Yeşilçam Filmleri Tadında [Günay Tulun]

"Yeşilçam Filmleri tadında"...Bu sözleri duyduğum her yerde; "Kim ola ki bu hayalci?" der, boynumu esnetip bakar, bir yandan da sinema sanatı adına dıştan dışa hayıflanırım.

Yeşilçam Sineması denildi mi eski Türk Filmleridir kastedilen. Daha da kesin konuşmak gerekirse Yeşilçam deyince akla gelmesi istenen, 1960’lı yılların Türk Sinemasıdır.
Bu filmleri efsane hâline getirmek, hangi tacirin fikriyse kutlamak gerek. Reklam çok başarılı oldu. İnsanların bir kısmı reklamlara inandı. Büyük çoğunluğu da alışkanlık hâline getirdikleri "Kendi Kendini Etkileme Sendromu"na bilerek isteyerek teslim oldular.
Oysa ballandıra ballandıra anlatılan o Yeşilçam...


Bu yazı bir dönem yazısıdır.
Parlatıla parlatıla gözler önüne sürülen o dönemin yazısı. 1960'lar, 1970'ler ve 1980'lerin ilk yarısı için yazılmıştır ve sözüm özellikle 60'lı yıllaradır. Diğerleriyse laf etmeye bile değmez. “Bugünün Türk Sineması’yla karıştırmayın.” diye hatırlattıktan sonra, gelin, hep birlikte önsöz yazalım Yeşilçam gerçeğine…


Yeşilçam; dünyada yer bulamamış, sıralamaya girememiş, alt sınıf bir sinema merkezidir. Bırakalım Hollywood ve Avrupa'yı, Hint yapımlarının bile çok gerisindedir. Yalnız Araplarla yarışır. Bazen onlar bir adım öne çıkar bazen Yeşilçam. Üretilen filmlerin çoğunun konusu, hatta oyuncuların rol kesişleri, genelde saydığım bu dört sinemadan tırtıklanmıştır. Ara sıra da Yunan ve İtalyan filmlerinden... “Mukallitler Okulu”ndan ancak yarım adım öne çıkabilen kötü bir organize sanayidir Yeşilçam...
Kötü oyunculuk, kötü üretim, taklit mal gerçeğini vurgulayınca kötü bir sanayi kolu olduğu kendiliğinden çıkar ortaya… Sonuç üretim açısından kötü çıkar ama pazarlamadaki başarı inanılmazdır. Bunun için beş kuruş harcamaz, parmak bile kıpırdatmazlar. Her şey kendiliğinden gelişir. Çünkü pazar hazırdır. Bu pazarın bünyesinde, yapımcının yurt dışına açılmasını gerektirecek “Acabalar?" yoktur. Hitap edilen kitle çok geniştir. Ne verirsen onu alıp baş tacı eder. Bu nedenle dünyanın parasını verip günün şartlarına uygun gereçler edinmeye, ne gerek ne baskı ne de istek vardır.
[Afişler-Gelin+Çiçeği.jpg]

Bu kafa yüzünden 60’lı yıllarda hâlâ siyah-beyaz Türk Filmleriyle yatıp kalkardık ülkece… Üstelik dünya; bizdeki teknolojiyi çöpe atalı uzun uzun yıllar olmuş, 1935 yılından itibaren renkli teknolojiyle haşır neşir hâle gelmiştir. Sinemaskop, panavizyon, üç boyutlu stereoskopik, stereofonik, dolby teknikleri ve benzerleriyle boğuşmaktadır.
Türk Sineması ise…

Yeşilçam Filmleri tadındaymış. Güldürmeyin Allahaşkına!
Ne tadı? Olsa olsa neredeyse hiç koymadan kamyonlarla kazanan, o yılların yapımcı ve salon sahiplerinin cebindekiler tat vermiştir.
O da kime? Tabii ki onlara…
Bundan da size, hele hele bana ne!


[Afişler-Kırbaç+Altında.jpg]

1960’ların öncesini ayrı bir kefeye koymak gerek.
Büyük özverilerle ortaya çıkarılan eserler, gerçekten kaliteli oyuncular vardır bu dönemde. 60’ların alt sınıf eserleriyle sıradan sanatçılarıyla kıyas kabul etmez bir dönemdir o...
Peki, 60’lardan sonra hiç mi iyi eser hiç mi iyi sanatçılar çıkaramadı Yeşilçam?
Yiğitlerin hakkını, çıkan yiğitlere vermek gerek.
Birkaç tane de olsa çıktı. Yani tek tük…
Onların çoğu da rüyalarında bile başrolden uzak kaldılar.

Mademki bundan böyle Sessizliğin Sesi'nin "Sinedil"inde de yazacağım, öyleyse daha çok konuşacağız demektir Türk Sineması’nı…
Bugünlük Yeşilçam Filmlerinin tadına dokunduk.
Ben tat alamadım.
Alan varsa ona da sözüm yoktur hiç!



Kaynak: SİNEDİL "Sanatın ve Yedinci Sanat Sinemanın Dergisi"

İlk Yayın Tarihi: [22 Ağustos 2009]



Günay Tulun


  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

TÜM SİTEYİ DİLDEN DİLE ÇEVİRMEK İÇİN, "DİLİ SEÇİN"İ TIKLAYIN