Zebra, yaban eşeği türlerinden biridir. Her ikisinin yenmesi de helaldir."(3)
Deveden Kurban Oluyor da Geyikten Neden Olmuyor? [Ömer Sağlam]
Bir kurban bayramı daha yaklaşmak üzere. Her kurban
bayramı yaklaştığında nedense Prof. Dr. Zekeriya Beyaz'ı ve kendisine yapılan
yargısız infazı hatırlarım ben. Adam bir televizyon programında "Arapça kurban kelimesi, Allah'a
yaklaşma, Allah ile ünsiyet kurma amacı taşır ve bu anlamda, Allah'a yaklaşma
amacıyla kesilip etleri fakir fukaraya dağıtılan tavuk da kurban olur..."
anlamında bir laf etmişti de kendisine demediklerini bırakmamıştı tutucu çevreler.
Aslında Zekeriya Hoca doğru söylüyordu. Allah rızası için
yapılan, yani Allah'a yaklaşma amacı taşıyan her türlü hayır hasenat işleri
birer kurbandır. Bu tür kurbanlar, elbette Kurban Bayramı'nda veya Hac'da
haccın bir parçası olarak kesilen keçi, koyun, sığır, manda, deve cinsinden bir
kurban değildir. Belki sadaka anlamında bir kurbandır. Zira bidayette zekât ve
sadakalar da birer kurbandır. Yani Allah'a yaklaşma ve onun hoşuna gitme amacı
taşımaktadır.
Kurban geleneği, mahiyeti farklı olmakla birlikte hemen
bütün dinlerde vardır. Kur'an'da da bütün semavi dinlerde kurban geleneğinin
olduğundan bahsedilmektedir(El-Hac 22/34). Ayrıca Hz. Adem'in iki oğlunun
Allah'a kurban takdim ettiklerinden bahsedilerek (el-Mâide 5/27), kurban
geleneğinin geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğu vurgulanmaktadır.
İslam ve dinler tarihçileri, Hz. İbrahim'in Kâbe'yi
yaptığı dönemde "Batha Vadisi" denilen o bölgenin, tapınaklar ve
sunaklar vadisi olduğunu söylerler. Demek oluyor ki; kurban ibadeti Hz.
İbrahim'den de önce bilinen ve uygulanan bir gelenekti. Demek oluyor ki; Hz.
İbrahim de, Kâbe'yi bir tapınak veya sunak olarak inşa etmişti bu vadide! Bugün
Kâbe'nin çevresinde hac adı altında yapılan ve Allah'a ibadet amacı taşıdığı
söylenen çeşitli ritüeller de bir nevi tapınma merasiminden ibarettir aslında.
Kurbanın en ucuz hali, Zekeriya Beyaz'ın gündeme
getirdiği gibi tavuk ise, en pahalı hali de sanırım insan kurban edilmesi
olmalıdır. Zira, geçmiş medeniyetler arasında tanrıya insan kurban eden
medeniyetler de bulunmaktadır. Hatta İslami literatürde Hz. İsmail'in, Yahudi
literatüründe Hz. İshak'ın, babaları Hz. İbrahim tarafından kurban edilmek
istendiğinden bahsedilmektedir. Anlaşılan Hz. İbrahim kendi sunağı olan Kâbe'yi
yaptıktan sonra oğlu İsmail'i veya İshak'ı Allah'a kurban etmeyi düşünmüştür.
Kurbanın İslam dinindeki hükmüne gelince, çoğunluk ulema
Kurban ibadetinin sünnet olduğunu, yani Hz. Peygamber'e özgü bir ibadet
olduğunu söylemiştir. Hanefi imamlarının
çoğunluğu ise kurbanın "Vacip" olmakla şartlarını taşıyan bütün
Müslümanları kapsadığını söylerler. Yani bu anlamda kurban, aslında tartışmalı
bir ibadettir. Bize kalırsa kurban, ibadetten öte dinsel bir gelenek veya
kültürel bir motiftir. Diyanet de zaten bizim gibi düşünmüş olacak ki; 1999
yılında yayınlanmış iki ciltlik İlmihal isimli eserde Kurban konusunu,
"İman ve İbadetler" konularının işlendiği Birinci ciltte değil,
"İslâm ve Toplum" konusunun işlendiği ikinci cildinde yer
vermiştir.(1)
Peki Hangi Hayvanlardan Kurban Olur?
Kur'an'da kurbandan bahsedilirse de hangi hayvanların
veya nelerin kurban olacağından bahsedilmez. Dolayısıyla; hangi hayanların
kurban edileceği, büyük ölçüde Hz. Peygamber'in uygulamalarından ve sözlerinden
hareketle ulema tarafından tespit edilmiştir. Ortalıkta uydurma hadisler
uçuştuğuna göre; acaba ulemanın kurban olacak veya olmayacak hayvanlar olarak
yaptıkları tespitler ne kadar güvenilirdir? Ya da kurbanlık hayvanlar, hangi
kriterlere göre tespit edilmiştir?
Mesela "Kurban" bölümünün Eski Diyanet İşleri
Başkanı Ali Bardakoğlu tarafından kaleme alındığı anlaşılan Diyanet İlmihalinde
şöyle denilmektedir: "Dinen kurban
olarak kesilmesi kabul edilmiş hayvan türleri şunlardır: Koyun, keçi, sığır,
manda ve deve. Dolayısıyla ancak bu hayvanlardan (veya türdeşleri) kurban kesilebilir. Tavuk, kaz, ördek, deve kuşu,
ceylan gibi hayvanların kurban olarak kesilmesi geçerli değildir. Kurbanın
geçerliliği açısından bu hayvanların erkek veya dişi olması arasında fark
yoktur. Ancak koyunun erkeğinin, diğerlerinin ise dişisinin kesilmesi daha
faziletli görülmüştür."(2).
Ali Bardakoğlu'nun, dolayısıyla Diyanet'in yazdıklarından
anlıyoruz ki; tavuk ve türlerinden, yani kanatlı hayvanlardan kurban olmaz.
Dolayısıyla; Zekeriya Beyaz'ın yaklaşımı Diyanet tarafından da
reddedilmektedir. Peki Ali Bardakoğlu'nun. Dolayısıyla Diyanet'in "koyun, keçi, sığır, manda deve veya
bunların türdeşlerinden kurban kesilebilir" ibaresini nasıl
anlamalıyız?
Bize kalırsa: ceylan, geyik, karaca, yaban keçisi, yaban
koyunu gibi hayvanlar keçi ve koyunun türdeşleri; bizon, bufalo, öküz başlı
antilop, sığır ve mandanın türdeşleri; zürafa ise devenin türdeşidir. Şu halde
Diyanet'in yaklaşımına göre, daha doğrusu bizim Ali Bardakoğlu'nun
yazdıklarından çıkardığımız yoruma göre; bu hayvanlardan da pek ala kurban
kesilebilir! Eğer burada temel kıstas hayvanların evcil olması ise, bu
hayvanlar da pek ala evcilleştirilebilirler.
Madem İslam Akıl ve Mantık Dinidir; Buyurun O Zaman:
Dini yayınlar yapan bir internet sitesinde şöyle
deniliyor: "İslâm bilginleri, Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hz. Peygamber
(asv)’in hadislerinde belirtilen amaç ve ilkeler ışığında ictihad ederek, hangi
hayvanların etinin helâl ve haram olduğunu ya tek tek veya gruplandırarak
belirlemeye çalışmışlardır. Buna göre, geyik, ceylan, dağ keçisi, yabanî sığır,
deve kuşu, tavuk, kaz, ördek, zürafa, güvercin, bıldırcın, koyun, keçi, deve,
sığır, manda, ekin kargası, tavus, kırlangıç, tavşan ve turna vb. hayvanların
eti yenir. Vahşi hayvanlar gibi ot yeyip geviş getiren hayvanlardan olan
bufalonun eti de yenir. Saldırgan olmayan, geviş getiren ve otçul bir hayvan
olan kanguru, eti yenen hayvanlar arasında yer alır ve isteyenler etini
yeyebilir.
Zebra, yaban eşeği türlerinden biridir. Her ikisinin yenmesi de helaldir."(3)
Zebra, yaban eşeği türlerinden biridir. Her ikisinin yenmesi de helaldir."(3)
Biraz şaşırdınız değil mi? Ben de şaşırdım. Şu halde
ve elbette bize göre; bu hayvanların eti yenebildiğine göre; bütün bu
hayvanlardan pek ala kurban da kesilebilir/kesilebilmelidir. Madem İslam akıl
ve mantık dinidir, şu halde "bu hayvanlar yenilir ama kurban olarak
kesilemez" önermesi, akıllı ve mantıklı değildir. Eğer bu hayvanların
etleri yeniliyorsa, kurban edilmeleri de normaldir ve ancak kıymetlerine göre
sevap derecesi elbette farklı olacaktır.
Kurbanlık
Hayvanların Tespitinde Hangi Kriter Esas Alınıyor?
Eğer evcil olmak şartı varsa, bütün hayvanlar
evcilleştirilebilirler. Otçul olmak şart ise şu halde pek çok hayvan otçuldur.
Çif tırnaklı olmak bir kıstas ise karaca, geyik, antilop, ceylan, bizon,
bufalo, antilop, yaban keçisi, yaban koyunu gibi pekçok hayvan çift tırnaklıdırlar. Eğer temel kıstas hayvanların değeri ya da
kıymeti ise, buyurun size orkinos balığı, fiyatı tam 1.5 trilyon lira. Yani
bugünkü canlı hayvan fiyatları üzerinden yaklaşık 150-200 boğaya denk geliyor
kıymet olarak. Yani yaklaşık 1400 kişinin kurbanı demek istiyoruz(4).
Peki bu durumda eğer temel kriter, hayvanın ekonomik
değeri ise 200 TL'lik 10-15 kg.lık bir keçi, kurban oluyor da 1.5 trilyon
liralık 350 kg. ağırlığındaki orkinos (ton) balığı neden kurban olmuyor hocam;
buyur cevaplandır bakalım. Hani hep diyorsunuz ya; İslam akıl ve mantık dinidir
diye, o bakımdan soruyorum: Hadi akıllı ve mantıklı bir cevap verin bakalım...
150-200 boğalık bir balık kurban olamayıp, 250 TL'lik bir
koyun veya keçi kurban oluyorsa burada bir mantık hatası olmalıdır. Böyle bir
ibadet ve böyle bir din olamaz.
Arabın evcil devesi kurban oluyor da Türk'ün evcil ren
geyiği neden kurban olamıyor? Bakın Dukha Türkleri, ren geyiklerini
evcilleştirmişler, tıpkı bir öküz veya at gibi, her türlü hizmetinden istifade
ediyorlar. Binek hayvanı olarak kullanıyorlar, yük taşıyorlar, çift sürüyorlar,
etinden, sütünden, derisinden istifade ediyorlar. Yani Arabın devesinden daha
kıymetlidir ve daha çok işe yarıyorlar Ren Geyikleri(5).
Bırakın Hz. Peygamber şöyle demiş, böyle demiş diyerek
çoğunluğu uydurma olan sözüm ona hadislerden hüküm çıkarmayı ve ibadet
türetmeyi de aklınızı kullanın aklınızı. Şöyle düşünün artık: Hz.
Peygamber, peygamber olduktan sonra da,
başta ibadet olmak üzere, cahiliye döneminden kalma birçok alışkanlığını ve uygulamasını
İslami dönemde de uygulamaya devam etmiş, sadece Allah'tan gelen emirlere uygun
olarak onları yeniden dizayn etmiş, onlara yeni şekiller vermiştir. Giyim,
kuşam, yeme-içme ve beslenme alışkanlıklarını da eskiden olduğu gibi devam
ettirmiştir.
Kurban kesme konusuna gelince; Hz. Peygamber yaşadığı
dönemde, çevresinde kolayca ve ucuz yoldan ulaşabildiği hayvanlardan kurban
kesmiştir. Nedir o hayvanlar, keçi, koyun, sığır ve deve. Bugün de Arabistan
yarımadasında yaşayan ve o iklime uyum sağlamış hayvanlar zaten bunlardır.
Haliyle kurbanı da bu hayvanlar arasından kesecekti ve öyle de yapmıştır.
Esasen cahiliye dönemi Arapları da Lat, Menat Uzza ve Hübel'e yaranmak için
kurban kesiyorlardı ve kestikleri kurbanları herhalde kendi ekonomik güçlerine uygun
olarak keçi, koyun, sığır, manda ve develerden tercih ediyorlardı. Hz.
Peygamber'in yaptığı ise sadece, kurban kesilen Tanrıyı değiştirmek olmuştur.
Müşriklerin putlar için kestiği kurbanı, Allah için kesmeye başlamıştır.
Kurbanlık hayvanlar ise aynı kalmıştır.
Eğer Hz. Peygamber, Arabistan'da değil de mesela,
Sibirya'da veya İskandinavya'da yaşasaydı kurban olarak muhtemelen geyik de
kesecekti. Japonya'da yaşasaydı belki de balıktan da kurban edecekti. Öyle ya,
o günkü şartlarda herhalde kalkıp da Arabistan'dan deve getirtmeye
kalkışmayacaktı. Kim bilir belki devenin adını bile duymayacaktı. Çünkü o halde
Kur'an, Japonya'daki veya İskandinavya'daki şartlara göre inecek, o ülkelerde
yetişen bitki ve hayvanlardan bahsedecekti.
Çünkü dediğimiz gibi Kur'an'da hangi hayvanların kurban
edileceği yazmaz. Bu konuda bir sınırlama yoktur. Kurban'da esas amaç
yardımlaşma ve dayanışma, araç ise ekonomik güç ve kesilecek hayvandır.
Kurbanda temel amaç yardımlaşma ve dayanışma üzerinden Allah'a yaklaşmak,
Allah'ın rızasını kazanmak ise, herkes ekonomik gücüne göre kurbanını keser,
ihtiyaç sahiplerine dağıtır veya ailesinin ihtiyacı için kullanır. Etinin
kilosu 25 TL olan bir keçi kurban oluyor da etinin kilosu 5.000 TL. olan ve bir
kilosunun fiyatı 7 kişilik danaya denk gelen bir orkinos (ton) balığı, kurban
sayılmıyorsa, ya sizin dininizde bir sakatlık vardır ya da aklınızda ve
beyninizde efendiler. Lütfen her şeyi olduğu gibi dininizi de sorgulayın. Çünkü
Kur'an'ın emri de bu yöndedir...
07.08.2017
1-bkz. İlmihal, TDV(İSAM) Yayını, c,2,
İstanbul,1999, s.1-11.
2-Age, s.6-7.
3-https://sorularlaislamiyet.com/buffalobufalo-zurafa-zebra-kanguru-midilli-ve-deve-kusu-gibi-hayvanlarin-etinin-yenilmesi-helal.
4-http://habervitrini.com/magazin/bu-baligin-fiyati-tam-15-trilyon-lira-440520,
5-http://www.hurriyet.com.tr/kayip-turkler-ren-geyigi-insanlari-dukhalar-28526955
ALINTI YAPMAK İÇİN
- Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
ESER EKLEMEK İÇİN
- "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
YORUM YAZMAK İÇİN
Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.