*İslamcı Eğitim Savunucularının Önde Gideni: Mümtazer Türköne [Ömer Sağlam]
Bu gruba ait tüm sitelerde yayınlanan makaleler, hiçbir dönemde sansür edilmemiştir. Ayrıca Nisan 2012′den
beri de redakte edilmemekte; doğrusu ve yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır
IŞİD ve HSYK
yaygaraları arasında kaynayıp gidiyor orta dereceli okullarda türbanın serbest
bırakılması kararı. Bazı okullarda, yeni yönetmelik henüz resmi gazetede
yayınlanmadan uygulama başlamıştı, şimdi resmi gazete prosedürü de tamamdır.
Bundan sonra ilkokulun 5. sınıfından itibaren bütün ortada dereceli okullar
birer Kur'an Kursu ve İmam-Hatip lisesidir artık. Esasen din dersleri ağırlıklı
müfredatın uygulamaya başlamasıyla bu iş büyük ölçüde bitmişti, bu okullarda
türbanın serbest bırakılmasıyla şekil şartları da tamamlanmış oldu.
Peki; 7 yıl
İmam-Hatip eğitimi almış eski bir
Diyanetçi olarak bu konu üzerinde neden bu kadar ısrarla duruyorum? Çünkü ben,
aynı zamanda laik cumhuriyeti savunan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
felsefesine inanan birisiyim. Bu sebeple, laik cumhuriyetimizin ve devletimizin
kuruluş felsefesinin altını oymaya dönük bu tür girişimleri art niyetli
bulduğum için bu konu üzerinde önemle duruyorum. Bundan sonra atılacak ilk adım
erkek ve kız öğrencilerin ayrı sınıflarda ve mümkünse ayrı okullarda eğitim ve
öğretime tabi tutulmasıdır. Dün bir televizyon kanalında açıklamalarda bulunan
ve mevcut iktidar tarafından yetkili sendika olarak kabul edilen "Eğitim
Bir Sen" isimli sendikanın Genel Başkan Vekili Ahmet Özer açıkça bunu
savunuyordu çünkü...
Prof. Dr. Mümtazer Türköne
Neyse biz
konuyu dağıtmadan birkaç yazıdır üzerinde durmaya çalıştığımız konuya dönelim.
Sürekli tekrarladığım üzere; bugün uygulanan din dersleri ağırlıklı eğitim
sisteminin temeli 1996 yılında Dr. Tayyar Altıkulaç'ın etkisindeki Türkiye
Diyanet Vakfı tarafından atılmış, 28 Şubat süreciyle rafa kaldırılan bu
konudaki rapor (Türk Eğitim Sistemi Alternatif Perspektif) Dr. Tayyar
Altıkulaç'ın TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı olduğu AKP iktidarıyla
birlikte raftan indirilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Bu raporu
hazırlayan komisyonun en etkili kişisi ve belki de birinci aktörü Prof. Dr.
Mümtazer Türköne'dir. Adı geçen, o yıllarda Doç. Dr. unvanıyla TDV Yayın Kurulu
Üyesi ve yanılmıyorsam bu kurulda Genel Sekreter olarak görev yapıyordu. Yani,
bu sıfatla söz konusu raporu hazırlayan komisyonun sekretarya hizmetlerini de
muhtemelen Mümtazer Türköne yürütmüş olmalıdır. Bakmayın siz, şimdilerde cemaat
gazetelerinde köşe yazarlığı yaptığına. Mümtazer Türköne de tıpkı dünkü
yazımızda tanıtmaya çalıştığımız diğer komisyon üyeleri gibi AKP
yanaşmalarından birisidir.
Bilindiği gibi
Mümtaz’er Türköne'nin, 2011 yılında boşandığı
eşi Özlem Piltanoğlu Türköne, Çiçekdağı kaymakamı iken istifa
ettirilerek 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Erken Genel Seçimlerde AKP’den
milletvekili seçilmiştir. Bizim tahminimiz; milletvekilliği konusundaki
teklifin, aslında bahsi geçen eserin yazımında görev alan komisyonun üyesi
Mümtaz’er Türköne'ye yapılmakla birlikte adı geçenin, Gazi Üniversitesi’ndeki
görevinden emekli olduktan sonra İstanbul’daki bir özel üniversitede görev
almak gibi bazı özel sebeplerle teklifi genç eşine yönlendirdiği şeklindedir.
Nitekim, 7
Eylül 2007 tarihli Akşam Gazetesi’nde yer alan ve Mümtaz’er Türköne’nin eski ve
yeni eşlerinin kapışmalarını konu alan “Bunlar
Saçma Sapan Açıklamalar”
başlıklı haber ve gazetenin aynı sayısında Ali Saydam tarafından yazılan “Eski Günahların Gölgesi Uzun Olur”
başlıklı makale, bizim bu konudaki tahminlerimizi doğrular niteliktedir. Ali
Saydam makalesinde şöyle diyor: “Özlem
Türköne, Mümtaz’er Hoca ile asistanlığı sırasında ‘kariyer’ yapabilmek için
evlenmişti; hem de aralarındaki 18 yaşlık farkı hiçe sayarak…”.
Aslına
bakılırsa; gazeteci Ali Saydam
yerinde bir tespit yapmış bulunmaktadır. Çünkü Özlem Hanım, gençliğinden
kaynaklanan yüksek enerjisi sayesinde ve kısa süre zarfında önce asistanlığını
yaptığı hocasını ayartıp eski eşinden boşatmak suretiyle onun eşliğine terfi
ederek işe başlıyor, ardından da Türkiye’de kadınlar için henüz yeni bir meslek
olan kaymakamlığa zıplıyor. Hem de çok genç yaşında. Kaymakamlık gibi aslında
ayrıcalıklı bir görev de kesmiyor Özlem Hanım'ı, onun gözü daha yükseklerdedir!
Bu sefer de muhtemelen kocasına ayrılan milletvekilliği kontenjanına gözünü dikiyor
ve orayı da ele geçiriyor!
Genç eşini,
muhtemelen kendisine teklif edilen Milletvekilliği kadrosunu ona devredecek
kadar sevdiği anlaşılan Mümtaz’er Türköne, ilk baskısı 1991 yılında yapılan “Siyasi İdeoloji Olarak İslamcılığın Doğuşu”
isimli kitabının 2003 yılında yapılan 3. baskısını “Özlem’e” diyerek genç eşine ithaf ediyor ve bu ithafın altına
yazmış olduğu Fuzulî’ye ait iki beyitle, eşine olan büyük aşkını cümle aleme
şöyle haykırıyor:
“Perîşân-hâlin
oldum, sormadın hâl-i perişanım,
Gamından derde
düştüm, kılmadın tedbîr-i dermânım,
Ne dersin,
rûzgârım böyle mi geçsin güzel hânım,
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletlü
sultânım”
Mümtaz’er
Türköne’nin, önce öğrencisi, sonra da eşi olan genç milletvekili Özlem
Piltanoğlu Türköne için boşamış olduğu eski eşi Mualla Kavuncu’nun ise, eski
BBP’li milletvekillerinden ve adı geçenin dava arkadaşlarından Prof. Dr. Orhan
Kavuncu’nun kardeşi olduğu bilinmektedir.
Esasen birkaç
yazıdır üzerinde durduğumuz söz konusu kitabın hazırlanmasında perde arkasından
etkili olduğunu düşündüğümüz Dr. Tayyar Altıkulaç AKP’nin kurucu üyesi olmasına ilave olarak 58. ve 59. AKP
hükümetleri zamanında TBMM Milli Eğitim Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı
olarak görev yapmıştır. Bu kitabı hazırlayan komisyonun üyelerinin önemli bir
kısmı ise Milli Görüş mensubu olmasalar bile en azından Milli Görüş’e sempati
ile bakan ve Milli Görüş’e bir şekilde hizmet eden isimlerden oluşmaktadır. Adı
geçen komisyon üyelerinin hemen tamamının, AKP hükümetleri tarafından
korunmalarını ve bazı etkili görevlerde özellikle istihdam edilmelerini başka
türlü değerlendirmek ne mümkün?
Prof. Dr.
Mümtazer Türköne, uğruna eşinden boşanacak, aşkla uzaktan yakından hiçbir
alakası olmayan politik bir kitabı (Siyasi
İdeoloji Olarak İslamcılığın Doğuşu) kendisine ithaf edecek ve 75 milyonu şahit
tutarak kitabına eşine duyduğu aşka dair mısralar fısıldayacak kadar sevdiği
eşinden neden boşandı bilinmez! O büyük aşk ki; genç bir kadını önce asistan,
arkasından kaymakam ve en sonunda milletvekili yaptıracak kadar büyük! O genç
ve güzel kadın ki; şov programına katıldığı Okan Bayülgen'e, program esnasında "Bana Sayın Türköne
diyeceksin" diye posta koyacak kadar da alımlı, havalı ve
karizmatik!
Bu boşanmanın
sebebi, AKP'den milletvekili listesine girme konusunda Mümtazer Türköne ile
Özlem Piltanoğlu Türköne arasında yaşanan rekabet ve çekişme olabilir mi
dersiniz? Yani aile içinde yaşanan
siyasi çekişme! Belki de asıl sebep budur. Çünkü medyada, Türköne çiftinin
boşanmalarının, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden hemen sonraya gelmesine
dikkat çeken haberler yapılmıştır o tarihlerde. O haberlerden 23 Haziran
tarihini taşıyan birisinde şöyle deniyor:
"2011
seçimlerinde milletvekili adayı olmayan Piltanoğlu’nun yerine eşi Mümtaz’er
Türköne’nin Meclis’e girmesi bekleniyordu. Mümtaz’er Türköne, AK Parti’den
milletvekili aday adayı olmasına rağmen listeye girememişti. Türköne liste dışı
kalmasını 'boyumun ölçüsünü aldım' sözleriyle değerlendirmişti."(*)
Sürecek
Ömer Sağlam
_____________
(*)http://www.radikal.com.tr/turkiye/turkone_cifti_tek_celsede_bosandi-1053778
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.