On yıl öncesine kadar en önemli günlerimizden biriydi 23 Nisan günü.
Neden mi önemliydi? Çünkü;
Ordusu dağıtılmış, yurdu işgal edilmiş en önemlisi başsız kalmış bir ulusun yeniden yapılanma kararı aldığı bir gündür 23 Nisan 1920.
İşte, bu günde dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kişiliğe sahip, mükemmel bir insan olan Mustafa Kemal; Türk Ulusu'nun gerçek temsilcisi olan ve olağanüstü yetkiye sahip bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
TBMM’nin kurulmasıyla birlikte yurdumuzu felakete sürükleyen, ulusumuzu yüzyıllarca ezen baskıcı, zorba, karanlık ve entrikacı güçlerin eliyle yönetilen Osmanlı İmparatorluğu’nun da sonu gelmiş oldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı açılmasına ama süre gelen zaman zarfında kimlerin hegemonyası altına girdi!
Seçilmiş vekiller dediğimiz kişiler gerçekten de bizleri temsil ediyor mu?
Tabii ki kocaman bir hayır.
Ulusal kavramlarımız tek tek yok edilmekte...
Ulusumuzun kurtarıcısı o büyük insanın, Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün ismi, resmi, fikirleri her yerden çok bilinçli olarak birer birer silinmekte.
Ders kitaplarından Atatürk‘ün ilke ve devrimleri ile ilgili konular kaldırıldı. Millîliği kalmamış bakanlık tamamen garip kişiler tarafından zapt edildi.
Ulusal bayramlarımızın hepsiyle oynandı.
En önemlisi; 23 Nisan Bayramı’nın başına çok daha garip bir şey geldi!
Mustafa Kemal tarafından Çocuklara armağan edilen ve Ulusal Egemenliğe adanan bu bayram haftasına, yıllardır, özellikle muazzez peygamberimizin "Kutlu Doğum Haftası"nı denk getirdiler! Tüm dinî bayramlar, ramazan ayı hicri takvime göre dönüşümlü olarak kutlanmakta iken; kutlu doğum haftası miladi takvime göre ayarlanıp alternatif bayram olarak dinci kesimler tarafından baskıyla kutlatılmakta!
Tabii ki bunun nedeni Türkiye’de tüm ulusal kavramları unutturmak, kendi kafalarına ve çıkarlarına göre dindar ve kindar nesiller yaratmaktan başka bir şey değil! Zaten söylememişler miydi?
Ne yazık ki bu kişilerin gerçekten inançlı insanlarımıza asla saygısı yok!
Benim karşı çıktığım, dini siyasete alet edip bu yolla siyasi ve ekonomik rant elde etmeleridir. Maşallah hepsi köşeyi döndü bu yeşil sermayecilerin.
Bu arada bu kutlu doğum haftası dedikleri kutlamalarında beyinlerini yıkamak için öğrencilere bir kitap yarışması düzenliyorlar. Tek kitap okunacak. Başka bir ikinci kitap yok. Bu kitabın yazarı ise sıkı durun, Fethullah Gülen isimli okyanus ötesinde yaşayan kişi ve kitabının adı ise "Sonsuz Nur".
Bisiklet, umre gezisi, bilgisayar vs…
Bu kadarla da kalmıyorlar ve okullara CD ler yollayıp zorla öğrencilere kutlu doğum haftasını izlettiriyorlarmış. Karşı çıkanları ise resmen haşlıyormuş millîsi kalmayan eğitim camiasındakiler.
1920’lerden nerelere geldik?
Aydınlık daha da aydınlık günlere doğru gideceğimize kapkaranlık günlere doğru gidiyoruz. Kimse de durduramıyor bu gidişatı. Yazık! Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak ve vatanı kurtarmak uğruna ölümden kaçmayıp canını feda eden dedelerimize!
Bu günler için miydi tüm çabalar???
M.Kemal Atatürk;
“Eğitimdir ki; bir ülkeyi ya hür, bağımsız, yüksek şanlı bir toplum olarak yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” derken; silah arkadaşı İsmet İnönü de;
“Toplum için en tehlikeli varlık, bilgisi olmadığı hâlde yetkisi olan kişidir.” demiştir.
Son olarak; tüm bunlar yaşanırken ben ya da bizler nasıl kutlarız coşkuyla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı?