Değerli büyüğüm Sarıkamış Dayanışma Gurubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez Bey tarihimize hizmet noktasında yine bir ilke imza attı.
Onun tabiriyle “kazancımın zekâtıdır” inancı ve düsturu bu hizmetin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır.
Övgümüz vatanına, bayrağına ve toprağına hizmet edenleredir.
Önemli bir tarihî olayı sizlerle paylaştıktan sonra düşüncelerimi kısaca özetlemek isterim. * * *
Erzurumlu Nafiz KOTAN [1887-1948]: Nafiz Bey, 1887 yılı Erzurum doğumludur. Erzurum’un tanınmış ve köklü ailelerinden olan Hacı Ahmet Bey’in oğludur. Babasının vefatı üzerine işlerini tasfiye ederek İstanbul’a gitmiş, kardeşi Necip Bey’le birlikte ticaret hayatına atılmıştır.Nafiz Bey, Kurtuluş Savaşı sırasında dört tayyare alarak özellikle Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasında büyük katkısı olmuştur.
Bu tayyarelerin Anadolu’ya gizlice gönderilme işleminden sonra Nafiz Bey, İstanbul’daki bütün varlığını paraya çevirerek Ankara’ya gelmiş, elindeki tüm parayı Osmanlı Bankası’na yatırarak Mustafa Kemal Paşa’nın emrine tahsis etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurduğu inşaat şirketiyle Ankara’da birçok bina yapmış fakat 1939 yılında işlerinin bozulması üzerine Erzurum’a dönerek inşaat ve ticaret hayatına burada devam etmiş ve Erzurum Ticaret Odası Başkanlığı’na seçilmiştir. Bu büyük vatansever, 17 Haziran 1948 günü Erzurum’da hayata veda etmiş, cenazesi askerî törenle kaldırılmıştır.
* * *
Bingür Bey ve Avukat Necati Bölükbaşı Bey Nafiz Kotan'ın Kurtuluş Savaşı’na armağan ettiği Fiat 2R uçağının replikasını (birebir örneği) yaptırıp, Erzurum Havaalanı'na monte ettirdiler ve 11 Kasım saat 18.30’da Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım ve Devlet Hava Meydanları Genel Müdürü Sayın Orhan Birdal'ın katılımı ile açılışı yapıldı. Bu mukaddes vatan Nafiz Kotan gibi şahsiyetlerin fedakârlıkları ve özverileriyle bugünlere geldi. Kurtuluş mücadelesi sadece şehitlerin kanlarıyla kazanılmadı. Nafiz Bey gibi zenginlerin malları, varlıkları bu mücadelede devletin, milletin hizmetine sunuldu. Zamane zenginlerine inşallah örnek olur. Deprem yardımı veriyorum, okul yaptıracağım diye televizyon ekranlarına çıkıp reklamını yaptıktan sonra ortalardan kaybolan zenginlerimiz, keşke Nafiz Bey’i bilseler. Nafiz Bey gibi elbette birçok insan vardır, önemli olan hem isimlerin ortaya çıkması hem de örnek teşkil etmesidir.
Bir zamane zengini olayı anlatmak isterim.
Yalova’da yeni yapılan bir camimizin minaresi yok. Tabii cami yapıldığına ve hizmete açıldığına göre minaresiz kalmayacaktır. Zengin bir hanımefendi caminin minaresini yaptırmak için camiye gelir, bakar cami yol üzerinde değil. Minareyi yaptırsa görünmeyecek! Minareyi yaptırmaktan vazgeçer.
Camimizin adını yazmak istemiyorum. Şaka gibi değil mi? Ama gerçek.
Şimdi şöyle bir soru akla geliyor.
Ülkemiz bir savaş içine girse bu zenginimiz ne yapar?
Hepimizin böyle onlarca bildiği olay vardır. Hayırda birbirinizle yarışınız. Bir elin verdiğini diğeri görmesin gibi çok ulvi ifadeleri hayatımıza düstur etmiş ve öylece yetişmiş insanlarız. Erzurum’da doğdum büyüdüm ve üniversiteyi Erzurum’da bitirdim. Fakat Nafiz Bey ismini hiç duymadım. Acaba bir elin verdiğini diğeri görmesin mantığı mıydı yoksa benim ve benim gibi insanların duyarsızlığı mıydı? Nereye koyarsam ve nasıl düşünürsem düşüneyim, Nafiz Bey’i öğrenmeliydim. Erzurum’da kaldığım onca yıl Nafiz Bey adına hiçbir program, seminer, söyleşi, konferans da olmadı.
Nafiz Beyleri okullarımızda anlatmalıyız ve herkes bildiği Nafiz Beyleri ortaya çıkartmalı. Çıkartmalı ki örnek olsun ve örnekler çoğalsın. Tabii bir de vatan bugünlere nasıl geldi daha iyi anlaşılsın.
"Atatürk diktatör müydü değil miydi?" sorularının sorulduğu ve Cumhuriyet rejiminin yargılanmaya çalışıldığı bir dönemde, Nafiz Bey ruhunu iyi kavramaya ve kavratmaya ihtiyacımız var. Erzurum Havaalanında bu güzel nostaljiyi yaşattıkları günümüz insanlarına ders verdikleri için Bingür Hoca'mı ve Necati Bey’i kutluyorum.