Çubuk Olayı II. Fetret Devri Girişimi miydi [Ömer Sağlam]



Geçtiğimiz 21 Nisan günü, Çubuk İlçesine bağlı Akkuzulu köyünde CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu hedef alan saldırı üzerine çok şey yazıldı ve söylendi. Biz de yazıp çizdik sosyal medya hesabımızda bazı şeyleri.

Ancak yazılıp söylenenlerde gözden kaçan bir ayrıntı var. O da hadisenin cereyan ettiği yer. Bilindiği gibi Çubuk, Yıldırım Bayezit yönetimindeki Osmanlı Ordusu ile Timur Lenk (Aksak Timur) yönetimindeki Timurlular, daha doğrusu Özbek Ordusu arasında cereyan eden ve tarihte "Ankara Savaşı" olarak bilinen savaşın cereyan ettiği yerdir.

Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırının yapıldığı köyün de içinde bulunduğu Çubuk Ovası'nda, 28 Temmuz 1402 günü gerçekleşen savaşta Osmanlı Ordusu yenilip dağılmış, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezit Timur'a esir düşmüş ve Osmanlı Devleti, şehzadeler ve Osmanlı generalleri arasında cereyan eden iç mücadelelerin hüküm sürdüğü bir kargaşa dönemine girmiştir. 1402'de başlayıp, 1413 yılında Şehzade Mehmet'in (Çelebi Mehmet), kardeşlerini ekarte ederek yönetim birliğini sağlamasıyla sonuçlanan bu 12 yıllık döneme "Fetret Devri" denilmektedir.

Tarihçiler de kabul ederler ki; Ankara Savaşı'nda gerek dağılan Osmanlı Ordusu'ndan kaçanlardan bazı gruplar, gerekse her iki Ordu'dan da hastalık ve sakatlık sebebiyle orduyla birlikte gidemeyip kalan bazı insanlar, Çubuk ve Mürted Ovaları ile bu ovaların yakın çevresindeki dağlık arazilerde yerleşip kalmışlardır. Muhtemelen bugün, Ankara'nın Çubuk, Akyurt, Kahramankazan, Kızılcahamam, Çamlıdere ve Kalecik ilçeleri ve bu ilçelere bağlı bazı köyler ile Çankırı'nın Orta ve Şabanözü ilçelerine bağlı bazı köylerin ahalisi, 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı'nda, gerek ordudan kaçarak gerekse yaralanma ve hastalık sebebiyle her iki orduyla da gitmeyerek bu yörede kalan insanların torunları olmalıdır.

Bizi böyle düşünmeye sevk eden bazı karineler de var elbette. Mesela köy isimleri. Yukarıda ismi geçen ilçelere bağlı köylerden pek çoğu ya Oğuz boylarından birisinin adını taşır, ya bu boylara mensup etnik unsurlardan birisinin adını taşır, ya bir adamın adını veya sıfatını ya da bir asker sınıfının adını taşır. Mesela Alpagut, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Çavundur(Çavuldur), İğmir(İymir-Eymür), Kayı, Karkın/Kargın, Kınık, Özbek, Peçenek, Salur ve Yazır isimlerini taşıyan köyler vardır bölgede. Hatta bazen de bu isimleri taşıyan birden çok köy vardır yörede.

Görüldüğü gibi yukarıda ismi geçen köylerin hemen hepsi, 24 Oğuz boyunun veya bu boylara mensup etnik grupların adını taşıyorlar. Ayrıca yörede kişilerin ismini veya sıfatlarını taşıyan onlarca köy vardır.

Mesela; Alibey, Alibeyli, Çapar, Çerçi, Çırpan, Değirmenciler, Doymuş, Ekici, Elvanlar, Hamzalar Hasanhacı, Hıdırlar, Kalemler, Karahacı, Karamusa, Kırsakal, Kocalar, Koyunbaba, Köseler, Kuşçular, Oğlakçı, Satılar, Semeler, Yağcıhüseyin, Yanık, Yıldırımdemirciler, Yıldırımhacılar, Emirgazi, Sancar, Sarıayak, Uçarı, Yakupderviş, Yüzbeyli...

Hassaten Çubuk İlçesine bağlı olup kişi isim ve sıfatlarını taşıyan bazı köy isimleri ise şöyle: Akkuzuzulu, Dedeler, Demirci, Durhasan, Hacılar, İmam Hüseyin, K.Ali, Kara Dana, Karaman, Melihşah, Okçular, Ömercik, Samicik (Samıycık), Sığırlı, Yiğitli, Yılmaz, Yukarı Hasan, Yukarıemirler.

Bu arada Çubuk'ta, Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırının gerçekleştiği Akkuzulu köyü ile aynı ismi taşıyan bir başka köyün de Kalecik ilçesi sınırları içinde olduğunu belirtmiş olalım.

Peki yörede Oğuz Boylarının ve bazı kişilerin isimlerini, bazılarının da sıfatlarını taşıyan onlarca köyün bulunması ne anlama gelmektedir? Bu köylerden bazılarının, Osmanlı'yı Fetret Devrine, yanı iç karışıklıklara sokan ve 12 sene boyunca duraklamasına sebep olan 1402 Ankara savaşının artıkları tarafından kurulmadığını kim iddia edebilir? MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Akkuzulular, inançları ve siyaset anlayışları gereği sert insanlardır" şeklindeki sözleriyle birlikte düşünün isterseniz bu konuyu.

II. FETRET DEVRİ
Çubuk'un Akkuzulu köyünde gerçekleştirilen saldırı, kesinlikle anlamlı ve iyi düşünülmüş bir plan gibi gözükmektedir. Tıpkı 15 Temmuz 2016 günü cereyan eden isyan girişimi gibi! Nasıl ki; fiilen 23 Nisan 1920 Cuma günü kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 15 Temmuz 2016 Cuma günü yıkılmak istendi ise, 28 Temmuz 1402 tarihinde Çubuk Ovası'nda cereyan eden Ankara Savaşı'yla Fetret Devrine sokulan Türk Devleti, 21 Nisan 2019 günü yine aynı yerde çıkarılmak istenilen bir iç savaşla tekrar Fetret Dönemi'ne sokulmak istenmiştir! Eğer Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıdan sonra sağduyu galebe çalmasaydı, alın size bir iç savaş ve Türk Tarihinde II. Fetret Devri!

Olay ilk bakışta cahil ve acılı köylülerin sebep olduğu sıradan başıbozuk bir eylem gibi gözükebilir. Ancak kanaatimizce bu yanıltıcıdır. Zira olaydan sonra saldırganın bazı kesimlerce adeta bir kahraman gibi muamele görmesi, Kılıçdaroğlu'na yumruk atan elinin adeta kutsanarak öpme yarışına girilmesi, sosyal medyada olayın sadece bir yumrukla sınırlı kalmasından duyulan üzüntüye ilişkin yorumlar yapılması, Çubuk saldırısının sıradan bir olay olmadığını göstermektedir bize.

Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas olaylarının yaşandığı bir ülkede, 15 Temmuz'un üzerinden 3 yıl bile geçmeden, Alevi kökenli bir parti liderine saldırıda bulunmak, hele hele bunu İstanbul Maltepe'de yüz binlerce, belki de milyonlarca CHP'linin toplandığı bir günde yapmak, kesinlikle iyi planlanmış hainane bir plan gibi görünmektedir. Kılıçdaroğlu'na yumruk atan Osman Sarıgün ve Kılıçdaroğlu'nun makam aracına kaldırabileceği en ağır kaya parçalarını fırlatan o kadın, belki cahilce bir öfke ile yaptığını sanıyor olabilir bu hareketi. Ancak bu hareketi, onun ve Akkuzulu köylülerinin kulağına fısıldayanlar, kesinlikle vatan haini ve millet düşmanıdırlar.

Allah'tan Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu sağduyulu insanlar. Kılıçdaroğlu, eğer Ankara'dan Çubuk'a gelmek isteyen partililerine engel olmasaydı, Ekrem İmamoğlu Maltepe meydanındakilere "Çubuk'a gidin" çağrısı yapsaydı, Akkuzulu'da ne koyun kalırdı, ne de kuzu kalırdı muhtemelen! Efendim, güvenlik güçleri buna müsaade etmezlerdi! Unutmayın ki; Madımak Oteli yakılırken de vardı güvenlik güçleri. Tıpkı Maraş ve Çorum olaylarında da var oldukları gibi. Allah bu milleti kesinlikle bir kere daha korumuştur. Geçmiş olsun Türkiyem.

TEŞEKKÜR
Devlet adamı ve kaliteli bürokrat yetiştirme konusunda oldukça kısır ve kurak olan bu topraklarda bazen tek tük de olsa kutup yıldızı gibi parlayan devlet adamı ve bürokratla da çıkıyor elbette. Bunlardan birisi de Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya'dır. Haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Genel Müdür, Akkuzulu köyünde kendi tabiriyle "Gözü dönmüş 1000 kişinin özerindeki" saldırgan grubuna "Önce beni ve buradaki bütün görevlileri (sonra da Kılıçdaroğlu'nu) linç etmeniz gerekir"(*) diyerek çok önemli bir kararlılık gösterisi sergilemiş ve olayların daha da büyümesine engel olmuştur.

Devletin adamı olmak, Devlet Adamı olmak, hele hele başlı başına adam olmak zor iştir. Bu zoru başaran Em. Gnl.Müdürü Celal Uzunkaya'yı yürekten kutluyorum. İyi ki varsınız Sayın Genel Müdürüm; önce bürokratik ömrünüz, sonra da tabii ömrünüz uzun olsun. Esenlikler dilerim.



 
Ömer Sağlam 29.04.2019



(*) "https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/saygi-ozturk/gozu-donmus-1000in-uzerinde-kisi-vardi-4539975/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger"

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN