Dışlıyorlardı falan.
Hepsinde ayrı bir travma geçirip ağlarmışım.
Annem de hep masalı değiştirip acıklı yerleri iyiye çevirirmiş.
Mesela benim Pamuk Prenses masalımda, Pamuk Prenses’in annesi ölmüyordu.
Uzak bir yere gidiyordu sadece…
Kibritçi Kız da ölmüyordu.
Kül Kedisi'nde, üvey anne ve kardeşler kötü davranmıyordu Külkedisi'ne...
Ben okuma yazma öğrenene kadar annem hep masalların sonlarını değiştirmiş.
Çok ağlarmışım...
Ona yazık, buna böyle, ona fedakârlık buna fedakârlık…
Yemediğim kazık kalmadı. Kız, erkek fark etmez. Öküz davranışlara maruz kaldım çoğu kez. Hâlâ aynı kafa devam ediyorum ya ben ona şaşıyorum?
Alışverişe bile yanımda kimse gelmesin istiyorum. Milleti sıkmayayım diye acele ediyorum. Acele ederken de hiçbir şeye bakamıyorum. O yüzden kimseyi bekletmemek adına alışverişlerimi bile saatlerce sürdüğünden tek başıma yapıyorum.
Talepkâr hiç olmadım.
Kimden bir şey istedim, rica ettim? Herkes düşünse aklına bir örnek dahi gelmez.
O yüzden, her an herkesi geride bırakabilirim gibi sınır koydum yıllardır kendime...
Masaldan nerelere geldim.
Konu konuyu açtı, monoloğun hası oldu.