Kanal mıdır Maval mıdır Nedir Bıktık Artık [Günay Tulun]


Konuya hemen giriyorum. Çünkü yazıyı kısa tutmak amacındayım. Başlıktaki yazıya o kadar çok kişi katılıyor ki, sayısını sormayın. Çetelesini tutmak gerçekten de çok zor. Tıpkı, "Kanal İstanbul"a karşı verilen dilekçelerin gerçek sayısının hiçbir zaman bilinemeyeceği gibi...

ÜSKÜDAR'DAN ÖTEYE DIGIDIK DIGIDIK
Yani yalnız seçimlerde değil, İstanbul'un mahvına, ülkemizin derinden sarsılmasına neden olacak bu olayda da "Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti." bile... "Dıgıdık dıgıdık" seslerini duyup da duymamış taklidi yapmak için "AKalPe"li ya da "MeHaPe"li partizanlardan olmak gerek!

"Atı alanın Üsküdar'ı geçtiği" nereden mi belli? Bay Recep ve şürekâsının "İsteseniz de istemeseniz de"yle başlayan cümleleri ve "Çatlasanız da patlasanız da yapacağız!" sözleri sonun başlangıcını çok güzel açıklıyor. Malum, yine beka (!) sorunları var! 

Vatandaşlar itiraz edemesin diye "önce süre kısa tutuldu, sonra dilekçelerin verileceği yerler kısıtlandı, hatta bazı makamlar o dilekçeleri türlü çeşitli bahanelerle almadı, alanlar da uzunca bir süre alındı belgesi vermedi, makbuz isteyene de "Oğlum Hıdır, adın budur!" dendi. 

Velhasılıkelam işini gücünü, evde aşını bırakıp; bol kepçe yağan yağmurun altında ve 100 km'ye ulaştığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından beyan edilen fırtınada dilekçe savaşları yaşandı. Dilekçeyi verenlerin bu saygın çabası en adil (!) ve en tarafsız (!) uygulamalarla alkışlandı (!).

Veren kadar, almak istemeyenler de kutlanmalı...
İtirazları boşa düşürmek için muhteşem (!) çareler ürettiler.

KANALLA İLGİLİ YAZILARIMI GOOGLE'DE BULAMAYANLAR VARMIŞ
Uyarı önce bir kişiden geldi. Geçen gecelerden birinde... "Kanalla ilgili bir yazınız vardı. Yıllar önce okumuş hatta o zaman print de etmiştim. Dün bir iş arkadaşıma önerdim. Aradık bulamadık." gibilerinden bir uyarıydı gelen... "Türkiye'nin Sesleri" gazetesindeki arkadaşlara rica ettim, o yazıyı tekrar yayınladılar. Meğer mesele başkaymış. Ya ben anlayamamışım ya da uyaran dostumuz maksadını tam olarak tanımlamamış. Kanal konusundaki hiçbir yazıma Google üzerinden ulaşılmıyormuş.

Yarın ne olur bilmem ama hemen o gece ben de araştırdım ve yazılara ulaşamadım. Sonraki her gün de fırsat buldukça... İnsan acaba "İşin içinde birtakım işler mi var?" diye düşünmeden edemiyor. Bu hâlin, bu yazımın yayınlanacağı güne dek düzeleceğini umuyorum.

"Türk Yazın Dünyası"ndaki arkadaşlarla toplanıp olayı çözmeye çalıştık. Hiçbir sonuç elde edemedik. Yeni bir yazı yazana kadar birkaç gün daha beklemeye karar verdik. Olur a, "Belki de geçici bir problemdir!" diyebildik ancak!.. Birkaç okurdan daha uyarı gelince "Yazıların adlarını verelim, okurlar arama motorlarına bu isimleri tam olarak yazsınlar. Bir de öyle ulaşmayı denesinler." düşüncesinde fikir birliğine vardık. Bu isimleri ve yayın tarihlerini hemen alttaki bölüme kaydedeceğim. Sorun devam ederse gruba ait haberleşme adreslerinden görüşelim.

BULAMAYANLAR İÇİN İLKİNDEN SONUNCUSUNA DEK "KANAL İSTANBUL" YAZILARIM
1- Hıncal Uluç ve Recep Bey’in Çılgın Projesi - 23.9.2010
2- Recep Bey! Nereden Çıkardın Bu Kanalı - 27. 4. 2011
3- Kanal İstanbul, İstanbul ve Trakya’yı Komaya Sokacak - 15.12.2013
4- İstanbul ve Trakya'nın Koması: Kanal İstanbul - 17.12.2013
5- Öf! Yine mi Kanal İstanbul - 24.10.2019
6- Yetti Be! Kanal mıdır Maval mıdır Nedir Bıktık Artık - 5.1.2020

1 numaralı yazı, konuyu ilk duyuran kişi olan Hıncal Uluç'un köşe yazısından hemen bir gün sonra yayınlanmıştı. Daha o zaman olayı damgalamış ve işin içinde ABD'nin Montreux'u sıyırarak Karadeniz'e savaş gemilerini çıkarması olduğunu yazmıştım.

Nereden mi anlamıştım? Türk adalarının Yunan'a peşkeş çekilmesi olayını bilenler için bu soruyu cevaplamak çok kolaydı. Benim için de öyle oldu. Yani deneyimliydik artık. Atatürk ve İnönü'ye iftiralar atılarak "Adalarımızı Lozan'da Yunanistan'a verdiniz!" salvoları altında çok değerli Ege ve Akdeniz adalarımız sanki Atatürk ve İnönü vermiş gibi Yunan'a peşkeş çekilmişti. Recep Bey'in, fırsatını bulur bulmaz Lozan ve Montreux anlaşmalarını yerden yere vurarak cahil kesimleri kandırma stratejisinin benzerinin aynını oluşturmasıydı beni uyandıran. İnceleyince her şey ayrıntılarıyla ortaya çıktı. Hatta daha o gün, bu "Çılgın Proje"nin iki yaka bağlantısı için köprüler de gerekecek. Acaba ABD gemilerinin direk boyları ne kadar, yoksa hepsi açılır-kapanır türden köprüler mi olacak?" diye de sormuştum. Ne dediysem bugün hepsi ortaya çıkmış durumda... Yani haklılığım kanıtlanmış hâlde...

Yukarıdaki yazılarım arasında 2 ve 4 numaralı olanlarsa bayağı ses getirmişti. Ses derken abartmış olmayayım, tabii ki benim çapımda... Bu ikisi birkaç yerde yayınlanmış, yayınlandığı yerlerde, toplam olarak, iki milyonu biraz geçen sayıda okunmuş ya da tıklanıp "Nedir?" diye bakıldıktan sonra okunmadan geri dönülmüştü. Maalesef bu tür bir istatistik olmadığından konuyu doğru rakamlarla değerlendirmek ve gerçekten okunup okunmadığını saptamak mümkün değil.

O yazılarda anlattıklarımın, ancak ve ancak bugünlerde tartışılabilir olması bana gurur yüklü bir mutluluk vermeliydi değil mi? Ne gezer, sadece hüzün verdi. Çünkü bu yanlış işi hiç kimse tartışmamış ya da korkudan tartışamamıştı. Sayın Ekrem İmamoğlu gibi biri ortaya atılıp bu işteki yanlışları sıralamasa yine tartışılmazdı herhâlde...

O yazıların en doğru hâline "Türkiye’nin Sesleri gazetesi, Sessizliğin Sesleri gazetesi, Haberciden gazetesi ve Turkish News" üzerinden ulaşabilirsiniz.

Bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim. "Kanal da Kanal, illaki kanal"cılar Bay Recep dediyse bu yapılmalıdır derken, "Kanal İstanbul'u sakıncalı bulanlar"sa bilim insanları karar versin diyorlar. Bilim insanı derken tabii ki hepsinden değil, o konunun uzmanı olan bilimcilerden söz ediyorlar.

İş bu raddeye geldikten sonra bence uygulanacak metot şöyle olmalı:
Benim gibi sıradan bir insan bile bilimsel ve doğru itirazları yapabiliyor, bunu da yazılarında açıkça ortaya koyabiliyorsa; projektörleri, "Kanal İstanbul" destekçilerinin üstüne çevirmekte yarar var. Ayrıca onları çok yönlü incelemek de gerek. Bilim insanlarına gelince, cesaretle ortaya çıkıp yapılmamasının gerekçelerini halkın uydulaşmış kesimine duyurmak zorundalar. Duyursunlar ki onlar da aydınlansın. Aslında her şey çok açık! Uydu olmayan herkes konuyu tüm detaylarıyla kavramış hâlde... Yani siz de ben de YYKY takımı da hatta Bay Recep de yapılmamasının gerektiğini biliyoruz. Biliyoruz ama "Ah, o çıkar ilişkileri yok mu! O çıkar ilişkileri..." işte tuzu kokutan münafık, o hesabın ta kendisi...

BIKTIK BU KANAL MAVALINDAN
Toplumun tamamı diyemesem de büyük çoğunluğu kanal mavalından çok ama çok çok çok sıkıldı. İnsanlar kanal lafını işitmek bile istemiyorlar. İstemiyorlar ama iktidar gücünün karşısında da sinmek niyetinde değiller. Aynen benim gibi...

Bu işin bir de aması var.
Tek kişilik AKalPe Hükûmeti halkın bıkarak bu işin peşini bırakmasını istiyor.
Çünkü topraklarımızı sattığı Araplar darılacak.
AKalPe'nin yaptığı aynen Ermeni'yle Yunan'ın taktikleri gibi..
O nedenle bıksak da bu işin peşindeyiz, bıkmasak da...
Aynen yüreğinde vatan sevgisi taşıyan "HER GERÇEK VATANDAŞ" gibi...





 Günay Tulun 5.1.2020

  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN