İstanbul'a yaptıkları hizmetten çok 15 Temmuz 2016 günü yaşanan hain ve alçak darbe girişiminden sonra "Hainler Mezarlığı" kurmaya kalkışmasıyla(1), Diyanetin itirazı üzerine de dikmiş olduğu tabelayı kaldırmasıyla(2) belleklerde yer eden İBB Eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 14 Şubat 2021 günü Fatih Camii Haziresi'ne defnedildi malum.(3)
Bir
hafta sonra olmak üzere; 21 Şubat 2021
günü bu sefer, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve bir zamanlar ismi "Alo
Fatih" söylemiyle medyada günlerce tartışma konusu olan kişinin o olduğu
iddia edilen (4) iş adamı Fatih Saraç'ın babaları da olan din adamı Muhammed
Emin Saraç da Fatih Camii Haziresi'ne defnedildi.(5)
Bu
gidişle korkarım, cami hazirelerinde bulunan padişah, şehzade, hanım sultan ve
din ulularının türbeleri ve mezarları başka yere nakledilip, buralar büsbütün
eş, dost ve yandaşlara tahsis edilecek!
Büyük
İslam Alimi
Kadir
Topbaş'ı az çok tanıyor kamuoyu. Zira görevde iken sık sık televizyon
ekranlarına haber olurdu. Ancak Muhammed Emin Saraç'ı sanırım yeterince
tanımıyoruz. Daha doğrusu, tanıyanlar iyi tanıyor da bizler fazla tanımıyoruz.
Muhammed Emin Saraç'ın, tarikatlarla ve cemaatlerle ilişkisi var mıdır
bilmiyorum; ancak hayat hikayesini okuduğumuzda onun da Nakşibendî Tarikatına mensup
olabileceği kanaatine varıyoruz. Zira hakkında yazılan "Muhammed Emin
Saraç, Tokat´ın Erbaa kazasının Tanoba köyünde doğdu. Babası Hafız Mustafa
Efendi'dir. Dedesi Nakşibendiye´den Müderris Üzeyir Efendi Niksar´ın Keşfi
Camii Medresesi´nde müderrisdi..."(6) şeklindeki ifadelerden böyle bir
kanaate varmak herhalde mümkündür.
Haberlerde
kendisinden "Büyük İslam Alimi", Muhaddis, Müfessir ve fıkıhçı olarak
bahsedildi.(7) Saygısızlık yapmak istemem ama "Büyük Alimlik", herhalde
ortaya konulan eserlerle, mevcut literatüre yeni şeyler kazandırmakla ve yeni
düşünceler, yeni tezler ortaya koymakla olur. Ancak bakıyorum, merhumun, kayda
değer bir telif eseri bulunmuyor.
Sadece
bazı Hadis ve Tefsir kitaplarının tercümesinde görev almış. Onun bu durumu; "O
eser telif etmek yerine ders vermeyi tercih etmiş, binlerce öğrenci yetiştirmiştir!
Kur'an hafızı olmuş ve birçok hadis kitabı okumuştur" şeklinde açıklanmış
özgeçmişini yazanlarca. Dolayısıyla; Kur'an Hafızı olmanın yanı sıra, çok
sayıda hadis ve fıkhi hüküm ezberlemiş olmalıdır. Büyük alim olmak için bunlar
yeterliyse, elbette kimsenin söyleyeceği söz olamaz.
Özgeçmişinde
bulunan bir detay özellikle dikkatimizi çekmiştir Muhammed Emin Saraç'ın. Çünkü
Mısır'da kaldığı süre içerisinde aynı zamanda hemşehrisi de olan Mustafa Sabri Efendi
ile onun yakın arkadaşı (ve aynı zamanda MHP Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu'nun
babası da olan) Yozgatlı İhsan Edendi'den dersler aldığı söyleniyor. Konuya
ilişkin ifade tam olarak şöyle:
"Emin
Saraç, Mısır'da 9 yıl kalarak eğitimine devam etti. Bu dönemde Muhammed
Zahidü'l Kevserî, Osmanlı'nın son şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, Yozgatlı
İhsan Efendi, Muhammed Abdulvehhab Buhayri, Ahmed Fehmi Ebu Sünne, Ali Yakup
Efendi, Abdulfettah eş-Şa'şa'dan istifade etti."(8)
Geçtiğimiz
yıllarda Tokat'ta bulunan bir İmam Hatip Lisesi'ne Mustafa Sabri adının
verilmesinde bu ilişkinin etkisi var mı bilemeyiz ama bu girişim, ülke sathında
büyük tepki çekmiş, bunun üzerine okulun adı "Jandarma Astsubay Üstçavuş
Yakup Akdağ İHL" olarak değiştirilmişti.(9)
Haberde
Mustafa Sabri için "Osmanlı'nın Son Şeyhülislamı" bilgisi verilmiş. Ancak
bu bilgi yanlıştır. Osmanlı'nın son Şeyhülislamı Dürrizâde Abdullah Efendi'dir.
Mustafa Sabri ise ondan bir önceki Şeyhülislam'dır. Milli Mücadele Aleyhtarı
Teali İslam Cemiyeti Bildirisi'nin, ayrıca Mustafa Kemal ve arkadaşları
hakkında verilen "İdam Fetvası"nın arkasında da onun olduğu
bilinmektedir. İdam Fetvası'nı Mustafa Sabri yazmış, Dürrizade Abdullah ise
sadece imzalamıştır. Teali İslam Cemiyeti'nin hain bildirisinin Mustafa Sabri'nin
marifeti olduğunu ise bizzat İskilipli Mehmet Atıf söylemiştir İstiklal
Mahkemesi'nde.(10)
Şeyhülislam
sıfatıyla Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey'in idam fetvasını veren Mustafa Sabri,
aynı zamanda Vahdettin'e Sevr Anlaşması'nın kabulü yönünde görüş bildirenler arasındadır
(11) ve kendisi "Vatan Haini" olarak damgalanan 150 kişilik listede "hükümet
üyesi" sıfatıyla bulunanlardandır.(12)
Muhammed
Emin Saraç'ın ders aldığı ve aynı zamanda MHP Milletvekili Ekmelettin
İhsanoğlu'nun babası da olan Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi ise Atatürk'ün Mehmet
Akif'e sipariş ettiği Kur'an Tercümesi'ni, Akif'in vasiyeti üzerine yakan kişi
olarak bilinmektedir.(13) Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra olmak üzere 1924
yılında Mısır'a gitmiş ve 1961 yılında ölünceye kadar Mısır'da kalmıştır. DP
döneminde Yozgat mebuslarının ısrarı ile kendisine T.C.Diyanet İşleri
Başkanlığı teklif edildiği halde bu görevi kabul etmemiştir.(14) Bu bilgiler
bize gösteriyor ki; Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi de arkadaşı Mustafa Sabri
kadar olmasa bile o tarihlerde Mısır'da kümelenen benzerleri gibi, Cumhuriyete
ve inkılaplara mesafeli duranlardan birisidir. Bazı yazarlar, Mehmet Akif
Ersoy'un da Cumhuriyete ve inkılaplara tepki amacıyla Mısır'a gittiğini
söylerler.
Cami
Hazireleri Tarikat ve Cemaatlere mi Tahsisli?
Bilindiği
gibi Nakşibendi tarikatı mensupları genelde Süleymaniye Camii haziresine
defnediliyorlar ki; en bilindikleri Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahid Kotku ile
müritleri Hafize Özal ve Yusuf Bozkurt Özal'dır. Birisi Merhum Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın annesi, birisi de küçük kardeşidir malum.
2013
yılının 23 Şubat günü de bir başka ünlü Cemaat lideri Eyüp Camii'nin haziresine
defnedilmişti bildiğim kadarıyla. İhlas Holding kurucu başkanı ve Işıkçılar
Cemaati'nin lideri Enver Ören idi bu isim. Sevenlerinin adlandırmasıyla
"Enver Ağabey"(15)
Arkasından
yazılan bir yazıda şöyle denilmiş Enver Ören için: "Cuma akşamı Hakk’ın
rahmetine kavuşan Türkiye’nin ve İhlas Holding ailesinin 'Enver Ağabey'i Enver
Ören’i sevenleri dün de yalnız bırakmadı. Önceki gün Eyüp Sultan Camii’nden on
binler tarafından son yolculuğuna uğurlanan Enver Ağabey’in Eyüp’teki kabri gün
boyu ziyaretçilerle dolup taştı. Eyüp Sultan Mezarlığı’nda, Kaşgâri Dergahı’nın
hemen yanı başındaki aile kabristanında, hocası ve kayınpederi, büyük İslam
âlimi Hüseyin Hilmi Efendi’nin (kuddisesirruh) yanına defnedilen Enver Ağabey’i
ziyaret eden sevenleri, Kur’an-ı kerim ve dualar okudu. Türkiye’nin birçok
ilinden kabre koşan ziyaretçiler arasında, Türkmenistan, Habeşistan, Bosna
Hersek, Kosova, Almanya, Sudan, Kazakistan, Hindistan ve Irak gibi birçok
ülkeden gelenler de vardı..."(16)
Bu
on binlerin içinde İhlaszedeler de var mıydı bilmiyorum ama sanırım denilen
kalabalıktakilerin hepsi hayır dua için gelmemişlerdir o şiddetli kış gününde
cenazesine. Ki; o İhlas Finans, dolaylı olarak bizim de başımızı yemiştir. O
sebeple hiç kimse Enver Ağabeyleri için benden hayır dua beklemesin!
Tarikat
ve cemaat mensuplarının, umumiyetle padişahların, şehzadelerin, hanım
sultanların, bazı din ulularının ve önemli şahsiyetlerin mezarlarının bulunduğu
tarihi camilerin hazirelerine defnedilme hastalığı/alışkanlığı/geleneği,
İstanbul'dan sonra sanırım Ankara'ya da sıçramış bulunuyor.
Zira
okumakta kitapta gözüme ilişti; eski Ankara'nın merkezi olan Ulus semtindeki
Hacı Bayram Veli Camii çevresinde yapılan çevre düzenlemeleri kapsamında,
oradaki türbenin etrafında 34 mezarlık bir mezar alanı yaratılmış ve iddiaya
göre; bu mezar yerleri Nakşibendi Tarikatı'na mensup Erenköy Cemaati'nin(17) Ankara'daki
uzantısı olan Muradiye Vakfı kurucularından Mustafa Ahmet Kalfaoğlu ve eşi ile
RP Bingöl Eski Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve ailesinin de aralarında
bulunduğu iktidara yakın bazı kişilere tahsis edilmiş! Yazarın iddiasına göre;
Hüsamettin Korkutata'nın ailesi aynı zamanda ABB'den en çok ihale alanlar
arasında bulunuyormuş.(18)
Bu
iddia doğru mu bilmem. Ancak bize göre; eğer Hacıbayram'ı Veli Türbesi'nin
yanına birileri defnedilecekse, bu birileri, Erenköy Cemaati'nin Ankara kolu
olan Muradiye Vakfı'nın kurucuları veya Bingöllü Korkutata ailesi değil,
Ankara'ya ve Türkiye'ye büyük hizmetleri dokunmuş kişiler olmalıdır. Mesela; Cumhuriyetin
ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve ailesi, Cebeci Asri Mezarlığı'nda
yatarken, Kalfaoğlu ve Korkutata ailelerinin Hacıbayram Veli Türbesi'nin yanına
defnedilmesini sadece Ankaralılar değil, herhalde Hacıbayram Veli de kabul
etmez! Umarım, kitapta yazılanlar sadece bir iddiadan ibarettir!
Fatih
ve Süleymaniye Camii hazirelerinin adeta tarikat ve cemaatlere tahsis edilmesi
yanlıştır. Gara şehitlerinin cenazelerine fazla itibar etmeyen ümera ve vüzera
takımının, din adamlarının cenazelerine gösterdikleri ilgi ise son derece
ilginç ve üzücüdür!
Türbeler
ve Tarihi Mezarlıklar Rant Alanı mı?
Fıkra
bu ya; Kıbrıs'taki Türk varlığını arttırmak için Anadolu'dan Kıbrıs adasına
nüfus kaydırılırken bizim Temel, zati eşyalarının arasına 7 göbek önceki
dedesinin mezar taşını da koymuş. Sebebini sorduklarında, cevabı şu olmuş
Temel'in:
-"Ula
uşaklar, dedemin mezar taşını Kıbrıs'a dikeceğum. Rumlar -Ula Temel senin ne
işun var bizim topraklarımızda- diye sorduklarında onlara diyecoğim ki; ula
asıl sizin ne işinuz var Kıbrıs'ta. Bakın biz 7 göbektir ha purada
yaşayruz!"
Kıssadan
hisse: Mezar taşları yeri gelir "Tapu Senedi" vazifesi görebilir ve
sizi hak sahibi bile yapabilir. Avukat yazar Abbas Bilgili'nin 26 Şubat Tarihli
"MEZAR" başlıklı yazısını okuyunca hatırladım yukarıdaki fıkrayı.
Abbas Bilgili, Cumhurbaşkanının, İstanbul Eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Fatih Camiii Haziresi'ne defni sırasında kullandığı "Orada da çok değerli arkadaşları olacak..." sözünden hareketle Cumhurbaşkanının "Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, aynı yere defnedilmiş zevatı kastettiği anlaşılıyor." diyor ve özetle; hayatta olduğu gibi insanlar arasında öldükten sonra da ayrımcılık yapılmasının yanlış olduğunu, insanların cesetlerinin, değerli kabul edilen insanların yanına defnedilmekle, fazladan değer kazanamayacağını ve nereye defnedilirse defnedilsinler ancak dünyada işledikleri amellerine göre öbür dünyada karşılığını alacaklarını/göreceklerini söylüyor.(19)
Abbas
Bilgili doğru söylüyor; Kadir Topbaş'ın veya bir başka kişinin, Fatih Sultan
Mehmet'in Türbesi'ne yakın bir yere defnedilmeleri, onunla birlikte haşrolunacakları
anlamına gelmemektedir. Fatih Sultan Mehmet vb. şahsiyetler, başkalarına
şefaatçi de olamayacaktır. Çünkü, Tanrı öyle bir yetki vermemiştir insanlara.
Bu bir nevi Tanrı'ya ricacı olmaktır ki; bu durumda Tanrı, tanrı olmaktan
çıkar. Yani, Tanrı, haşa yapacağı işler ve kişiler konusunda kendisi bir türlü
karar veremiyor da, başkalarının ricasıyla ikna oluyor ve insanları affediyor
gibi bir anlam çıkar buradan. Böyle bir Tanrı kabulü İslam'a aykırıdır.
Şahsen
ben Cumhurbaşkanının "Orada da çok değerli arkadaşları olacak."
sözüyle sadece "Fatih Sultan Mehmet vb." şahısları kastettiğini
sanmıyorum. Eğer sadece onları kastetseydi, "Orada kendisini çok değerli
arkadaşları bekliyorlar" şeklinde yüklemi geçmiş zamanlı bir cümle kurardı.
Oysa Cumhurbaşkanı "olacak" şeklinde yüklemi gelecek zamanlı bir
cümle kurmuş bulunmaktadır. Bu cümle ile
orada halihazırda kabirleri bulunan tarihi şahsiyetler kastedilmiş olabileceği
gibi, sırada Kadir Topbaş'ın yanına defnedilecek başka kişilerin var olduğu da
kastedilmiş olabilir! Nitekim Kadir Topbaş'tan bir hafta sonra aynı yere Muhammet
Emin Saraç isimli din adamı defnedilmiştir. Muhtemelen Saraç Hoca'nın Fatih
Camii Haziresi'ne defnedileceği önceden kararlaştırılmıştı ve Cumhurbaşkanı bu
karardan haberdardı. Kadir Topbaş için kurduğu "Orada da çok değerli
arkadaşları olacak." cümlesini de muhtemelen bu sebeple kurmuştu!
Cumhurbaşkanının
cümlesinde geçen "Çok değerli arkadaşlar" dan kasıt, Fatih Sultan
Mehmet Han ve aynı haziredeki tarihi şahsiyetler olsa bile, bu zevatın,
sonradan oraya defnedilenleri "Arkadaş" olarak kabul edecekleri de
kuşkuludur! Çünkü insanlar arkadaşlarını kendileri seçer, başkasının zoruyla
arkadaşlık olmaz!
Aslına
bakılırsa, bazı kişilerin Fatih Camii, Süleymaniye Camii ve Eyüp Camii
Haziresine defnedilmesi, aynı zamanda bir nevi rant elde etme yoludur! Zira,
oraya defnedilenlerin yakınları, orada bir nevi hak sahibi yapılmaktadır.
Defnedilen kişilerin cesetleri çürüyüp gitse bile orası artık o ailenin malı
olmuş sayılır. Belli bir süre geçtikten sonra insanların aynı kabre
gömülmelerinde dinen hiçbir sakınca olmadığına göre(20) ailenin geride kalan
fertleri de zamanı gelince aynı mezara defnedilme talebinde bulunabilirler.
Yani oradaki mezar taşları bir nevi tapu senedidir artık!
Enteresandır,
bu tür mezarların satışı bile gündeme gelmiştir bu ülkede. Herifin birisi DİB
eski başkanlarından Prof. Dr. Süleyman Ateş'e "Kayınvalidem vefat edeli 12
yıl oldu. Mezarı çok değerli bir yerde. -Onu satıp borcumuzu ödeyelim. Annemin
kemiklerini de başka bir mezara naklederiz- şeklinde bir öneri geldi, ben buna
karşı çıktım." diye bir soru bile yöneltmiş; hoca da bunun caiz olabileceği
yönünde görüş belirtmiştir.(21)
Yani,
Fatih Camii, Süleymaniye Camii veya Eyüp Camii gibi tarihi eser niteliğindeki camilerin "Hazire" adı verilen
bahçelerine yapılan definler, aynı zamanda defnedilenin ailesine hak sahipliği
sıfatı kazandıran maksatlı definlerdir.
Yukarıda
da değindiğim gibi ve iddiaya göre; İstanbul'daki uygulamanın bir örneği Ankara'da
Hacıbayram Veli Camii ve Türbesi'nin bulunduğu alanda da yapılmış. Muradiye
Vakfı kurucularından Mustafa Ahmet Kalfaoğlu ve eşi ile RP Bingöl Eski
Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve ailesinin de bulunduğu 34 kişiye
Hacıbayram Camii Haziresinde mezar yeri tahsis edilmiş. Yazarın iddiasına göre;
Hüsamettin Korkutata'nın ailesi aynı zamanda (256 milyon TL ve 56 ihale ile)
ABB'den en çok ihale alanlar arasında bulunuyormuş.(22)
Oysa
bilinmelidir ki; kutsal kitabımıza ve sevgili peygamberimize göre; insanların
en hayırlısı insanlara yararlı olandır(23) ve üstünlük ancak takvadadır.(24)
Herkesin ameli de kendinedir. Hiç kimsenin amelinin, başkasına faydası
olmayacağı gibi, hiç kimse de hiç kimseye Allah katında ricacı olamaz ve Allah
torpil ve rüşvet kabul etmez! "...Sizin için Allah’tan başka gerçek dost
ve yardımcı yoktur."(25) sözü bize değil, bizzat Yaratan'a aittir çünkü.
Ulemaya
göre; bunun tek istisnası vardır, o da arkasında sadaka-i cariye türünden,
insanların sürekli istifade edeceği eserler bırakan kişilerin amel defterleri
kapanmaz ve insanlar o eserlerden istifade ettikçe, eser sahibine sevap
yazılmaya devam eder. Ulemanın bu konuda dayandığı hadis şöyledir: "“İnsan
ölünce üç şey dışında ameli kesilir. Sadaka-i câriye yani faydası kesintisiz
devam eden hayır, kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı
evlat.”(26)
Yüce
Tanrı kitabında buyuruyor ki; "Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey
ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye
alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.(27) Ve hiç kimsenin
hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç
kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden
sakının."(28)
Kur'an'da
benzer birçok başka ayet daha vardır ki; Kur'an-ı herhalde en iyi anlayan ve
yorumlayan kişi olan Hz. Muhammed bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Ey
kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme Rabbine karşı kulluk vazifeni yap,
Eğer Allah'tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey
yapamam..."(29)
Gerçek
durum bu iken, bazı insanlara ayrıcalıklar tanıyarak, tarihi dokunun bozulması
pahasına, tarihi eser niteliğindeki camilerin, tıpkı kendileri gibi tarihi eser
niteliğinde olan hazirelerine defin yapılması yanlış oğlu yanlıştır. Falanca
büyük din alimidir, filanca şeyhinin yanına defnedilmek istiyor, feşmekancanın
bize büyük faydası dokunmuştur, kendisi ağabeyimizdir gibi suni gerekçelerle,
tarihi yapıların çevresi siyasi rant alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Hatta bana
kalırsa; bu gibi definler iptal edilerek, bu gibi insanlar, kendileri için
hazırlanacak özel bir kabristana nakledilmelidir..
Ömer Sağlam Araştırmacı Yazar/Şair 3.3.2021
1-
http://www.diken.com.tr/diyanet-itiraz-etti-hainler-mezarligi-tabelasi-kaldirildi/
2-
http://www.diken.com.tr/diyanet-itiraz-etti-hainler-mezarligi-tabelasi-kaldirildi/
3- https://www.trthaber.com/haber/gundem/kadir-topbas-son-yolculuguna-ugurlandi-556271.html
4-
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fatih-altayli-alo-fatih-ile-karistirilmak-bana-cok-dokundu-28056158
& https://odatv4.com/alo-fatihi-kim-akpli-yapti-2308141200.html
5- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muhammed-emin-sarac-son-yolculuguna-ugurlandi-41745623
6-https://eminsarac.meb.k12.tr/icerikler/muhammed-emin-sarac-kimdir_933273.html & https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muhammed-emin-sarac-kimdir-nereli-ve-kac-yasindaydi-hadis-alimi-m-emin-saracin-hayati-ve-biyografisi-41744893
7-https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/islam-dunyasindan-muhammed-emin-sarac-icin-taziye-mesajlari-yagdi-/2151747
8-https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muhammed-emin-sarac-kimdir-nereli-ve-kac-yasindaydi-hadis-alimi-m-emin-saracin-hayati-ve-biyografisi-41744893
9-https://www.ntv.com.tr/egitim/tokatta-okula-verilen-mustafa-sabri-efendi-ismi-tepkiler-uzerine-kaldirildi,Hk5sIAY_oEiUdkDZZm0CJw
10-Ahmed Nedim’in, “Ankara
İstiklal Mahkemesi Zabıtları-1926, İstanbul- 1993” isimli eserinden
aktaran Selim Yenikapı, bkz. “İskilipli Atıf Hoca’nın idam
duruşması” başlıklı yazısı, https://www.dunyabulteni.net/belge-tarih/iskilipli-atif-hoca-nin-idam-durusmasi-h137169.html
11-https://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Sabri_Efendi
12- https://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCzellilikler
13-https://tr.wikipedia.org/wiki/Mehmed_%C4%B0hsan_Efendi
14-https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-ihsan-efendi
15- https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/enver-oren-son-yolculuguna-ugurlandi/271695
16-M.Sırrı Önür,
"Enver Ağabey, çok sevdiği hocası ile yan yana" başlıklı yazısı,
https://enveroren.wordpress.com/2013/05/14/enver-agabey-cok-sevdigi-hocasi-ile-yan-yana/)
17-Erenköy Cemaati, Menemen
İsyanı'nın arkasında olduğu gerekçesiyle 1930 yılında idam edilen Esat
Erbili'nin halifesi Mehmet Sami Ramazanoğlu tarafından devam ettirilmiş edilmiş
olup, Nakşibendi tarikatının esnaf ve iş adamları kolu olarak bilinir.
M.S.Ramazanoğlu'ndan sonra cemaatin liderliğine Musa Topbaş, ondan sonra da
Osman Nuri Topbaş geçmiştir. Topbaş ailesinin Kadir Topbaş ile akrabalık
ilişkisi bulunmamaktadır.
18- Murat Ağırel, Parsel
Parsel, , Kırmızıkedi Yayınları, İstanbul, 2021, s, 104-105
19-
http://www.elit-haber.com/makale/mezar-m540.html
20-Ayrıntılı bilgi için
bkz. Süleyman Ateş "Bir kabre kaç kişi gömülür?" başlıklı yazısı. http://www.gazetevatan.com/suleyman-ates-13375-yazar-yazisi-bir-kabre-kac-kisi-gomulur-/
21-Aynı yazı.
22- Murat Ağırel, Parsel
Parsel, , Kırmızıkedi Yayınları, İstanbul, 2021, s, 104-105
23- Buhârî, Magâzî, 35.
24-Kur'an-ı Kerim, Hucurât
Sûresi, 49/13
25-Kur'an-ı Kerim, Şûrâ,
42/31
26-Müslim, Vasiyye, 14.
27-Kur'an-ı Kerim, Bakara
Suresi, 2/48.
28-Kur'an-ı Kerim, Bakara
Suresi, 2/123
29- Müslim, İman,89