Bin Sene Sonra Arapların Şerefini Yine Türkler Kurtarıyor [Ömer Sağlam]





2015 yılından bu yana Yemen'de kıyasıya bir iç savaş devam ediyor. Savaşan taraflardan birisini İran, birisini Suudi Arabistan destekliyor. Zaten fakir olan Yemen halkı ise açlıkla boğuşuyor. 

"Save The Chıldren" isimli İngiliz yardım kuruluşu geçenlerde açıkladı; 2015 yılından bu yana Yemen'de 5 yaşın altında toplam 85 bin çocuk açlıktan öldü! 
Bugün Cuma vaaz ve hutbesinde duyuruldu; Diyanet, Türkiye sathındaki bütün camilerde Yemen'e Yardım kampanyası adı altında yardım topladı. Ayrıca YEMEN yazıp 5601'e gönderince kampanyaya 10 TL. katkıda bulunacakmışız! 

Şimdi sorulması gereken ve benim kafamı kurcalayan sorular şunlardır: 
Diyanet camilerden toplamış olduğu bu yardımı kimlere ulaştıracak; İran'ın
desteklediği gruplara mı, yoksa Suudi Arabistan'ın desteklediği gruplara mı? 

Öte yandan bu yardımların iç savaşta kullanılmayacağından ne kadar eminiz? 
85 bin çocuğun ve Cemal Kaşıkçı'nın katili Prens Muhammed b. Selman'ın, Türkiye'den gönderilecek yardımların muhafaza edileceği depoları, yardım komvoylarını veya gemileri bombalatmayacağından emin miyiz? 

İran ve Suudi Arabistan gibi iki petrol zengini Müslüman ülkenin, güç savaşına girdiği Yemen halkını kurtarmak sadece Türkiye'nin görevi midir? 
Madem "Dünya Devleti" olmakla ve G-20 üyesi olmakla övünüyoruz, neden iki Müslüman ülke olan İran ve Suudi Arabistan nezdinde girişimde bulunarak bu iki ülkeyi barıştırmıyoruz? 

Şu İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) ne menem bir örgüttür; Yemen krizini çözmek için bu örgütü neden devreye sokmuyoruz? 
Madem 2006 yılından bu yana Arap Birliği'ne, diğer adıyla Arap Ligi'nde gözlemci üyeyiz, neden Arap Birliği'ni Yemen krizi konusunda göreve çağırmıyoruz? 
Yaklaşık bir asır önce Yemen'de uğradığımız felaketten ve elbette yediğimiz kazıktan daha mı ders almadık yoksa? 
Yemen Türküsü hâlâ mı bize bir şey hatırlatmıyor? 
Sizin "En büyük Osmanlı mezarlığı: Yemen" tabirinden de haberiniz yok ellam. 
Kolay olanı bırakın efendiler, lütfen biraz da zor olana talip olun. 

Bakın kutsal kitabınız ne diyor size; "Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.."(Hucurât-49/10). 
Şu halde gelin Müslüman kardeşlerimiz olan İran ve Suudi Arabistan'ın arasını düzeltin ki; bu iki ülke Yemen'de güç mücadelesi yapmayı bıraksınlar. 

Önce Suriyeliler, şimdi de Yemenliler. 
Bu ülkenin kaynakları nâmütenahi değildir; bütün Müslümanları doyurmaya yetmez! Bakın sizin bu sonu gelmeyen hesapsız-kitapsız yardım kampanyalarınız yüzünden ülkenin fakir fukarası acı soğanı bile yiyemez duruma düştü. 
Kilosu 4-5 TL'ye soğan mı olurmuş hiç? 
"Kimse benim vatandaşıma pahalıya soğan patates yediremez" diyerek vatandaşların depolarına baskın düzenleyip, sonra da muhtemelen o soğan ve patatesleri ucuza alarak yardım adı altında Suriye'ye, Yemen'e, şuraya buraya göndermek hangi akla hizmettir? 
Siz depolardan ele geçirdiğiniz soğan ve patatesi, ucuza kapatıp yardım adı altında başka ülkelere gönderirseniz tabi düşmez fiyatlar ve elbette buna bağlı olarak gıda enflasyonu! 

Osmanlı da tıpkı böyle yapmıştı bir zamanlar; asırlarca vatandaştan zorla veya ucuza elde ettiği yiyecek ve diğer ihtiyaç malzemelerini, âlâyı vâlâ ile tertip ettiği Sürre Alayları ile "Peygamberin yakınları", "Muhammed'in açları" ya da "Kutsal beldelere hizmet" diyerek Arabistan'a göndermişti. 

Osmanlı’yı batıran sebeplerden birisi de işte budur; yani hesapsız kitapsız şekilde büyük devlet gösterileri! O sebeple siz önce gelin, bu ülkenin açlarını doyurun.
Tamam Yemen halkına da yardım edelim ama, gelin önce şu asgari ücreti ve emekli maaşlarını açlık sınırının üzerine çıkaralım efendiler...





Ömer Sağlam 23 Aralık 2018

(*) Amın Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, Çev. Ali Berktay, Yapı Kredi Yayınları,19. Baskı İstanbul, 2018, s, 239-240. 

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN