Noel kutlamalarının simgesi olan Noel Baba ise Santa Claus ismiyle tanınan Aziz Nicholas’dır. Anadolu’da Myra antik kenti yakınında dünyaya gelen Aziz Nicholas buğday ticareti ile geçimini sağlayan varlıklı bir ailenin çocuğudur. Mucizeleri ile gemicilerin, tüccarların, düşkünlerin ve çocukların koruyucusu olarak tanınmış, ileriki yıllarda "Myra Başpiskoposluğu"na seçilmiştir. Yaşamını birçok mythos süslemiş, ölümünden sonra mezarının üzerine ismini taşıyan bir kilise yapılmıştır. Hristiyan kiliselerinde kutlanan 6 Aralık’ta Noel Baba olarak isminin geçmesi ilk kez Almanya’da gerçekleşmiş, ardından da dinde reform yapan diğer kiliselere de yayılmıştır. Yılbaşı kutlamalarında ışık ve süslerle bezenen Noel Ağacı inancının kökeninin putperestlerce benimsenen ağaca tapınma düşüncesinden kaynaklandığı da ileri sürülmüştür. Özellikle İskandinav ülkelerinde şeytanı korkutup kaçırmak veya kuşlara bir ağaç sağlama isteğinin de bunda payı olduğu düşünülmelidir. Bu inancın kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlanan Noel Ağacı ile süslenmesi gelenekselleşmiştir. Başlangıçta Noel Ağacına hamursuz ekmekler, çörekler asılmış, sonra da bunun yerini çeşitli süsler, ışıklar, mumlar ve aile bireylerine verilecek hediyelerin konulması izlenmiştir.
İslam düşüncesi yeni yılı, Hicri takvimine göre 1 Muharremde başlatmıştır. Gregoryen takviminden farklı olarak Hicri takvim bir yılı 354 gün olarak hesap etmiştir. Bundan ötürü de her yılın başı birbirlerinde farklı mevsimlere gelmektedir. XIX. yüzyıldan sonra Osmanlılar Rumi takvimi kullanmaya başlayınca da yeni yılın başlangıcı olarak 1 Mart kabul edilmiştir.
İslam inancında yeni yılı kutlama geleneği olmamasına karşılık, devletin önde gelenlerin padişahı kutlaması da gelenekselleşmişti. Padişah da yeni yılını kutlayanlara ”Muharremiye” ismi altında para veya armağanlar verilmesi âdet olmuştur. Bunun yanı sıra memurlarda yöneticilerini ziyaret ederek kutlama geleneğini sürdürür, karşılığında hediyeler alırlardı. Bu arada devrin şairleri yeni yıl nedeniyle “Muharremiye” denilen kasideler yazarak başta padişah olmak üzere devletin önde gelenlerine sunarlardı. Karşılığında da şairlere çeşitli hediyeler, keseler içerisinde bahşişler verilirdi. Halk arasında yaygın bir inanca göre, “ganimet” olarak isimlendirilen bu bahşişin yıl boyunca bereket getireceğine inanılırdı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra çıkarılan 2739 sayılı yasa ile 31 Aralık günü öğleden sonra başlayarak 1,5 gün resmi tatil olarak ilan edilmiştir. Türkiye’de yılbaşı kutlamaları zaman zaman aydınlarla bağnazlar arasında sert tartışmalara yol açmış, çoğu kez dar kalıplar içerisindeki bazı basın organları da bunu körüklemiştir. Yılbaşının kökeni, ne olduğu konusunda bilinçsizlik ve kültür eksikliğinin de bu tartışmalarda büyük payı olmuştur. Yılbaşı birbirinden farklı toplumlarda değişik biçimlerde algılanmıştır. Bazılarına göre nefsin körletilmesi, bazılarına göre de canlandırmayı veya insanı yenilemeyi tanımlamaktadır. Bu arada insanın veya toplumların yeniden güçlendirilmesi gibi bir amaç güttüğü iddiası ise ayrı bir tartışma konusudur. Hristiyanlık öncesi ve sonrasında yapılan kış şenliklerinin ayrılmaz bir parçası olan ateş ile ışıktan esinlenerek yapılan törenlerin; sıcaklığın, sürekli yaşamın simgesi olduğu da bilinmektedir. Ayrıca ölüme meydan okumasıyla tanınan ve bu yüzden yapraklarını dökmeyen çam ağacının da yılbaşı kutlamalarında yer alması hiç de boşuna değildir.
erdemyucel2002@hotmail.com