*[Vordonisi Yazıları 6] Dinde Siyaset Olmuyor [Günay Tulun]

İGNO SATİRYOS’A GÖMÜLMÜŞ
Kahramanımız Fotios, hayatı boyunca çekiştiği, onun yüzünden defalarca gözden düşüp sürgüne gönderildiği, hapislere düştüğü; kendisinden sonra patrik tayin edilen Ignatios’un ölümü üzerine yeniden patrik olmuş.

Yalnız, Ignatios’un ölümünden önce onunla bir araya gelip “Bakın, biz anlaştık.” diye duyurmuşlar dünyaya… 

Ignatios’un naaşı, artık kendisini bile aşan bir üne kavuşan “Satiryos Manastırı”na götürülüp tarihin ders alınası sayfalarına gömülmüş. 

Gömü töreni muhteşemmiş. Nasıl olmasın ki?
Bu tür törenler, ölenlerin değil, yaşayan egemenlerin ününe ün katar.
Bu tören de Foti’nin yücelik hanesine artı üstüne artı katmış.

Bu demektir ki, ölümünden sonra da azap çekmiş İgnocuk.Çeşitli konsillerde lanetlettiği, yaşam boyu rekabet ettiği, muhtemelen de ölümüne nefret ettiği adamla özdeşleşmiş bir yapının, yani “Vordonisi”nin tam karşısına gömülmüş. Ne dersiniz, haksız mıyım? 

Ignatios’un intikamıysa tuzlu suyla dolu bir lanet hâlinde çökmüş Vordonisi’ye… 
Tabii ki, öldükten yıllar sonra…
FOTİ’NİN BÖLMESİ
“Hristiyan Âlemi”ni doğu ve batı olarak bölen, “Fotios Bölünmesi” adıyla ünlenen bu eylemin tek sahibi olan, Papa’yı bile aforoz ettirebilen cesur bir adamdır Fotios. Bu eylemi için meclis kararı bile çıkarttırır. Tarihe, “Doğu Hristiyanları” ile “Batı Hristiyanları”nın egemenlik alanları itibariyle kesinkes ayrılmasını körükleyen, “Papalık ile Patriklik” ikileminin mihenk taşlarından biri olarak geçer.

Okurken merak ettiniz mi acaba, aforoz edilen papa da kimmiş?
Kim olacak; 858 – 867 yılları arasında egemen olan Roma Episkoposu Nicolaus Magnus… Yani “Büyük Nikolas” olarak ün yapan Papa I. Nicolaus… Aforozun bahanesiyse “Kutsal Ruh”un ikili karakteri üzerine sorulan sorular.
O sorular, I. Nicolaus‘un kâfir ilan edilmesine yetmiş de artmış bile…
Aman efendim, “vah vah” çekip de üzülmeyin sakın! Nicolaus Beyefendi öte tarafa gittikten sonra, bu tarafta “aziz” olmuş. 
Anlayacağınız, rutin prosedür.

FOTİ’NİN TAHTERAVALLİSİ
Fotios’un tüm hayatı tahterevalli üstünde geçmiş. 
Bir dibe vurmuş bir doruğa…
Karşısında da hep Ignatios…

İtibarını kaybedip yeniden kazanabilme savaşları arasında da Ignatios’un gönülden bağlı olduğu manastır olarak kabul gören Satiryos’a inat, onun karşısında yer alan adalara Vordonisi Manastırı’nı yaptırmış.

Defalarca “lanet”lenmiş. Hapse atılmış. Sürgüne gönderilmiş. Yeniden doruklara tırmanmış. Rivayet o ki, sürgün yıllarını, hatta son gözden düşüşünden sonra, geri kalan yaşamınının tamamını “Vordonisi Manastırı”nda geçirmiş.

Ne denirse densin; mezarının İstanbul’da olması, bence farklı bir duruma işaret ediyor. İstanbul’da gömülmek; itibarını son kez kazandıktan sonra, yeniden kaybettirmelerine fırsat vermeden, ölmeyi becerebildiğinin ispatıdır.

AZİZ FOTİOS
Öyle ya da böyle, bizim Foti de “rutin prosedür” icabı, ölümünden yıllar sonra aziz olmuş. Bazı Ortodoks dostlar, 6 Şubat gününü, hâlâ Aziz Fotios günü olarak kutluyorlarmış.

Hani, yeni “Genel Kurmay Başkanı”mız Necdet Özel, Jandarma Genel Komutanı’yken, dört gün içinde; önce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Genel Kurmay Başkanı olmuş ve bu durum basınımız tarafından rekor diye duyurulmuştu ya! İşte bu bilgi yanlış. Asıl rekor Fotios’ta…

REKORTMEN FOTİ 
Fotios, 20 Aralık günü din adamı olmuş. Hemen ertesinde okuyucu, ardından kıdemsiz diyakoz, sonra diyakoz, onun ardından rahip…
Noel’deyse İstanbul’a Patrik…

Tarihler arasına bakınca, beş gün gibi duruyor, ama günler sizi aldatmasın. İşi saatlere vurursak; dört gün bitmeden tam altı basamak üste çıkmış. Hem de sıfırken…
Rekor diye buna derim ben.

YA ADALAR ÇÖKTÜ YA DENİZ YÜKSELDİ YA DA?.. 
Gelelim şu “batan, batık, çöken” adlarıyla anılan manastır ve adalara…Şunu büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim ki, o adalar ve üzerindeki manastır ne çökerek battı ne de denizin yükselen sularına karşı koyamayarak suların altında kaldı. Başlarına ne geldiğini birkaç kez açık açık söyledim ama gelen sorulardan anladığıma göre, o son, yine de gözden kaçmış.

Öykünün devamında konuşalım bunları…
Yalnız, serinin geri kalan tüm yazıları; Sessiz Dünya Dergisi ile Tarihin Habercisi Dergisi'nde yayınlanacaktır. Takip etmek isteyenlerin bu isimlerin üzerini ya da aşağıdaki adresleri tıklamaları gerekmektedir.
Görüşebilmek dileğiyle...



1- SESSİZ DÜNYA DERGİSİ: www.sessizdunya.wordpress.com '
2- TARİHİN HABERCİSİ DERGİSİ: www.tarihinhabercisi.wordpress.com

Günay Tulun

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN