Biraz kafamı boşaltmak istediğimden, birkaç gündür ne gazete okudum ne de TV’de haber izledim.
Bugün kendi kendime “Artık yeter. Ülke sorunlarından da bu kadar uzaklaşılmaz ki!” dedim, dedim ama demez olsaymışım. Çünkü sinirlerim yine gerildi. Başlıktan da anlaşılacağı üzere yazımın konusu ondan bundan… Gazeteci bile olmayan, bu mesleği layıkıyla beceremeyenler; bir dönemler “Babıali dediğimiz o yokuşu çıkarken terlemeyenler, oflayıp puflamayanlar bu sıfatla mükemmel olduklarını zannediyorlar. Belki bunun nedeni, gazetelerin artık ayrı ayrı yerlerde ikamet etmeleridir.Keşke bütün gazeteler aynı yerde olsaydı da gazeteciler birbirleriyle temas hâlinde olabilselerdi. Kim bilir belki de bu kadar kopukluk olmazdı.Birbirlerine bu kadar hakaret etmezlerdi..Son günlerde bir bayanın adı sıkça geçmeye başladı.Kimdir neyin nesidir bu kişi?..Kendisine hiç uymayan çağdaş bir kuruma ağzında pabuç kadar sakızla niye gider ki? Aslında sebebini hepimiz hatta kendi de biliyor, olay çıkartmak, gündem değiştirmektir bu kişinin amacı! Sanatçıya özür diletmişler. Tiyatro sanatçısından bence o özür dilemeli “Kusura bakmayın ağzımdaki pabuç kadar sakızla dikkatinizi dağıttım!” diyerek…Ve bir KÜLTÜR Bakanı. Adam bakıyor bakıyor ve incilerini döküyor.Eski sosyal demokrat, bugünün AKP’lisi.CHP den dışlanınca düşman olanlardan yani… Şimdi başka bir konu…
Otuz bin öğretmen ataması yapılacak Mayıs ayında.Neden?Niye şimdi?Seçim öncesi?..Ah ülkem, ah!Nedenini biliyoruz tabii ki.Tekrar açıklayarak yazmama gerek yok. Gelelim vergi vergi konusuna…Kendilerinin en imanlı, en dini bütün olduğunu yayan; faiz haramdır dedikten sonra faize dalan son dönemlerin “türediş zenginleri” vergilerini dürüstçe vermişler midir sizce?Bence hayır: Vermemişlerdir!Verenler yine çok eskiler.
Rüşvete gelince…O zaten had safhada..Ve bana göre haberlerin en komiği Başbakan’ın Fransız milletvekili bayana “Sen Fransızsın ama Türkiye’ye de fransızsın” demesi karşısında Fransız milletvekili bayandan da “Ben Kadıköy’lüyüm, Türk kökenliyim” cevabını alarak bozulması….Allah’a, o büyük güce bazen; “Neden bizim devlet adamlarımız görgülü, terbiyeli, oturup kalkmasını bilen, nazik, kibar, özellikle de bir bayan karşısında nasıl davranacağını bilenlerden olamıyor?” diye soruyorum.“Her ilkokulu bitiren milletvekili olabilir” denirse olacağı budur.Kimse bana kızmasın.İlk eğitim ailede başlar başlamasına ama geliştirilmesi nerede olur?Tabii bu konu da tartışmaya açıktır. Bir de şu Hakan Şükür olayı var.Herkes görevinden istifa ederken bu eski futbolcu şimdinin TV’cisi zat-ı muhterem, program yaparken bile eli sürekli burnunda olan kişi, neden istifa etmez de hâlâ paracıklarını alır o TRT denen göstermelik kurumdan?Bir bilen varsa açıklasın bana lütfen..Of! Yine gerildim.Yazmak istemiyorum.
Umarım, güzel, rahat ve sinirlenmeden geçecek günler yakında hepimize nasip olur.Esen kalmanız dileği ile…