Roma İmparatorluğu’nda; “Antonin ya da Nervan Hanedanı” olarak adlandırılan, İmparator Nerva ile onun soyundan gelen ilk dört imparatorun saltanat yılları, “Beş İyi İmparator Dönemi” olarak anılır.
Neredeyse tüm tarihçiler, adada, Roma döneminin bitişinden hemen sonra, Bizans diye; tarihin hiçbir çağında olmamış, uyduruk bir devletin hükümranlığından söz ederler. Nasıl oluyor demeyin olduruveriyorlar işte!..
Dünya üzerinde hiçbir zaman Bizans diye bir devlet olmadığı, bu devletin 16. yüzyılda Hieronymus Wolf adlı bir Alman tarafından uydurulduğu, Bizans adının esaslı olarak kullanılmaya başlanmasının ise 18. yüzyıla denk geldiğini bir milyonuncu kez hatırlattıktan sonra; aslında Roma döneminin ta kendisi olan bu yıllara şöyle bir değinelim.
9. yüzyıla kadar, bağımsız bir metropolitlik olmayı da başarmış. 1824 yılında metropolis olmuş. İtaatsiz papazların sürgün yeri olarak kullanılmış.
Nasıl itaatsizlerse hemen hepsi dünya nimetlerinden son derece az faydalanan, kaya ve ağaç kovuklarında yaşayan, kendini tamamen dine adayan insanlarmış.1204 yılında Marmara, Latin piskoposluğuna geçmiş.
Messi bugün, Türk takımı Marmelona’da oynar olacaktı.
1422 yılında İmparator Manuel Paleologos adaya gelmiş. Khalkolondilis’e göre Marmaralı bir kıza aşık olan imparator, bu aşk yüzünden vaktini adada geçirmekten devlet işlerini unutmuş. Başkente dönmemek için elinden ne gelirse ardına koymazmış.
İmparator Manuel Komninos, 1115 yılında Yoannis Komnisos’a bağışlamış.
1224′deyse Mora Dükü Despot Manuel Komninos, “Hooooop!” bile demeden; Georgios Marmara’ya bağışlamış.
Yalnız unutmayalım ki, bu Komninos başka Komninos…
Georgios’da Marmara adını, ölünceye kadar gururla taşımış.
Yani onların hepsi ermiş muradına, biz çıkalım kerevetlerine…
Bitmiyor tabii…
O hâlde sonraki yazıda buluşalım da neler olmuş öğrenelim biraz…
Yıllardır anlatırım. Derim ki; Bizans hiç doğmamış, adı yıkılmasının üzerinden koca koca yıllar geçtikten sonra konmuş, yüzyıllar geçtikten sonra da bu adla anılmaya başlanmış; hayali, namıdiğer uyduruk, yani palavranın da palavrası bir devlettir. Bunu anlatmaya dünyanın en güzel dili olan Türkçemiz yetmediğinden ya da bazıları Türkçeyi bilim dili olarak görmediğinden, bir kez de bu metodu denemek istedim. Tarihçilerimiz yabancıların yazdıklarını benimsemekte hiç zorluk çekmediklerine göre, yazı başlığıyla benim ve kitabın adlarını okur okumaz ne demek istendiğini anlayacaklardır.
Günay Tulun