Malum;
hava unsurlarımız beş on gündür sınır ötesindeki IŞİD ve PKK üslerini
bombalıyorlar. Daha doğrusu Suriye'deki IŞİD mevzilerine yapılan göstermelik
birkaç sortiden sonra operasyon kuzey Irak'a kaydırılmış bulunuyor. Demek ki;
operasyonların asıl hedefi IŞİD değil, PKK imiş.
Daha doğrusu PKK üzerinden HDP
imiş. Öyle ya askeri operasyonlar devam ederken, HDP Eş Gelen Başkanı çakma
Çipras'ın dokunulmazlığının kaldırılması konusundaki AKP başvurusu başka nasıl
izah edilebilir?
Sen misin,
ekranlarda saz çalıp, meydanlarda halay çekerek %13 oranında oy almak ve
Erdoğan'ın başkanlık yoluna hendek kazmak, tekerine çomak sokmak?
Al sana
bomba!
Uçaklarımız
sorti üstüne sorti yapıyor. Bu sortilerde karşı tarafa ne kadar zayiat
verdirildi, ne kadar isabet kaydedildi bilmiyoruz. İstanbul'dan Adıyaman'a,
Ceylanpınar'dan Malazgirt'e yurt sathından gelen şehit haberlerine ve göğe
direk olan feryatlara bakılırsa, özellikle PKK kamplarına yapılan sortiler bir
hayli etkili olmuş gözüküyor! Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha Allah'tan
rahmetler diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Gerçi
onların mekânlarının cennet olduğunu ve ölümsüz olduklarını bizzat Allah
söylüyor kitabında. Bazı siyasilerin, "Bu
Bakara iyi makara" dilerek dalga geçtikleri Bakara Sûresi'nin 154.
ayetinde şöyle diyor Yüce Allah: "Allah
yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu
bilemezsiniz."
Hz.
Peygamber ise Enes'in rivayet ettiği bir hadisinde şöyle buyurur: “Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek
istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehid böyle değil. O,
mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni
eder. ”
Şehitler
konusundaki tek tesellimiz de budur zaten. Yoksa, hadiseler oldukça can yakıcı.
Bu durumda insan ister istemez sormadan edemiyor; madem sonuç böyle olacaktı şu
halde bunca hatayı neden yaptınız?
Öyle ya;
ülke yönetimini 2002 yılında neredeyse terör olayları bitme noktasına gelmiş
bir şekilde devralan mevcut iktidar, geçen bunca zaman içinde yapmış olduğu
hatalı uygulamalar sebebiyle neredeyse terörü 1990'lı yıllardaki gücüne tekrar
kavuşturmuştur. Anlıyoruz ki; "analar ağlamasın" söyleminin gölgesine
sığınılarak geçirilen bunca zaman, terör açısından boşa geçirilen bir zamanmış!
Çünkü terör şu anda eski gücüne tekrar kavuşmuş ve üstelik artık büyük
şehirlerimizde bile eylem yapacak hale gelmiş bulunmaktadır.
HDP'nin bilgilendirilmemesi!
Hükümet'in,
özellikle CHP'nin bastırması karşısında geri adım atarak sınır ötesi harekât ve
ülke içinde örgüt yandaşlarına karşı başlatmış olduğu operasyonlar hakkında
mecliste grubu bulunan siyasi partileri bilgilendirmesi devlet ciddiyeti
açısından önemlidir. Ancak ne var ki; bilgilendirme heyetinin CHP ve MHP
yönetimlerini bilgilendirmesine karşılık HDP'ye yol uğratmaması, pek çok kişi
gibi bizi de şaşırtmıştır. Dün akşam bir televizyon yayınına katılan AKP
Çankırı eski milletvekili İdris Şahin, bunun sebebini "İstihbari
bilgilerin, terör örgütü ile arasına mesafe koymayan bir partiye verilmesi doğru
değildir..." şeklinde açıklamıştır.
Oysa çok
değil; bundan iki ay öncesine kadar HDP, iktidar partisinin çözüm ortağıydı. Bu
partinin yetkilileri, devletin en üst kademelerinde kabul görüyor, Oslo'dan
Dolmabahçe'ye varıncaya kadar en gizli toplantılarda bile muhatap kabul
ediliyorlardı. Anlaşılan, HDP 30 küsur vekille temsil edilirken terörle arasına
mesafe koyan bir parti olarak devlet katında itibar görürken, 80 vekille güçlü
bir şekilde meclise girince birden terör yandaşı oluvermiştir!
Devletimizi
yönetenler, çoğu PKK terörüne açık destek veren yabancı ülke liderlerini
arayarak ve NATO'yu toplantıya çağırıp operasyonlar hakkında bilgi vermek
suretiyle gizli sırları paylaşırken, yasalarımıza göre legal bir parti olan
HDP'ye bilgi vermeyi nedense sakıncalı bulmuşlardır! Oysa, partilere verilecek
bilginin boyutunu tayin etme yetkisi, hükümetin inisiyatifinde olduğuna göre,
her partiye farklı bilgiler verirdiniz olur biterdi. Dolayısıyla; bu konuda
HDP'nin devre dışı bırakılması yanlış olmuştur.
Çok değil,
bundan birkaç yıl önce "...Belki bir karanlığın kurbanı olarak bu yollara götürülmüş,
MİT’in parmağı da olabilecek şekilde, başkalarının da desteklemesi suretiyle
şimdi İmralı’da..." diyerek bölücü
başını, "Onun yerinde olsaydım ben
de dağa çıkardım..."(*) diyerek, 2012 yılında dağda teröristlerle
sarmaş dolaş poz veren HDP'li Gültan Kışanak'ı mazur göstermeye çalışan
Bülent Arınç'ın kulakları çınlasın. Meğer bu aralar eski çamlar ne çabuk bardak
oluyor efendim...
Ömer
Sağlam
_______________
(*)http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22173984.asp