Reha Muhtar, 9 Aralık 2015
tarihli "Putin'in ilginç
hayatı" başlıklı yazısında(1) 15 yıldır Rusya'yı adeta
demir yumrukla yöneten ve bu itibarla siyaset literatürüne "Putinizm"
diye bir kavramın yerleşmesine sebep olan Rusya
lideri Vilademir Putin hakkında oldukça ilginç bilgiler aktarmış.
Reha Muhtar söz konusu
yazısını İngiliz Gazeteci Ben Judah'ın defalarca Rusya'ya seyahatler yaparak ve
Putin'in en yakınındaki kişilerle görüşerek hazırladığı ve 2014 yılında
yayınlanan "Fragile Empire.
How Russia Fell In and Out of Love with Vladimir Putin" isimli kitabından alıntı ile Hürriyet'in eki Kelebek'teki
yazıya dayandırmış. Kitabın ismi Türkçede "Kırılgan İmparatorluk... Rusya Putin’e
Nasıl Âşık Oldu ve Ondan Nasıl Soğudu?..” anlamına geliyor. Öyle ki; bu
bilgileri okuyunca insanın, Rus jetinin düşürülmesinden sonra Rusya liderinin,
Türkiye hakkındaki sözlerine ve uygulamalarına normal nazarıyla bakmaması
mümkün değildir. Bu durum, Anadolu'da "Delidir, ne yapsa yeridir"
şeklinde ifadesini bulmaktadır.
Reha
Muhtar'ın aktardığına göre; Putin,
Sovyetlerin çöktüğü 1990 yılında bir KGB Albayı'dır. O sırada Doğu Almanya'nın
Dresden kentindedir. Görev yaptığı KGB binasının antikomünistlerce baskına
uğraması üzerine ne yapması gerektiği konusunda Moskova'ya sorduğu sorulara
cevap alamayınca Sovyetlerin çöktüğü sonucuna varıyor! Kendisini bugünlere
taşıyan adamlardan birisi Anotoly Sobchak isimli bir hukuk profesörüdür.
Üniversiteden Putin'in hocası ve aynı zamanda danışmanı ve akıl hocasıdır.
Kendisiyle
görüşmek isteyen bürokratlar kapısında kuyruk olmaktadır. Kapısında saatlerce
beklemek vaka-i adiyedendir. Spora düşkün olduğu bilinen Putin'in spor yaparken
en yakınlarında olanlar kendi adamları ve dostları, rakipleri ise
korumalarıdır. Bu itibarla Putin'in spor karşılaşmalarındaki, özellikle de
judoda almış olduğu galibiyetleri nasıl kazandığı kendiliğinden ortaya
çıkmaktadır. Dostları kendisine önceden "Patron"
diye hitap ediyorlarmış, şimdi ise "Çar"
diyorlarmış.
Bizde
de dostlarınca önceden "Reis" olarak
çağrılanların, 2009'da Davos'ta yaşananlardan sonra "Padişah" ve "Halife"
olarak çağrıldığını, hatta "kendisine dokunmanın ibadet olduğunu",
"Allah'ın
bütün sıfatlarının kendisinde toplandığını" söyleyenlerin
bulunduğunu hatırlamakta fayda var. Elbette penaltı atışlarında kaleye
geçenlerin topun filelerle buluşması için neler yaptığını da. Demek oluyor ki;
lideri yüceltmek, doğu insanının ortak davranışlarından birisi. Rus, Türk ve
Arap olması hiç önemli değil. Kafalar ve zihniyetler aynı!
Putin'in
çalışma masası ağır ahşap bir masa.Üzerinde bilgisayar filan yok. Putin fazla
kitap okuyan birisi değil. Görev süresi boyunca okuduğu kitap sayısı, sadece
iki romandan ibaret! Öğleden sonraları danışmanları toplanıp, görevli oldukları
konularda Putin'e raporlarını sunuyorlar. Bu da doğulu liderlerin ortak
yanlarından birisi olsa gerek.
Putin,
yabancı ülkeleri ziyaret ettiğinde, aynı otelde yaklaşık 200 oda tutuluyor ve o
otel neredeyse Kremlin’e dönüştürülüyor...İstihbarat servisi, gerekli
kontrolleri bir ay öncesinden yapıyor...Çarşaflar ve banyo takımları Rusya’dan
özel ve yine mühürlü bir şekilde getirilen ürünlerle değiştiriliyor. Odaya
sadece bizzat devlet başkanı girebiliyor. Ziyaretler esnasında Putin,
maiyetinde sadece Rus aşçılar değil, garsonlar ve temizlik görevlileri de
bulunduruyor... En büyük korkusu zehirlenmek... Kimse bu yüzden Putin’e bilgisi
dışında yemek sunamıyor. Görüşme süresi 15 dakika. Ajandası dolu. Bazı
görüşmeler için sonraki yıla randevu veriliyor.
En
yakınındaki canlı, Koni isimli siyah Labrador cinsi köpeği. Ama ilişkileri
Putin standardına göre biraz karmaşık. Devlet başkanına karşı keyfi davranan,
ona isyan eden, yüzüne ‘bağıran’ tek canlı o. En çok, bizde ‘Deli’, Batı’da
‘Muhteşem’ diye bilinen Çar Petro’nun hayatına meraklı birisi Putin...
Rusya
Federasyonu Dağılabilir!
İşte
size, 2000 yılından beri Rusya'yı adeta demir yumrukla yöneten Vilademir
Putin'in portresi. Böyle bir adama "normal" gözüyle bakmak, herhalde
normal insanların yapacağı bir şey olmasa gerekir. En kayda değer tarafı ise Çar Deli Petro'nun
izinden gidiyor olması ve onun misyonunu gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Önce
Kırım'ı işgal etmesi, sonra da Suriye'ye dalması bu sebepledir. Yani Rusya'nın
300 senelik hülyası olan sıcak denizlere inme gayreti. Ancak çağdaş Deli
Petro'nun hesap edemediği bir şey var; dünya 18. yüzyılın dünyası değildir ve
Rusya, şu anda 18. yüzyıldaki kadar güçlü değildir. Siz bakmayın, Rusya'nın
bilmem kaç bin nükleer başlıklı füzeye ve bilmem kaç tane, savaş gemisine, kaç
bin tane tanka ve savaş uçağına sahip olmasına. Rusya şu anda gerçekten de
tarihinin en zayıf zamanlarından birisini geçirmektedir. Çünkü, bilgi
teknolojileri ve uzay çalışmaları konusunda, batının çok gerisinde kalmıştır
Rusya. Batının elindeki silah gücü ise Rusya'dan kat be kat fazladır ve Türkiye
de zaten o batının bir parçasıdır. En azından askeri savunma anlamında...
Emrindeki
Varşova paktı çoktan dağılmış, eski Varşova Paktı üyesi olan ülkelerin pek çoğu
NATO ve AB vasıtasıyla batı ile entegre olmuşlardır. Rusya tekmil Doğu
Avrupa'yı ve Balkanları kaybettiği gibi, batı, Estonya, Litvanya ve Letonya
gibi Baltık Cumhuriyetleri vasıtasıyla Rusya'nın göbeğine kadar ilerlemiş
bulunmaktadır. Muhtemelen yakında Ukrayna da batı ile entegre olacaktır. Rusya,
2014 yılında Kırım'ı işgal ederek Batı'ya bir mesaj verdi ise de, batının
uyguladığı ekonomik ambargo sebebiyle sersemlediği kesindir. Şimdi ise bazı özel
şartları sebebiyle bu ambargoya uymayan ve batıya tek çıkış kapısı olan
Türkiye'yi de kaybetmekle karşı
karşıyadır Rusya.
Prof.
Dr. Ata Atun bu konuda diyor ki; "Gerçekte dünya
üzerinde küresel güç olmaya soyunan Rusya’nın elinde stratejik öneme sahip
herhangi bir ekonomik güç yok. ABD, dünya üzerindeki petrol yataklarının yüzde
sekseninin, Çin tüm kıymetli ve stratejik öneme sahip madenlerin çıkarıldığı
ocakların kontrolünü elinde tutuyor. Rusya’nın elinde ise sadece kendi
toprakları içinde çıkan petrol ve doğalgazdan başka bir şey yok. ABD dünya
petrol ve doğalgaz fiyatlarını yapay olarak manipüle ederek Rusya’nın
ekonomisini parmağında oynatıyor. Dünya ham petrol varil fiyatının 1 Dolar
düşmesi, Rusya’nın döviz girdilerini yaklaşık 2 Milyar dolar azaltıyor. ABD’nin
Rusya’yı ekonomik olarak iflas ettirmek stratejisinin verileri doğrultusunda
2012 yılından beri düşüş trendine girmiş olan dünya ham petrol fiyatları Rusya
ekonomisine ve bütçesine onarılmaz zararlar vermeye başlayınca Rusya
Cumhurbaşkanı Putin çözümü bölgede gerginliği tırmandırmakta buldu..."(2)
Prof.
Dr. Ata Atun'un sözlerine ilave olarak eklemek gerekirse; medyaya yansıyan
haberlere göre, Rus jetinin düşürülmesinden sonra Rus borsası %11, Ruble ise %5
değer kaybetmiştir. Bu da Rus ekonomisinin ne kadar kırılgan olduğunun en bariz
göstergelerinden birisi olsa gerekir.
Bu sebeple birçok dış politika
uzmanı gibi bize göre de Rusya Federasyonu'nun ve
Vilademir Putin'in sonu, Sovyetler Birliği'nin ve Mihail Gorbaçov'un sonu gibi
olacaktır. Nasıl ki; Sovyetler Birliği Afganistan'da kendi aleyhine
sonuçlanacak bir savaşa tutuşarak kendi sonunu hazırlamışsa, Rusya Federasyonu
da Suriye'de aynı hataya düşmüş bulunmaktadır. Ya da şöyle diyelim; yıkılmak
üzere olan Sovyetler Birliği nasıl ki; son bir hamle ile ve belki güçlenerek
çıkarım umuduyla Afganistan'a dalış yaptıysa ve dağıldıysa, Rusya Federasyonu
da aynı düşüncelerle Suriye'ye müdahale etmiştir ve yenilgi ile çıkıp kuvvetle
muhtemel dağılacaktır. Bu noktada Rusya Başbakanı Medvedev'in “Eğer
biz Suriye’ye girmeseydik, önümüzdeki yıllarda Türkiye karşımıza devasa bir
ülke olarak çıkacaktı” şeklindeki açıklaması ile Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılış tecrübesini yaşayan Devlet Başkanı
Mihail Gorbaçov’un “Rusya, Türkiye ile sürtüşürse kaybeden kendisi olur”(3) sözünü
oldukça anlamlı buluyoruz biz.
Gerek
Mihail Gorbaçov'un yukarıdaki uyarısının, gerekse Gazprom Başkanı Aleksey Miller'in, "Eğer Gazprom Türkiye'ye doğalgaz sevkiyatını durdurursa, Türkiye'deki
itibarı sıfıra iner. Umarız böyle bir durum oluşmak zorunda kalmaz"(4)
şeklindeki ikazlarının Putin'in
aklını başına getirdiği anlaşılıyor. Çünkü, böyle bir durumda, yani Türkiye'ye
yapılan gaz sevkiyatını kesmesi durumunda Rusya, sadece Türkiye'yi değil, en
büyük gaz ve petrol alıcısı batılı ülkelerin güvenini de sarsacaktır. Doğalgazı
ve Petrolü bir anlamda elinde patlayacaktır. Bu da Putin Putu'nun devrilmesi
demek olacaktır. O sebeple, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un 11 Aralık
Cuma günü Roma'da yapmış olduğu konuşmada ABD'nin ve Türkiye'nin tezine
yaklaşarak Türkiye-Suriye sınırının kapatılmasını istemesi(5), Vilademir Putin'in ise yine aynı gün, Rus jetinin düşürüldüğü
24 Kasım'dan sonra ilk defa olmak üzere; Türkiye'nin adını açıkça
zikretmeksizin "Rusya’nın stratejik
nükleer gücünün etkisini artırma konusuna özellikle yoğunlaşmalıyız" diyerek geçen hafta yapmış olduğu "Umarım terörle mücadelede nükleer silahlara
asla ihtiyaç duymayız” şeklindeki saçma sapan tehdidi yumuşatma gayretinin
içine girmiş olması, gerçeklerin Rus yöneticilerinin kafalarına dank ettiğinin
habercisi gibi geldi bize.
Putin'in Türkiye'nin adını zikretmeksizin yapmış olduğu
açıklama tam olarak şöyle: "Askerlerimize
yeniden provokasyon düzenlemeye kalkışacak herkesi uyarıyorum. Suriye’deki
askerlerimizin ve üssümüzün güvenliği için gereken tüm ek tedbirleri aldık.
Üssümüzün güvenliği hava savunma sistemleri ile güçlendirildi. Tüm hava
operasyonlarımız, savaş uçakları eşliğinde gerçekleştiriliyor. Çok sert
davranmanızı emrediyorum. Rus askerlerini ya da sahadaki askeri yapılarımızı
tehdit eden her hedefi hemen imha edin. Aynı zamanda teröristlerin yok
edilmesiyle ilgilenen her devletle işbirliği yapın"(6).
Putin'in yukarıdaki açıklamasında yer alan "Aynı
zamanda teröristlerin yok edilmesiyle ilgilenen her devletle işbirliği
yapın" sözleri oldukça dikkat çekicidir. Kim bilir Rusya, belki de
önümüzdeki günlerde Suriye'de IŞİD'e
karşı mücadele eden ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu müttefik güçlerle
işbirliği yoluna bile gidebilir. Aksi durumda ise Putin, ayakta tutmaya
çalıştığı Beşar Esat'tan daha önce bile iktidardan düşebilir! Zira Batılı
hayat tarzıyla tanışan ve bu hayat tarzını benimseyen Rus halkının, Putin'in,
hayatlarını yeniden Sovyet dönemi hayat tarzına çevirmelerine daha fazla rıza
göstermeyeceğine inanıyorum.
Ömer Sağlam
______________
1-http://www.gazetevatan.com/reha-muhtar-892677-yazar-yazisi-putin-in-ilginc-hayati-/
2-http://www.turkishnews.com/content/2015/12/10/rusya-iflasa-surukleniyor-3/
3-Aynı kaynak.
4-
http://www.gazetevatan.com/gazprom-baskani-turkiye-ye-dogalgaz-sevkiyati-durursa-itibarimiz-sifira-iner-891098-ekonomi/,
5-
http://www.aksam.com.tr/guncel/lavrov-rusya-suriyenin-bolunmesine-karsi/haber-470529
6- http://www.milliyet.com.tr/putin-den-yine-nukleer-silah/dunya/detay/2162120/default.htm