Nasıl bu hâle geldik, anlamanın imkânı yok.
Tohumlar bir kez atıldı ya, artık ulusal konularda bile ayrılı gayrılıyız.
Haklı davalarda bile birleşemiyoruz. Bir tarafımız saçmalarken, diğer tarafımız daha çok saçmalıyor.
Evet evet, şu Rusya konusuna değineceğim.
Herkes yazdı, bir tek ben kaldım. Ben de yazayım da liste tam olsun.
Bu yazıda bazı şeyleri ya ilk kez duymuş olacak ya da ilk kez hepsini bir arada okuma olanağını bulmuş olacaksınız.
Türkiye baştan sona haklı.
Rusya’nın feryadına aldanmayın. Yaptıklarının hepsi planlı hepsi programlı ve hepsi kötü bir tiyatro eserinin kötü oyuncularla sahneye konmuş şekli…
DOSTA DİKİZ
Bizim tarafın beyanlarına göre Rusya, Türkiye’nin stratejik ortağıymışmış da dostuymuş da fış fış. Laf ola, ister beri ister öte gide…
O dost ve stratejik ortak, sürekli olarak Ermenilerin yanında...
Üstelik, arşivleri Türklerin haklılığını anlatan belgelerle dolu… Şu an yaptığı da Ermenilerin yaptıklarından farklı değil. En son bilmem kaçıncı kez, Ukrayna ve Kırım’la oynadılar. Hem de doymak bilmez zalim çakallar gibi…
Akdeniz’e çıkardıkları deniz savaş filoları ve Karadeniz’deki filolarla hangi ülkeyi kuşatmaya çalışmaktalar?
Siz, RF-4E Phantom keşif uçağımızın, 22 Haziran 2012’de, Suriyeliler tarafından mı düşürüldüğünü sanmaktasınız. Hem de tanıtım sistemi açık olduğu hâlde… Hem de hiç ikaz edilmeden. Öyle düşünüyorsanız şu satırı dikkatle okuyun. Suriye füze sistemlerinin yönetiminde Rus askerî birlikleri var. Onlar, Suriye askerî makamlarının verdiği her talimatı, kendi genel kurmaylarına, genel kurmayları da Putin’e onaylatıyor. E, söyleyin lütfen; şimdi silahsız uçan o Türk uçağını Suriyeliler mi düşürmüş?
Ülkesinin oyununa kurban giden o tek Rus askeri, masum iki şehidimizden de önemliymiş. Kendi kurguladığı olaya rağmen, Rusya ha bire ortalığı kızıştırıyor, kızıştırırken de dünyayı bilinmeyen bir uçuruma sürüklüyor. Anlayamadığım tek konuysa şu; uçağımızı düşürdükleri o günlerde neden sessiz kaldık ki?
Sessizliğimizi, başımıza külah geçirilen askerlerimizi; ABD dur deyince duran, çık deyince Kandil'den hemen çıkan ordumuzu görüp iştahlanmışlar demek ki!
KORKU ve DOMATES BİBER PATLICAN
Korkacağımızı ve hiç istemediğimiz hâlde hükûmetimizin zorla yaptırtmaya kalktığı nükleer santral, Rusya'dan alınmasına hiç sıcak bakmadığımız doğal gaz ve ülkemizden aldıkları domates, biber, patlıcanla bizi bağladığını düşünen Putin; yanılmış olmanın kızgınlığını yaşıyor.
Hem de bitmez tükenmez kinle...
Putin demiş ki, "Benim bu olaylardan haberim yok!". Allahaşkına olacak iş mi? Putin'e haber vermeden bu işi yapacaklar da Volga'nın dibinde yatmayacaklar. Hadi canım, geç bir kalem.
Rus uçağını düşürmemizden tam elli gün önce, ortada ne fol ne de yumurta varken, Akdeniz’deki Rus savaş gemileri, kendi bölgelerinde devriye uçuşu yapan uçaklarımıza karşı füze radarlarını kilitlediler. Ondan birkaç saat önce de Karadeniz’de yeni ihlaller yapmışlardı. Aynen sonraki günlerde de yapacakları gibi...
Şimdi keşkecilere soruyorum:
Düşmanlık gösterisi için bundan daha açık hangi bildirim türünü seçselerdi tatmin olurdunuz? Mektup mu yazsalardı?
Bugün gelinen nokta, zamanında, tüm düşmanca tavırlara rağmen, aşırı hoşgörü gösterip kuralsız devletler gibi davranmamızın eseridir. Uçağımızın düşürüldüğü gün gerekli tepkiyi ortaya koyup, hava ve deniz sahası ihlallerinin başlangıcında yeterli uyarıyı verebilseydik, bugünlere gelmezdik. Madem iş bu hâle gelmiştir; ticari kaygıymış, politik ayrılıkmış, dünya görüşü farklılığıymış hepsini bir tarafa bırakıp, ülke olarak kenetlenmenin zamanıdır. Bugün bu işi beceremezsek bir daha zor beceririz.
Rusya’nın yaygarasına, yayınladığı uyduruk rota haritalarına bakmayın. Kendileri de açıkça biliyorlar ki gökten yere kadar haksızlar. Haksızlık bir yana, yaptıkları tüm eylemler planlı programlı ve bir amaç uğruna… Bunlar hep Akdeniz ve Suriye’de boy gösterebilmek için yaptıkları dalavere…
Rusların bize karşı uyguladıkları ihlal oyunlarını, uzunca bir zamandır Baltık ve İskandinav ülkelerine karşı da sahnelediğini, bu ülkelerle Nato’nun, bazı nedenlerle bu tacizleri es geçtiğini biliyor muydunuz? Yalnız o ülkeleri mi taciz etmişler? Hayır, Japonya, Kanada, hatta ABD’yi de… Belli ki Rusya, “Ben SSCB dönemindeki kadar güçlü bir külhanbeyiyim.” demek istiyor. Aslında bunu söyleyen Rusya mı yoksa Putin mi? İşte orası belirsiz bir belirlilikte…
O da ne demek diye sormayın bana...
Rahmetli Özal'ın söylediği gibi; "Aççık, seççik, net!" ama oldukça da karışık!..
RUS TEDBİRLERİ ve BİZ
Ruslar bizim yöneticilerimizle yan yana fotoğraf çektirmek bile istemiyormuş. Nedir bu Rusları kucaklama sevdası? Koy verin gitsinler.
Ruslar, Türk TIR ve araçlarının transit geçişlerini bile engelleyip içlerindeki malların bozulmasına çalışıyorlarmış. Sen de Boğaz'dan geçen tüm Rus gemilerini, askerî gemileri dahil, onlar senin araçlarını ne kadar bekletiyorsa iki katı bir süreyle beklete beklete geçirt. Montrö'ymüş bilmem neymiş aldırmayın. Koyun boğaza iki gemi, kaza var deyin. Olmadı mı o zaman Boğaziçi çok kirlenmiş; denizi tatlı suyla yıkıyoruz (!) deyin. Yetmez, Rus gemilerine Boğazı kirlettikleri için ceza üstüne ceza kesin.
Bahane mi yok! Basın Boğaz'dan geçen Rus gemilerini, senin kaç adamını tutukladılarsa sen de o kadarını tutukla, sınır dışı et. Yalnız, Türkiye'de yaşayan ya da turist olarak gelen sade Rus vatandaşlarına dokunmayın. Tersine her zamankinden iki kat daha konuksever olun.
Domates, biber, patlıcanımızı almayacaklarmış. İnşallah almazlar. Böyle bir şey yaparlarsa Rusların duacısı olur; öldüğünde Putin'i evliya ilan eder, mezarını ziyaret edip çaput bağlar, adını da "Ucuzlatan Baba" yaparız.
Keşke Rusları kızdırmasaydık diyen "Keşkeciler"e dört lafım var.
Bir: Nükleer santral dahil Rusya’nın bize sattığı mal ve hizmetler 50 milyar dolara yakın. Bizim yıllık rakamlarımızsa bunun uzağından bile geçmiyor.
Yani ticarî ilişkiler durdurulduğu an, biraz sıkıntı çekeriz ama Rusya kadar değil. Müteahhitlik hizmetlerindeki uçuk kaçık rakamlar kimseyi aldatmasın. Gazı da keserlerse kessinler, “Ezilen bir ülkenin vatandaşı olmaktansa kışı titreyerek geçirmeye razıyım."
İki: Putin’le Erdoğan’ın benzerliklerini, nerede yanlış davrandıklarını bizler açıkça görüyoruz. Ya sizler? Ağlamadan önce, bazı gerçeklere nasıl sırt çevirdiğinizi düşünmeniz gerekmez miydi? Kaçan paranın ardından aşırı gözyaşı dökerek, ülke onurunu daha fazla hırpalatmayın.
Üç: Gün, Rusya'nın bu işte suçlu olduğunu ilan ettiği tüm görevlilerle Erdoğan'ı adam gibi koruma zamanı. Putin, onları ya da en azından Erdoğan'ı devreden çıkartma yollarını mutlaka arayacaktır. Çevrelerindeki insanlara, yiyip içtiklerine, dokunup giydiklerine eskisinden de çok dikkat edilsin. Sarf edilecek bu dikkat, ülkemizin onuruyla da ilgilidir.
Sizlere ne desem ki?
Yağdanlık olmak, tam da böyle bir şey!..
Günay Tulun