikkat edeceğiz. 
İçerikleri hakkında bilgi sahibi olacağız.
O da zor mu geldi?
Hiç olmazsa etiketlerindeki özellikleri inceleyeceğiz.
Bu öğrendiklerimizden sonra da “Ben incelemem!” diyebiliyorsanız…




Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN